One Rule

1.4K 127 94
                                    

Evrenin en şişkin göbeği ile uyandım.

Dişlerimi ısırarak kalktığımda hareket edemeyecek kadar çok çişimin olduğunu fark ettim. Elimi göbeğimin altına koydum ve yarı büklüm bir şekilde tuvalete yürümeye başladım. Tam o sırada birkaç adım geri gidip şarja takılı telefonumu almak için hamle yaptım. Telefonumu alarak hızlı adımlarla tuvalete koştum. 

İçimden atmam gereken suyu birden bırakınca klozette birkaç dakika sessizce oturmak zorunda kaldım. İşeyip işemediğimi anlayamayacak kadar hissizleşmiştim. Ve sonra ses geldi. Huzurun sesiydi bu.

Telefonumu açıp snapchatten bizim çocuklara snap attım. Mükemmel (!) yüzümü çektim ve onlara gönderdim. Instagramdan güzel vücutlu kızların fotolarını beğenip gündemi kolaçan ettim. Harika, henüz ölmüyoruz!

Ellerimi yıkadım ve yüzüme baktım. Yeni sivilceler görüyorum. Biraz daha yakına gelip sıkıp sıkmamak arasında büyük ikileme düştüm. Sivilce kremlerimden bir tanesini alıp sivilcelerimin hepsine tek tek sürdüm. Aynada kendime baktığımda yüzümdeki beyazlıklarla bir Avatar'a benzediğimi fark ettim.

SNAPCHAT!

Yüzümün fotosunu aptal bir gülümseme ile gönderdim.

Jay: Güzelliğin ile yine günümü aydınlattın.

Saçımı daha tepeden ve daha korkunç bir topuz ile toplayıp aşağıya indim. Heyecanla bağırdım.

"Günaydın modern dünyanın, modern köleleri."

Babam kafasını salladı. "Güzel! Bunu yazarım ben."

Annem koşudan gelmiş olmalı ki mutfak masanın önünde nefes nefese bana bakıyordu. "Yüzüne ne yaptın sen?"

"Neden, tam alnımda 'hayatımdan nefret ediyorum' mu yazıyor?"

Babam gülerek bana baktı. Annemin ciddi halini görünce hızla gülümsemesini soldurdu.

"O ilaçları kullanma, daha doğal şeyler var."

Ağabeyim arka bahçeden çıktı. "Mesela ölmen gibi."

Dolaptan sütü çıkartırken gözlerimi devirdim. "Öncelikle, pürüzsüz ciltlerinizle oradan konuştuğunuzda sizi ciddiye almak içimden gelmiyor. İkincisi ondan nefret ediyorum."

Ağabeyim gülümseyerek elimdeki sütü aldı. Babam mırıldanarak gazetelerini katladı. "Sevgi dolu bir sabahtı. Teşekkürler."

Annem nefes aldı ve birden bağırdı. "MASON!"

Ağabeyim sabah sporundan annemle beraber gelmişti ve aptal enerjisi ile beni daha çok öldürüyordu. "Neden güne yedi yumurta yiyerek başlıyorsun, tavukların nesliyle bir sorunun mu var?"

Matthew gülümseyerek bana döndü. "Bak ne diyeceğim, siktir git."

Gözlerimi büyüterek anneme döndüm. "Ne dedi duydun mu?"

Ellerimi açarak bağırdım. "BANA KÜFÜR ETTİ!"

Annem beni dinlemiyordu. "MASON!"

Matthew kahkaha atarak kahvaltısını yapmaya başlarken mısır gevreğime süt koydum. Yanına oturmak üzereyken bir anda göbeğimi tuttu. "Bunu aynada görebiliyorsun ve hala sağlıksız şeyleri yiyip kilo almaya devam edebiliyor musun?"

The Gold Ten RulesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin