Jennieden devam
Soğanlar bitmek bilmiyordu.Bune kardeşim bütün Kore'ye yeter bu soğanlar.Salya sümüklerimin arasında Amcaoğlu taeyi aramaya karar verdim.Beni tek anlayabilecek oydu çünkü.
-Alo naber lan amca kızı?(tae)
+İyidir kuzen hiç arama tabi.
Dayanamadım ve iğrenç bir şekilde burnumu çektim.
-Kızım iğrençsin ya!(tae)
+Napıyım ya bir bitmedi soğanlar.Annem Kore'yi soğanla beslemeyi düşünüyor herhalde.
-Yine mı kaldın Jennie?(tae)
+Ya ne var sanki alışılmadık bir şey.
-Kızım 9 kere kaldın ya!(tae)
+Napıyım ya beğenmedi bir gergedan karı!
-Ne çektin ki?(tae)
+Doğal fotoğraflar istedi.
-Ee sende park bahçelerde yeşillik çekseydin.(tae)
+Kaldırım çektim.
-Al işte salak.(tae)
+Dua et Amerikadasın tae!Yoksa soğanlara sende ortak olurdun maymun!
Maymun dediğim zaman aklıma jimin geldi.Tebessüm etmeme engel olamadım.
-Ne sırıtıyorsun lan?(tae)
Ses telefondan gelmeyecek kadar canlıydı.Kafamı kaldırdığımda bir adet sırıtan tae gördüm
+LAN!
Direk üstüne atladım.Seviyorum keratayı ya.
-Jennie boğuluyorum.(tae)
+Ergenlik yapabilirmiyim?
-Sanki ne zaman ergenlik dışı hareket yaptın amca kızı.(tae)
Haklı olabilirdi.Ama olsundu.
+Biz ne karanlıklarda boğulduk ve gülüm.
Bunu dememle beni yere attı pezeveng.
+AHH!
-İğrençsin.(tae)
+Kıçım kırıldı lan!
Sert bakışlarımı yollayınca gözlerindeki korkuyu farkettim.
Üzerine tekrar atladım ve yere düşürdüm.O altımda can çekişirken soyduğum soğanlardan birini ağzına götürdüm
-Jennie sakın lan bak kızım yapma ya!(tae)
+Ya ısırırsın yada rosêyi arayıp sevdiğini söylerim amca oğlu.
-Ne tehditmiş arkadaş ya!(tae)
10 yıldır bununla tehdit ediyorum.Aslında rosêde seviyor ama ikisinede aynı tehdidi kullanmak 10 yıldır arkamı toplatmama mükemmel bir şekilde işe yaradı.İyi kuzenlik budur.
Biri dayı kızı,biri amca oğlu.Vay be!
Isırmasıyla kahkahayı bastım.
+Tükürmek yok!
İyice yutunca ayağa kalktım.
+Kalk hadi rosêye gidelim.
-Ya sen ne pislik olup çıktın kızım.Bu şerefsizlik nerden geliyor?(tae)
+Doğamda var amca oğlu.
Hemen markete koşup diş fırçası ve diş macunu alıp 1 saat dişini fırçaladı.Ardındanda bir kutu naneli sakızı ağzına boşalttı.
+Bittimi?
-Acaba bir iki paket daha mı naneli şeker alsam.(tae)
+Oha rosênin yanındaki erkek kim lan!
Baktığım yere bile bakmadan kenardaki odun parçasını alıp turuncu saçlı kıza doğru koşmaya başladı.Haberinin olmadığı şey ise rosê bu sene saçını kahverengiye boyatmıştı.Tamam yaptıklarım ağır olabilirdi.Ama olsundu.Kuzeniyim lan ben.Ondan en öncesi de tabiki mükemmel bir şekilde şerefsizlik yapabilen biri.Tae kısa bir süre sonra farkedince adamlara doğru koşmayı bıraktı.Mahcup bir şekilde bir şeyler söyleyip yanıma geldi.Ve rosê 2.Başladı bana sövmeye.Takmadım-her zamanki gibi-.Her gün geldiğimiz kafeye girdik ve cam kenarında bir yere oturduk.Biraz sonra attığım mesaj sayesinde rosê, Lisa ve sevgilisi beakhyun, Jisoo burda olmuştu.
Rosê ve tae bakışırken,Beakhyun lisaya övgüler yağdırıyordu.
Benim gibi yalnız bir şekilde bakan jisooya göz kırptım ve ikimizde aynı anda ayağa kalktık.Kafede 1 kaç masa doluydu sadece.
+Sevgilileri istemiyoruz,sevgililer-(Jennie)
Sözümü kesen jiminin kolunu omzuma atmasıydı.Ben ve bizim grup mal gibi bakarken jimin hala bana bakıp sırıtıyordu.
-Sap olduğunu öğrenmem iyi oldu,ama bu buradaki adamların sana bakmasına neden oldu.(jimin)
Bir an kıskandığını düşünüp sert ifademi bozacaktım ki,
-Niye orangutan gibi ses çıkarıyorsun kızım?(jimin)
Sinirle kahkaha attım.
+Demek ölmeye bu kadar meraklısın.
Dediğim şeyi anladı ve direk masadan kalktı, masadan vişne suyu ve buz dolu sürahiyi kapıp jimini kovalamaya başladım.Buranın sahibi beni tanıdığı için sıkıntı etmiyordu hayvan gibi bağırıp çağırarak koşmamızı.
Evet.Sakar Jennie yine devreye girdi.Az önce etrafında bir sürü koruma olan adamın üstüne buzlarla dolu vişne suyu boşalttım.Adamın sinirle adamlarına bakmasından jimin anladı ve hemen bana doğru koşup elimi tuttu ve kafede çıkıp koşmaya başladık.
+Sıçtık.
Arkama bakarak bundan emin olmuştum çünkü korumalar bizimle birlikte kaçan bizim grubu ve bizi kovalamaya başladı.Hayır hayır şimdi ölemezdim daha yapacağım çok şerefsizlik var.Jimin birden beni bir sokağa çekince koştuğumuzu hatırladım ve tekrardan sürüklenmek yerine koşmaya başladım.Birden bir dükkana girdi ve yemek yapılan yere girdik.Jimin büyük bir dolabı açtı ve içine oturdu,bende bana kalan yere oturdum ve dolabın kapağını kapattık.Ben utanmışken jimin bana bakıp sırıtıyordu.Yüzlerimiz çok yakın mesafedeydi.Birden adam dolaba tekme atınca dolabın kulpu için tutturulmuş olan yer içine göçtü ve karın boşluğuma geldi.
Az kalsın inleyecektim acıdan ama jimin bunu anlamış olmaliki dudağını dudağıma değdirdi.Acım çok fazlaydı.Sadece duruyordu.Canım hala deli gibi yanıyordu.Gözümden yaş düşmesine engel olamadım.Artık adamların bağırması olmadığı için kendimi geriye çektim.Gözüm kararmaya başladı.Gerisi karanlık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Forever young
Teen FictionJennie fotoğrafını çektiği yemeğe bir kez daha baktı, kesinlikle fotoğrafını hocasına gösterebilirdi .Salakça zafer gülümsemesi yaparken, birinin kafasına vurduğunu hissetti. -Çekilirsen yemeğimi alıp hocama gideceğim.(jimin) Jennie hışımla ayağa ar...