taehyung kapıyı çalarken oldukça gergindi, neler olduğunu az çok kestiriyordu fakat jimin'den net bir şey duymamıştı henüz. jungkook onların umduğu gibi jimin'i merak etmemiş miydi acaba diye düşündü.
kendi kedine olasılıkları hesaplarken yavaşça açılan kapının ardında jimin'i gördü. saçları hafif dağılmış kıyafetleri büyük ihtimalle uzun zamandır yatmaktan kırışmıştı. fakat yüzüne odaklandığında saçlarından daha da dağınık olduğunu fark etti taehyung.
arkadaşını içeri davet etmeden tekrar uzandığı koltuğa döndüğünde, taehyung onun peşinden gitti. masanın üzerindeki kahve bardağı ve yarım bıraktığı dizisinde gözlerini gezdirip jimin'in ayak ucuna oturdu.
jimin sadece susuyordu koltuğa oturmuş ellerini önünde birleştirmiş ve gözlerini bilgisayarına dikmişti. taehyung biliyordu ki jimin şu an orada oynayan diziyi ucundan bile merak etmiyordu, büyük ihtimalle sadece herhangi bir ses duymak için açmıştı onu.
taehyung bir süre daha bekledi ne yapacağını düşünmüştü, arkadaşının üzerine çok gitmemek adına bir elini sırtına atıp sıvazlarken diziyi durdurmuştu. jimin'in gözleri hala ekrandaydı sanki oynayan dizi durmamış gibi bütün dikkatini bilgisayarında turuyordu.
aklının orada olmadığını bilen taehyung bilgisayarını kapattı ve jimin'in koluna girerek banyosuna doğru hareket etmesini sağladı.
"anladım jim bana bir şey anlatmayacaksın bugün biliyorum. yüzünü yıkayalım sana yeni bir kahve yapayım. kendine gelirsin tamam mı?"
jimin kısaca teşekkür etmiş ve başını sallamıştı içeri girip kapıyı kapattı ve yüzüne birkaç kere su vurdu. şu an en azından daha ayık hissediyordu. son birkaç saat içinde düşüncelerinin içinde sarhoş olmuş gibiydi. aynadaki yansımasını incelemesi bittiğinde banyodan çıktı. taehyung yoktu muhtemelen kendisine kahve hazırlıyordu.
mutfağı es geçip oturduğu koltuğa geri döndü ve kafasını toplamaya çalıştı. dirseklerini dizlerine yaslamış ve taehyunga anlatacaklarını düzenliyordu kafasında. ona anlatamayacak kadar kötü değildi, zaten büyük bir şey de olmamıştı? taehyung elindeki kahvelerle birlikte yanına geldiğinde gülümsedi ve elindeki bardağı aldı.
taehyung onu rahatsız etmemek adına gözlerini çok üzerinde tutmuyordu, fakat jimin konuşmaya başladığında bakışları ona döndü.
"seni biraz apar topar çağırdım sanırım özür dilerim" bunun için biraz mahcup hissediyordu bahsetmeden geçemedi jimin. taehyung'un itiraz etmek için hareketlendiğini görünce cümlelerine devam etti.
"bilmiyorum çok büyük bir şey değildi ama yine de... baştan başlayacağım. sana haber veremedim fakat jungkook bana yazdı bugün." taehyung'un suratına istemsiz bir sırıtma yerleşmişti. "konuştuğumuz gibi anlattım ona, seninle birlikte bir tatilde olduğumuzu söyledim. tahmin edemeyeceğim şeyler söyledi bana 'onu bekleme ve tek başına gel' sevinmiştim taehyung cidden."
jimin daha sonrasında alışveriş merkezinde yaşananları anlatmaya koyuldu. bitirdiğinde başını biraz eğdi ve tırnaklarıyla uğraşmaya başladı, ne düşüneceğini bilmiyordu bu yüzden taehyung'u çağırmıştı ona akıl vereceğinden emindi.
taehyung onu haksız çıkarmamıştı. öncelikle ona moral verdi ve gülmesini bile sağladı. jungkook'u aklından uzaklaştırmayı başarmıştı. kahvelerini bitirmişler ve bu sefer gerçekten izlemek için bir dizi açmışlardı. bu sırada taehyung'un aklında çok sinsi ve harika bir plan vardı, kendi böyle düşünüyordu en azından.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
just friends
Fanfiction"uyandığımda seni yanımda görmek istiyorum" ♥︎jikook -half? texting- -smut-