Hangi tür varlık bir vampirin yüzüne kamera doğrultup flaşı patlatırdı?
Bir flaş. Bir flaş patlayıp,odayı kör edici bir ışıkla doldurmuştu. Ürkek bir şekilde geriye sendeleyip,gözlerini hızlıca kırpıştırmaya başladım. Gözlerim gerilmiş gibi hissediyordum. Ardı ardına göz kapaklarımı aşağı yukarı hareket ettirmeme rağmen parlak yeşillik görüşümü engelliyordu. Gözlerimdeki yeşil noktacıklara rağmen odaklanmaya çalıştım.
Attığım bir kaç adımın sonucunda kendimi pis suyun doldurmuş olduğu eski ve çatlak küvetin içinde buldum. Bedenim dibe vurmuş ve orada kalmıştı. Eski ve küflü olan odanın her yerine pis su saçılmıştı. Nihayetinde dalganan suyun durması ile küvetin içinden çıktım.
"K-kim var orada?" Duyduğum oldukça yabancı ve tiz ses ile hızlı adımlarla, şifonyerin önünde titreyen bedene doğru ilerlemeye başladım.
Benimkine oranla bir kaç santim kısa ve oldukça çelimsiz bedene bakmayı sürdürdüm. Açık mavi,belirli yerleri yırtık pantalonu ve onunla kombinasyon oluşturmuş boğazlı, koyu mavi kazağı vardı. Elindeki siyah, büyük aleti titrek bir şekilde tutuyordu. Kirp öpiklerinin bile titrediğine şahit olmuştum.
Dudaklarım kıvrılmış ve iki ince uzun ve sivri dişlerimi gözler önüne sererek gülümsemiştim. Kıyafetlerimin ıslaklığı nedeni ile yavaş ve ağır adımlarımı karşımdaki taze kan kokan bedene çevirdim. Koku alma hüclerime nüfus eden kan kokusu gözlerimin kırmızın her tonunu bulundurmasına olanak sağlamıştı. Yerde oluşan çamur çatlaklarına her bastığımda ortam daha da korkunç bir hal alıyordu.
Şifonyerin yanındaki duvara yaslanan bedenin önünde durup, boğuk ve oldukça kalın sesimle konuştum. "Alacakaranlık Sokağı'nda herhangi bir köhne evine girmemen gerektiğini kimse söylemedi mi?" Bu sokakta yüzlerce dışı yıkık, dökük harabe ev vardı. Dışları oldukça perişan görünen bu evlerin altında vampir yuvası vardı. "Yazık olacak. Genç ve oldukça çekici birisiymişsin." Kafamı geriye çekerek, karşımdaki bedeni tekrardan, süzdüm.
İşaret parmağımı boynunda, atmakta olan şah damara sürtüp, kan akışını tüm hüclerimde hissetmeye başladım. Nazikçe içi kan dolu olan damarı elimle okşamaya başladım. Sivri ve keskin olan dişlerimin etrafını dilim ile çevreleyip, turladım.
"L-lütfen dur!" Tiz bir sesin,çığlık atarcasına çıkan sesini es geçmiş ve hareketimi boynuna doğru yönlendirmiştim. Dişime sürten içi kan dolu damar tamamen kendimi kaybedişimdi.
Malkavian'lar diğer vampir ırklarına kıyasla daha saldırgan ve aç bir ırktı. Vampir klanlarının bile tedirginlikle yaklaştığı bir klandı. Bu karşımda zangır zangır titreyen bedenin cesareti, takdire şayandı.
Kirpiklerinin bile titrediğine emin olduğum aciz bedene soğuk nefesimin çarpmasına neden oldum. Kalın ve sesimle boynuna doğru fısıldadım.
"Acizsin. Bir o kadarda aptal. Tadını merak ediyorum. Dış görünüşün kadar güzel mi?" burnumu, kumral boyuna sürtüp kan kokusu içime çektim. "Çok lezzetlisin.."
Jimin'i hiçbir zaman anlayamıyordum. Bu aciz topluluk ile neden iç içe olmak istiyordu? İnsanlar vampirlerden kat ve kat daha alt tabakadalardı. İnsanlar vampirler için sadece besin kaynağıydı. Bir vampirin karnının doyması için bir insan kurban edilmek zorundaydı. Bu kuşkusuz bir vampir döngüsüydü.Jimin her zaman bu döngüyü yıkmak istiyordu. Onunla neden arkadaş olduğumu, her zaman sorgular vaziyetteydim.
Ağzımı irice açıp,karşımdaki kumral tenli boyna dişlerimi sürttüm. Atan damara dişlerimi geçireceğim sırada eş zamanlı olarak omuzlarımda bir çift el hissettim. Güçlü iki kolun beni geriye sendelemesi ile birlikte,kalçalarım çatlak çamur çukuru ile buluştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
you're delicious | taekook
VampireTaehyung lanetlenmiş vampir ırkının son varisiydi. Jungkook ise vampirlerin fotoğraflarını çekmek isteyen ünlü bir gazeteci. ''Sen o gece iradenle kendini kurban ettin,Jungkook'' 120818