"Yapma Johnson bu hikaye gerçek bile değil."
"Sana söyledim Katy kaç kere anlatacağım? Bu hikayeler gerçek."
"Sen nereden biliyorsun peki?"
"Bu okulda savaş hakkında bir sürü şey konuşuyorlar. Ve biz krallıkların çocuğu olarak bu savaşa gitmeliyiz. Anlıyor musun?" Johnson gerçekten de kafamı karıştırıyordu. Eğer savaş olsaydı annem veya babam bana söylerlerdi değil mi?
"Peki. Hikayeyi bir daha anlat. Belki bu sefer sana inanırım." dedim ve gözlerimi devirdim.
"Yıllar önce sizin krallığınız ve Ateş Krallığı birbirleriyle kavgalıydı. Bu kavga sizin Ateş Krallığı'ndaki size hediye getiren adamı öldürmenizle başladı. Büyük dedelerin,o adamı öldürmediğini iddia ederken Ateş Krallığı size inanmadı ve kavgaları başladı. Bir kaç yıl sonra Krallığı'nız çöktü ve çöktükten bir kaç yıl sonra da tekrar yapmaya başladılar. Bu sefer taht'a baban geçmişti. Ve Ateş Krallığı'ndaki kral da baban tahta geçtikten bir kaç gün sonra hastalık nedeniyle öldü. Boş kalan taht'a oğlu Sergio geçti. Sergio babasını sizin krallığınızdan birinin öldürdüğünü düşünüyor. Ama herkes bunun hastalık nedeniyle olduğunu biliyordu fakat kimse Sergio'ya karşı çıkamadı yoksa kelleleri giderdi. Sergio'ya "Babanı,onların öldürdüğünü nerden biliyorsun?" diye sorduklarında "Yıllar önce krallıklarını yıktığımız için bize sinirliydiler ve gizlice babamı zehirlemişler." diye bir yalan uydurmuştu. Evet şimdi bana inanıyor musun?"
"Imm belki. Peki ya hediye getiren adamı kim öldürmüş?"
"Bilinmiyor."
"Her neyse daha fazla kafamızı yormayalım.Gidelim artık." diye seslendi Jena. Kafamızla onaylayıp merdivenlerden çıkmaya başladık.Ders Kimya'ydı. Kimya'dan hiçbir şey anlamıyordum ama yine de dinliyordum. Yanımda Jena arkamda ise Johnson ve Karole oturuyordu. Johnson omzuma dokundu ve arkama döndüm. Kısık bir sesle :
"Ne var?" dedim.
"Al şu kağıdı." diyip elime bir kağıt tutuşturdu. Önüme dönüp önümde oturan Chris'in arkasına saklanarak kağıdı açtım.
"Bak bir fikrim var annen ve babandan gizlice savaşa gidebiliriz. Hem Karole bunu onayladı." diye bir şey yazıyordu kâğıtta.
"Üzgünüm Johnson ama kendimi tehlikeye atasım yok." yazdım kağıda ve arkaya uzattım. Sadece oflamasını duydum ve sonra da kâğıdı bir daha uzatmadı.
....
Okulun bitmesine son ders kalmıştı ve son dersteydik. Bugün okul her zamanki gibi normaldi Johnson savaşa katılmamız için kafamızı yemişti. Dersin bitmesine az kalmıştı ben de sakız çiğnemeye karar verdim. Gizlice kafamı sıranın altına götürüp kalemim düşmüş gibi yaptım. Sakızı paketinden çıkarıp ağzıma attım ve paketi de sıranın alt gözüne koyarken gözüm bir kağıda takıldı. Johnson'ın saçma "Savaşa İkna" kâğıtlarından biridir diye düşünerek açmadan çantama koydum. Dersi dinlemeye başladım ve birkaç dakika sonra zil çaldı.
"Eve gidince bu savaş konusunu düşün."
"Tamam."diyerek Johnson'ı geçiştirdim.
"Bu savaş için neden bu kadar meraklısın?"
"Bilmem."
"Belki de savaş var mı? diye sormalıydım."
"Bunu kafana sok. Savaş var."
"Peki. Görüşürüz." dedim ve kızlarla da vedalaştıktan sonra herkes evine dağıldı.
...
"Baba sana bir şey sorabilir miyim?"
"Evet kızım?"
"Gerçekten savaş mı var?
"Neyden bahsediyorsun sen!" Sinirlenmişti ve benden bir şeyler saklıyor gibiydi.
"Gerçekten savaş var ve siz bunu benden sakladınız değil mi!"
"Evet sakladık. Çünkü sana bir şey olmasını istemiyoruz!"
"Teşekkürler ama yine de bunun olduğuna dair bana haber verebilirdiniz (!)" dedim ve odama gittim. Sıkılarak çantamdaki kağıdı çıkardım. Bir telefon numarası yazıyordu. Altında da ;
Beni ara. diye bir not vardı. Kesin bizim sınıfın aptallarından biridir diye düşünüp aramadım. Bu olanlardan sonra banyoya girdim ve kendimi ılık suya bıraktım. Bir saat sonra da banyodan çıkıp havluma sarıldım. Saçımı kuruladıktan sonra üstümü değiştirdim. Canım çok sıkılıyordu ve yapacak hiçbir şey yoktu. Bence numarayı aramalıydım. Telefonumu elime aldım ve numarayı tuşladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Catching Fire
Phiêu lưu"Saçmalama Johnson böyle şeyler sadece filmlerde olur." "Saçmalama Katy bu bir film değil bu bir hikaye,bu gün geçtikçe kaybolan krallıkların hikayesi."