*28 - Eski Düzen, Yeni Biri

6 0 0
                                    

13 Ekim 2003 * Roma

Saat sabahın sekiziydi ve ilk buluşma için on iki saatim kalmıştı. On iki saat boyunca sürekli İrreligioso içindeyken olması ihtimal durumları ve yapacağım hareketleri tekrarladım. Bir türlü hangisinin daha iyi sonuç getireceğine karar veremiyordum; öldürmeli miydim yoksa içlerinde yükselmeli miydim? Bazen öldürerek gitmenin bazen de içlerine sızmanın daha önemli olacağını hissediyordum. Sanırsam buna içeride bulunduğum zamanlardaki hissiyatım karar verecek.

Buluşma saatine yaklaşık beş saat kalmıştı. Ben ise kendime bir sandviç hazırlamıştım. Peynir gerçekten lezzetliydi. Ve aklıma o sırada Lisa’nın peynir sevmediği geldi. Ve yine kafamda sorular oluşmuştu. Acaba nasıl güvenebilecektim Lisa’ya. Bu böyle sürerse sürekli hatalı kararlar vereceğim. Yakında açığa kavuşmasını istiyorum ki ona göre davranayım. Ah.. İrreligioso.. Hylar.. Hayatımı tamamıyla değiştirdiniz.

Kıyafetlerimi giymiş ve ne olur ne olmaz diye hançerimi de almıştım. Kafeye doğru yaklaşırken Stone beni yolda yakaladı.

“Gel Muet gel, bu taraftan gideceğiz. Ee durumun nasıl bakalım? İlk defa içeri gireceksin ve bir daha çıkış yoktur bildiğin gibi. Hayatını tamamıyla değiştirmeye hazır mısın?”

İlk defa mı? Hafif bir tebessüm yayılmıştı bunu duyunca. İçeri kaçıncı kez girecektim kim bilir? Ve hayatımı tamamıyla değiştirmeye hazır mıyım sorusu biraz garip oldu ama sanırsam haklıydı, hayatım bir kez daha tamamen değişecekti.

Stone geldiğimizi söylediğinde bir gece kulübünün önünde duruyorduk. Gizlenmek için güzel bir yöntem diye geçirdim aklımdan. Kapıda çoğu zaman olduğu gibi iki kişi duruyordu. Stone’u hemen tanıdılar tabi ki.

“Bak Gabriel, bu Jose ya da daha bilinen adıyla Muet. O da artık bizimle.”

Gabriel tuhaf tuhaf bakıyordu bana. Ve durumdan hoşlanmadığını belli eder tarzda Stone’a döndü.

“Ne zaman onay aldı da bizimle oluyor Stone?”

“Hey, sakin ol Gabri! Bu gördüğün adam hepimizi tek başına indirir. Amsterdam’da beraberdik dostum. Kuralları sen de benim gibi biliyorsun. O zaten bizden biri.”

Stone bunları söyleyince Gabriel ve Will’in yüzü gülmüştü. İçeri girdiğimizde anında Stone’a ismimi nereden öğrendiğini sordum.

“Hadi ama dostum gerçekten kayıt almadığımızı düşünemezsin. Eğitime giren herkesin kaydı var. Senin adın da var listede ve lakabın da var takibi. Jose Adrian-Muet. Vay be ne günlerdi..”

Stone eski günleri anlatıyordu. Ama benim kafam ismimde kalmıştı. Sadece kendime sakladığımı sanıyordum ismimi. Meğerse gerçek ismimmiş. Peki ya ailem? Acaba o kayıtlarda onlarla ilgili bilgiler de var mıydı? Kafam yine bulanmaya başlamıştı. Keşke her şey aniden olup bitse.

Altı katlı binanın en üst katındaydı gece kulübü. Ancak diğer katlarda da birçok özel oda ve farklı etkinlikler için tasarlanmış salonlar vardı. Bu salonlardan birkaçının içi tıpkı bir soyunma odası gibi düzenlenmişti. Herkesin giymesi için bir takım pelerinli giysiler vardı. Ve bir de yüzümüze takmak için maske. Ancak bu maske çoğusundan farklı olarak herkesin sesini aynı tonda çıkartıyordu. Yani birini tanıyor olsanız bile içeride kimin konuştuğunu bilmeyecektiniz. Bunun “irreligioso” için avantajı belli olsa da içeriye sızmaya çalışanlar için daha fazla avantajdı. Çünkü beni kimse fark edemeyecekti. Söylediklerimi de herhangi biri söylemiş olabilecekti.

Üstümü giyip aynaya baktığımda içimden gülüyordum. Bu kıyafetle kendimi çok komik hissettim. Gerçekten bol bir koyu lacivert kıyafet ve kollarıyla bacaklarının son kısmında da kalınca kırmızı bir hat, içi koyu yeşil dışı siyah uzunca bir pelerin ve siyah-gri karışımı bir maskemiz vardı. Hepimizin ellerinde siyah deri eldivenler ve ayaklarımızda da siyah çoraplar. İşte buydu irreligioso kıyafeti.

Yohan Lorm: TrioHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin