× 2.Bölüm Işıldayan Şehir Seoul ×

396 16 12
                                    

Eşyalarımı sessizce dışarı çıkarttım.Acayip zor olmuştu ama zorbalık yaparken ve dans ederken oluşan kaslarım yardımıma yetişti.Türkiyedeki havalimanının yakınlarındaki bir bankamatikten bütün paramı çekmistim.Kartımı da kırıp çöpe atmıştım.Herşeye yeniden başlayacaktım.

Bir taksi çevirip hava alanına doğru yol aldım.Sonunda zaferin kokusunu alıyordum.Yakındı.

Biletimi alıp valizimi uçağa yolladıktan sonra bekliyordum.Uçağın geliş vakti sanki yıllar gibiydi.Sonunda uçağa bindim ve gitmeden önce son kez İstanbul'un havasını içime çektim.Ve çantamdan herzaman kafamı dağıtmak için şarkı sözü ve notası yazdığım kitabı çıkardım.Bakalım yolculuk ilhamımı nasıl etkileyecekti?

Uyuyakalmışken hostes sesinin iniş bildirisini duydum.Elimde uyurken kalan defterimi ve kalemimi cantama koydum ağzımı sildikten sonra-uyurken ağzım hep birazcık açılır- .

Gözlerim meraktan açılmış bir şekilde Seoul'ün kuşbakışı manzarasını izliyordum.İniş yaptık ve valizleri güçbela çıkışa doğru taşıdım.O sırada yanımda uzun boylu esmer gülüşü harika olan bir çocuğa gözüm takıldı.Seoul şimdiden farkını belli ediyordu.Çocuğun saçları orta uzunluktaydı.Perçemleri onu biraz daha genç gösteriyordu ama benden büyük olduğuna emindim.Yanına "Ah!Kai hyung!" diye fırlayan esmerin boylarında ama beyaz mı beyaz tenli,ince ve donuk ifadeli bir çocuk geldi cırlayarak (en azından benim tabirimde).

"Ya~ Yixing bana sokak adımla seslenme."

"Peki hyungie~Hadi eve gidelim."

Ve durup içimden "Hyungie nasıl bir lakaptır!Hyung kelimesinin kullanılış amacına bir hakaret be." dedim.Ama kavga etmemek için kendimi tutacaktım.Daha ilk dakikarımda olay çıkartamazdım.

Taksi çağırıp güçbela eşyalarımın araca yerleştirilmesine yardım ettikten sonra elimdeki adresi tarif ettim.Nereden bulmuştum?Babaannemi aramıştım.Zaten telefon numarasını biliyordum.Hatta arada ailemden habersiz onlara telefon açıp son durumlardan haberdar ederdim.Banka hesabıma da aylık harçlık 10 $ yollarlardı.Bu beni mutlu etmeye yetiyordu.Kafamı cama dayayıp Seoul'ün ışıltılı manzarası ve aceleci insanlarına bakıyordum.Saat 20.00 e geliyordu ama benim hiç uykum yoktu.Jetlag...

Eve vardım ve yine güç bela valizlerimi derme çatma evin kapısına taşıdım.Neden bu kadar ağırdılar?Sanki geçen tüm 18 yılım bu valizlerin içindeydi.Evin görüntüsü beni biraz şaşırttı daha iyi bir ev bekliyordum.Sonuçta babamın işleri iyiydi dedemin de iyi olmalıydı.Babamın 'babası' oydu..Bu düşüncelerden sıyrılıp kapıyı çaldım.Üstümde bana yapışan siyah yırtık bileklerime bir pantolon , siyah Converse ve yırtık modelli gri bir kazak vardı.Eyelinerım fazlaydı ve kan kırmızısı rujumu sürmüştüm.Bu beni biraz ürkünç gösteriyordu.Umarım dedem ve babaannem korkmazdı.

Kapı babaannem tarafından açıldı.

"Kimsiniz?"

"Ah~Babaanne benim!Park Yeong Ji!" dedim kocaman sırıtmamla.

"Omoo~Bizim Yeong Ji'mizz!"

"Babaannee seni görmeyi o kadar çok istedim ki!Artık sizin kızınızım!"

"Ne?Ah~Yeong Ji.Gel içeri gel her zaman kapımız sana açık."

Ve dedemle de mutluluk gözyaşlı bir selamlamadan sonra olan herşeyi anlattım.Para biriktirmemi,hayallerimi,düşüncelerimi,neden evden ayrıldığımı,serserilik maceralarımı bile.İlginç bir şekilde gülüştüler ve kabullendiler.Dedem ciddice konuştu.

"Bak Yeong Ji,sana hayallerin için destekte bulunacağız.O unuttuğum insana -babam- hiçbirsey söylemeyeceğiz.Çünkü hayaller insanı hayata bağlayan şeylerdir.Seni hayattan koparamayız.Biz senin ebevenin sayılırız.Biz yerine başka yerlere gitseydin annenlere söylemek zorundaydık çünkü sen bir genç kızsın.Ama artık bizimlesin.Ve bizim yıllardır göremediğimiz tek torunumuzsun.Senin önünü kesemeyiz.Ama şartımız var.Hayallerinden kopma ve ulaş onlara,serseriliğini bu eve girince bırak,ve ev işlerinde yardım et,birikmiş paranı düzgün harca ve bize ihanet etme birileri gibi -yine babam- .Harçlığını yemeğini biz karşılarız elimizden geldiği kadar.Ve derslerinde başarısız olma.Üniversite yılları sana çok şey katar gelişmen için.Lise yılları gibi değerlendirme.Ve birikmiş paranın eğitimine harca.Sana güveniyoruz."

Ağzım bir karış açık dedeme baktım.Bu adam liseyi ekonomik sebeplerden dolayı okumamıştı ve böyle bir konuşma yapmıştı.Neredeyse Korecem yetersiz kalacaktı.Babamın zekasının kaynağı da belliydi.Nasıl böyle bir adamı bırakıp kaçardı?Aşk buna değer miydi?Tek diyebildiğim şey

"Güveninizi boşa çıkarmayacağım!" oldu.

Valizimi boşaltıp herşeyimi yerleştirdikten sonra babaannem odama geldi.

"Yeong Ji-ya~Babanların haberi var mı bunlardan?"

"Merak etme babaanne onlara mektup bırakmıştım. 'Hayallerim için' evden ayrılıyorum diye.Sizi zamanında terketmiş bir insan bunu anlayabilir bence.Sadece nereye gittiğimi söylemedim."

"Tamam yavrum.Ama ilerde annenlerin haberinin olması gerekecek.Unutma bunu.."

"Peki..."

Yatağıma kendimi attım.Herkes uyumuştu ama ben kahrolası jetlag yüzünden uyuyamıyordum.Yarın dedemle buradaki hayatım için büyük başlangıçlar yapacaktık.Hemen uyumam gerekiyordu.Gözümü uyumadan önce son kez kırptım ve kendimi uykuya bıraktım.Bu şehirde ayakta duracaktım.Hayatımın yeni çağı için,bu ülkede yeni nesilin gücünü göstermek için...

New Generation |Devam etmiyor :( |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin