Matthew, babamın ilk evlendiği eşiyle olan çocuğu. O üç yaşlarındayken ben doğdum ve küçüklüğümüz beraber geçti. Çünkü ben Matthew'dan başka kimse ile oyun oynamıyor ve yemek yemiyordum. Bu yüzden bir aile olmak için ilk adımı benim yüzümden atmak zorunda kalmışlardır. Matthew'un annesi Anny'i haftada en az bir kez ziyaret ederiz ya da bazen yoğun olmadığında akşam yemeğine bize gelebiliyor. Fakat hiçbir şey Matthew ile daha yakın hissetmemi sağlamıyordu çünkü küçükken devamlı görüşürken haftada bir görüşmeye başlamıştık.
Anny, evlendikten birkaç ay sonra Matthew babama telefon açtı. Bize taşınmak istediğini söyledi. Sanırım 5 yaşındaydım. Ve hayatımda bu kadar mutlu olduğum başka bir şey yoktu. Annem Martha, Matthew'ın bu isteğini gerçekleştirmek için çok çabaladı. Gerçekten çabaladı. Hatta babamın annemin bu yönünden dolayı aşık olduğunu söylediğini hatırlar gibiyim. Matthew bir yıl sonra bizim eve taşındı. İlk işler biraz garipti. Birbirimize nasıl hitap edeceğimize karar vermeye çalışıyorduk. Bir gün Matthew ile tarçınlı çubuklar için kavga ettiğimizde annem ikimize de bağırdı. O an isyan ederken 'ama anne' dedik. Daha sonra gülmeye başladık. Çünkü Matthew'ın bizi bir aile olarak görme sorununu çözmüştük.
Şimdi öyle değildi.
"Bak geçen sefer bana iki tane yiyeceğine yemin ettin ve benimkileri yedin!" Matthew gözlerini kocaman açtı.
"SENİN UTANMAN YOK MU?"
Kaşlarımı çattım. "Hep yanlış taraftan bakıyorsun. Ben senin spor yaptığını bildiğim için yedim. Matthew nasıl böyl-"
Matthew parmağını salladı. "Monisa, ciddiyim. Gün içerisinde ne kadar yiyebileceksen al ve kendine dürüst davran."
Annem arkada telefonundaki maillere cevap verirken konuştu. "Bitti mi?"
"Bir dakika!"
İkimiz de bağırıp tekrar bakıştık.
Şu anki tablo:
Matthew: 4
Ben: 2
Biraz düşünme ve gözlerimi hafif göbeğime çevirme gerçekliği ile kendi torbama biraz daha tarçın çubuklarından koydum.
Yenilenen tablo:
Matthew: 4
Ben: 7
Matthew bir anda bağırdı. "ÖLECEKSİN!"
Matthew göbeğimi sıkmak in bir hamleye girişmek üzereyken eline vurdum ve annem sonunda kredi kartını kaldırdı. "Bakar mısınız?"
"Çek elini göbeğimden."
Matthew güldü. "Göbeğin elime değiyor!"
"Geliyorum bir saniye."
VE BİR ANDA GÖZLERİM AÇILDI.
Bu sesi tanıyordum. Kafamı sağa doğru çevirdiğimde fırından kurabiye çıkarmakta olan Harry'i gördüm.
Bakın bunu çizgi filmlerdeki ajan kızlardan öğrenmiştim. Eminim ki herhangi bir ordu mülakatına girsem kesinlikle özel hareket için seçilirdim.
Hızla gözlerimi büyüttüm ve kapüşonumu kafama geçirdim. İplerini hızla sağ ve sola çekip sadece burnumun açıl kalmasını sağladım. Yere çöküp burnumdaki deliği gözlerime çevirdim. Emekleyerek fırından çıkmaya başladım. Matthew arkamdan konuştu.
"Gel buraya kimse şişman olmandan rahatsız değil."
"Siktir git!"
Annem sonunda çocuklarından birinin yaşam fonksiyonlarının düşmüş olduğunu anladı ve etrafına baktı. "Moni-"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Gold Ten Rules
Fanfiction"10 Altın Kural?" Bella güldü. "Asla eskimez. Her zaman işe yarar." Gülerek listede gözlerimi gezdirdim. "Çok saçma."