Uçak sonunda havaalanına inmişti. Babam ve annemin gereksiz istekleri ve ısrarcı olmaları yüzünden güzelim evimizden taşınıp, daha önce adını bile hiç duymadığım bir yere gelmiştik.
İşin garip yanı burada neredeyse hiç denilecek kadar güneş ışığı yoktu. Sanki güneş ışınlarını engelleyen bir tür kalkan vardı.
Şükürler olsun ki uçak yolculuğu kadar olmasa da uzun bir yolculuktan sonra, yeni evimiz olduğunu tahmin ettiğim kocaman evin önünde durduk.
Anneme " Burası mı? " bakışlarımı yollarken beni gözleriyle onayladı.
Tanrım! Sanırım bu işi sevmeye başlıyorum.
- 5 Saat Sonra -
Sonunda eşya yerleştirme işinin büyük kısmını bitirmiştik. Evimiz sakin bir sokaktaydı. Arkasında ucu bucağı olmayan bir orman vardı ve benim odamın sadece tek bir penceresi hariç her milimi ormana bakıyordu.
Yeni şehir, yeni ev, yeni okul ve yeni arkadaşlar demekti. Korkarım ki arkadaş edinmek konusunda pek iyi değilimdir.
Ben kitaplarımı kitaplığa dizerken annem bana sesleniyordu.
"Ashley?"
Tanrım!
"Anne! Bana Ashley demeyi keser misin?"
"Özür dilerim Ash. Sadece son durumu soracaktım"
"İşleri kolayladım"
Ben odamdan o mutfaktan bağırarak iletişim kurarken balkonumdan hızla birşeyin geçtiğini düşünerek çığlığı bastım.
"Ash? İyi misin?"
"Evet. Kuş geçti sanırım. Anne, ben ormanda dolaşabilir miyim?"
"Çok uzaklaşma sakın?"
Ah klasik anneler..
"Tamam!"
Sonunda bağırışmayı kestik. Balkona çıkıp ormana iyice baktım. Güneş ışığı yine yok denecek kadar azdı. İyi de neden ?!
Her neyse. Vanslarımı ayağıma geçirip hızlı adımlarla aşağıya indim. Mutfaktan çıkarak ormana doğru yürümeye başladım.
Akşam olmak üzereydi, sanırım.
Cebimden telefonu çıkararak kulaklığımı da taktım ve tempolu adımlarla yürümeye devam ettim.
Bu sorman biraz farklıydı. Neredeyse hiç kuş sesi-
Aman Tanrım! Az önce yanımdan bir şeyin geçtiğine yemin edebilirim!
Tamam Ash. Sakin ol. Sadece. bir, KUŞ.
"Kuş olduğunu da nereden çıkardın?"
Tanrım! İnanılmaz derecede çekici ama bir o kadar da ürkütücü ses tonuna sahip bir erkek sesi.
Etrafımda tam tur dönsemde, kimseyi göremedim. Pekala sanırım gitme vakti!
"Bencede. Gitsen iyi olacak Ashley! Ah pardon, Ash."
Tanrım! Kafamı yiyeceğim!
"Kafanı yeme bence. Söylediğim gibi, git burdan Ash! Eski evind dön ! Burası sana göre değil! Burda kurtlara da yem olursun, 'Vampirlere'de"
Ne ?!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampirler Şehri
VampireKader diye birşeyin olmadığından bu kadar eminken, kendini kaderinin tam ortasında bulursan ne yaparsın? Sorunlar üst üste gelirken onlarla nasıl başa çıkarsın? Peki ya "Vampirler Şehri'nde nasıl yaşarsın?