İstanbul 12:40 otobüsü kalkmak üzere diye yankılanıyordu otogar İlayda otobüse doğru hızlı ve sinirli adımlarla acele ederek yürüyordu apar topar istanbula gidiyordu. Gözleri yaşlı bir şekilde otobüse bindi cam kenarına oturdu ve cama kafasını yaslayarak ölen babasının yasını tutuyordu hıçkıra hıçkıra ağlıyordu herşey son bulmuş gibiydi. Uzman çavuş olan babasını bir çatışmada kaybetmişti. Annesi ise kızı 8 yaşında iken kocasını terketmişti ve asla ona ulaşamamışlardı. Bu iki kaybetme korkusunu yaşayan ilayda belki 18 yaşında gençliğini düzgün yaşayamayacaktı. Eskişehir Anadolu üniversitesinde okuyan ilayda şimdi istanbul yollarındaydı. Tüm arkadaşları onu arayıp teselli etmek istiyordu fakat o telefonlara cevap vermiyor , babasının ölmesine inanamıyordu halbu ki babasının emekliliğine bir buçuk yıl kalmıştı. Aldığı maaşından ne kadar ihtiyacı varsa kızına gönderiyordu ve babası hudutta (sınırda) görev yapıyordu. Kızı ise Eskişehirde mimarlık okuyordu. Ve otobüs İstanbul'a varmıştı. Perşembe günü öğle namazından sonra babası kemal beyin cenazesi kaldırılmıştı ve İstanbulda defnedilmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daima Genç
Novela JuvenilBu hikayede gençlerin çılgınlıklarını ve pişmanlıklarını ve hayattan neler aldıklarını anlatacağım bu benim ilk hikayem umarım sıkıadan okursunuz