"Evet başkanım, tüm omegalar şehir hastanesine götürülmeleri için kamyonlara bindirildi. Tamamdır efendim."
"Kurapika~ başkanla konuştun mu?"
Kurapika biraz babacan bir tavırla Gon'un başındaki saçları ellerinin arasına alıp başını kaşıdı. Tabi bunu yaparken gülümsemeyi de unutmamıştı.
"Haha, unutma burdayken bana 'efendim' diye seslenmen gerekir." Diye gülümsedi tekrardan. Gon'un suratı asılmış hevesi kırılmıştı. Kurapika bunu fark edince biraz pişman oldu ama sonra Gon'un dikkatini dağıtmak için konuyu değiştirdi
"Bu görevde gerçekten harikaydın. Alfalar sana bir şey yapmadı değil mi?"
"Hayır genellikle iş yaptırdıla-"
Derken Gon'un o yemyeşil gözleri ellerinin kanları yerde göl oluşturur misali yere damlayan Killua'yı görünce içinde tarif edemediği bir hisle hemen ordan uzaklaşmak istedi.
" Killua Zoldyck, alfa,anne ismi Kikyo Zoldyck, baba ismi Silva Zoldyck. Çiftin 5 çocuğundan 3.südür kendisi. Küçüklükten beri suikastlere başlamış ve şimdiye kadar da bunu devam ettiren kişi..."
Biraz soluklandı ve durdu. İçindeki histen emin değildi ama sanırım korkuydu. Evet. Kesinlikle korkuyordu. Bu alfadan hemen uzaklaşmak istiyordu.
"Ben arabada bekleyeceğim" diyerek arabaya doğru koşmaya başladı. Kendini zorla arabanın ön koltuğuna attığında kendini öyle rahatlamış hissetti ki ciğerlerinde biriken ama korkuyla veremediği o tüm havayı tekrar dışarısıyla buluşturdu. Bu görevde Killua'nın da görevlendirileceğini biliyordu ama onunla direk göz teması kuracağını düşünmemişti. Şimdi düşününce aklına gelmişti. Tüm o şeyleri Killua'nın gözlerine baka baka söylemişti bir saniyede. Hatırladığı anda utancından kızaran omega elleriyle yüzünü kapattı. Öylece beklerken yanındaki direksiyon koltuğuna birinin yerleştiğini hissetti. Yanındaki kişi "merhaba" derken kendisi gözlerini kapatmış ve kafasına arkasına doğru yaslarken o da karşılık vermişti. Direksiyondaki, Gon'un görevden dolayı yorgun olduğunu anlayarak onunla tekrardan bir konuşma girişiminde bulunmadı. Bu ne kadar kendisini üzse de...
"Ben Gon'u evine bırakıp karargaha geri dönerim!"
Gon içinden yanındaki kişinin enerjisinden alfa olduğunu anlayabiliyordu. Sesi kulağına sanki bir müzikmiş gibi öyle rahatlatıcı geliyordu ki normalde alfalara karşı tedbirli olan kendisi, bu sefer hiçbir şey demeden gözlerini dinlendirmeye devam etti.Direksiyondaki onay alınca arabayı Gon'un evine doğru sürmeye başladı.
Yoldayken arada Gon'a kaçamak bakışlar atıp sonra tekrardan yola bakmaya devam ediyordu. Bu savunmasız varlığın zarar görmesini asla istemezdi.Tabi ki de şu anda savunmasızdı. Normalde karargahta onun hakkında anlatılan tüm hikayeleri dinlemişti. İster istemez Gon'a karşı içinde gizli bir hayranlık ortaya çıkmıştı. Bu düşünceleriyle yüzünde hafif bir tebessüm belirirken Gon'un evine geldiğini fark etti.Arabayı evin önüne çekip Gon'a doğru yönünü göndüğünde uyuya kalan omegayı gördüğünde içindeki o korumacı içgüdüyle dışından hafifçe kıkırdadı ve Gon'un ceplerini karıştırmaya başladı. Bi süre sonra hazinesine kavuşmuş bir korsan hesabı Gon'un evinin anahtarı iki parmağı arasına aldı. Gon tarafından kapıya geçti ve açıp Gon'u kucağına aldı.
"Katı son anda sormayı unutmadığıma şükretmem lazım cidden." Deyip katların çokluğuyla bir kez daha şaşırdı.Hmm...kimin kucağındayım ben? Evimde miyim? O alfa beni evine taşıyor olmalı. Ne kadar da..güzel kokuyor...
Deyip kollarını alfanın boynuna daha sıkı sardı. Alfanın boynundaki kokunun verdiği mutluluğu ve huzurla kendine ödül olarak o güzel kokuyu sonuna kadar içine çekti. Kapısının açılması sesiyle alfanın kim olduğumu öğrenmek istercesine gözlerini hafif aralamışken gülümseyerek uykulu bir şekilde teşekkür etti. Bu tatlı hareketle içi uzun süreden sonra ısınan alfa Gon'a daha büyük ve daha sevecen bir bakış attı. Tabi ki bu huzurlu anları Gon'un o kişinin Killua olduğunu öğrendikten sonra aniden bitti.