Uzanarak masanın üzerinde duran bardağı aldım ve kapının yanındaki sebilden su doldurmaya gittim. O esnada yan odadan gelen bir tıkırtı sesi kulağıma doldu ve arkaya doğru bakarak Harry'e sordum "Biri mi var?"
"Evet" gülümsedi "Tanışmanı istediğim biri var"
İçeri doğru çekinerek adım attığım zaman orta yaşlarda, çok kaliteli görünmeyen kıyafetlerine ve özensiz makyajına rağmen son derece güzel görünen bir kadın ile göz göze geldim.
"Merhaba" Kadına çekinerek seslendim
"Merhaba" diyerek yüzüne zoraki olduğu belli olan bir gülümseme yerleştirdi "Sen Mia olmalısın"
"Evet, Mia" onu başımla onayladım. Kapıdan içeri tamamen girerek Harry'nin masasına ulaştığım sırada Harry de tam arkamda duruyordu. Kadın ise cam kenarına yerleştirilmiş olan karşılıklı iki koltuktan birinde oturmuş, elinde bir kahve fincanı tutuyordu.
"Mia, bu Maggie. Sabah sana davasından bahsetmiştim" Harry'nin sesini duyduğum zaman dönerek ona baktım. Evet bahsettiği davayı hatırlıyordum, yaptığı tanımlamaları da öyle. Korkunç bir kocası ve patronu vardı. Onlar yüzünden işinden olmuş ve şu anda hırsızlıkla suçlanıyordu. Harry anlattığı andan itibaren o dava üzerine düşünmekten kendimi alıkoyamamıştım ve işte kadın burada tam karşımda oturuyordu.
"Patronu göt herifin teki olan" diye mırıldandım, bunu öyle sessiz bir şekilde yapmıştım ki yalnızca Harry'nin duyacağına neredeyse emindim.
Oysaki beklediğim gibi olmamıştı, ofisin karşı köşesinde oturan Maggie bunu duyarak kıkırdamış ve Harry'den önce cevaplamıştı "Evet, ta kendisi"
Maggie'nin söylediğim cümleyi duyması üzerine utanarak yerimde rahatsızca kıpırdandım. Gördüğüm ilk müvekkil karşısında güzel bir pot kırmıştım, bu detay muhtemelen Harry ile aramızda kalması gereken bir şeydi ve daha ilk günden ilk hatamı yapmıştım. Bu nedenle durumu toparlamaya çalıştım "Üzgünüm, biz sabah o şekilde konuşuyorduk ve yalnızca..."
"Şşt" Harry kolumdan tutarak susturdu "Sorun yok, Maggie de adamdan aynen böyle bahsediyor. Hadi gel"
Beni koltuğa yönlendirmesi ile Maggie'nin karşısındaki boş yere yerleştim, Harry ise masasının yanında duran sandalyeyi çekerek aramıza koydu ve oraya oturdu. Son zamanlarda görmeye alıştığım Harry'nin aksine -hatta onu hayatım boyunca böyle görmemiştim- fazlasıyla resmî görünüyordu. Bir takım elbise giymişti, ancak ceketi şu an oturmakta olduğu sandalyenin arkasında aslıydı. Kollarını özenle kıvırarak dirseklerine yakın bir hizaya getirmişti, gümüş renkli bir saat ise sol kolunda duruyor ve ona daha da ciddi bir hava katıyordu. Beyaz gömleğin kollarından taşan yerlerde bulunan dövmeleri ise onu bu resmiyetten azıcık bile olsa sıyırıyordu. Gömlek tamamen kapalı değildi, üstten iki düğmesi açıktı, bu nedenle boynundan hiç çıkarmadığı kolyesinin zincirini görebiliyordum. Bana içten bir şekilde gülümseyerek elindeki telefonunu önümüzde duran sehpaya bıraktı.
"Bugün okulunun ilk günü olduğunu duydum" Maggie'nin sesi ile düşüncelerim tekrar Harry'den Maggie'ye kaymıştı. Ses tonu, kıkırdaması Harry'nin anlattığı tüm olayları yaşamış olan bir kadına göre fazlasıyla hayat doluydu. Ona neden yardım etmek istediğini daha iyi anlıyordum.
Görünüşe göre Harry'nin kahramanı olduğu tek kişi ben değildim. Herkese iyilik yapmayı kendine adeta bir görev haline getirmişti. Ona sahip olmak, onun yanımda olması bana güç veriyordu. Oturuşundaki rahatlıktan anladığım kadarı ile aynı güveni Maggie'ye de hissettiriyordu.
"Evet" dedim "Benim için fazlasıyla heyecanlı (!) bir gündü"
Bunu imalı bir tonda söylemiştim. Aslına bakarsanız bir hukuk fakültesinden heyecanlı olaylar, eğlenceli davalar, kriminal konular beklerken bizim tüm gün boyunca yaptığımız tarihten ve Romalılardan konuşmak olmuştu ve profesörler asla susmuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RACONTEUR || HS
Fanfiction"İnsanlar arasında hikaye anlatmaktan daha güçlü bir bağ yoktur" | Jimmy Neil Smith Bu hikayede aşırı yakışıklı, aşık olunası bir Harry Styles figürü yok. Burada kendisi, hayalleri gerçekleştirmek için adım attığımız yollarda bir güven figürü olarak...