1.Bölüm

472 69 50
                                    

"Sana son kez söylüyorum Byun. Cevabım değişmeyecek: Hayır."

"Hadi ama Kris... Sadece bir kerecik."

Baekhyun ellerini lütfeder gibi önünde ovuşturup olabileceği en tatlı yüz ifadesine bürünerek şansını bir kez daha denedi.

"Benimle dersten sonra sahada buluş ve bana bir şans ver. Lütfen."

Kris belki de bugün onuncu kez minik Gryffindor sınıf başkanı yüzünden iç çekiyordu. Baekhyun tarafından sınanmak için ne günah işlemiş olabileceğini düşündü. Bu gerçekten sık görülür bir şey değildi.

Yetişmesi gereken bir antrenmanı olduğundan dolayı Kris onu görmezden gelmeyi seçiyordu, bu yüzden fenerlerin cılız alevlerinin aydınlattığı koridor boyunca hızlı adımlarla yürümeye devam etti. Şanslıysa yok sayıldığını fark eden Baekhyun onu rahat bırakırdı. Onun cevap vermek gibi bir niyeti olmadığını gören Baekhyun ise adımlarını sıklaştırarak ona yetişti.

"Sen görünüşüme aldanma bak, aslında pek güçlüyümdür."

İnandırıcılık katmak için sarı-kırmızı desen detaylı pelerinini hafifçe yukarı ittirip kolunu sıktı. Sarışının göz devirdiğini fark ettiğinde küçük bir eklemede bulunma ihtiyacı hissetti.

"Sadece senin yanında küçük görünüyorum..."

Sesi sona doğru iyice kısılmıştı. Daha sonra aklına Bayan McGonagall'ın daha önce Quidditch oyuncuları için söylediği sözler geldi ve işaret parmağını göğe kaldırarak devam etti. "Ama Quidditch'te beden gücünden önemli olan bir şey varsa o da yetenektir. Süpürge üstünde ne kadar kıvrak olduğumu bütün Hogwarts biliyor. Ayrıca minyon ve çevik yapım tam bir arayıcı olmak için doğmuş, sence de öyle değil mi?"

Baekhyun kafasına koymuştu. Bu yıl ne yapıp edecek ve Quidditch takımına girecekti. Takıma girmek için aşması gereken tek sorun Gryffindor Quidditch Takım Kaptanı, 1.95'lik Kris formunda karşısına çıkmıştı ve şu ana kadar ikna etme girişimlerinde başarılı olmayı bırak Kris'in ağzından ona umut verecek bir kelime dahi çıkmamıştı.

"Bir haftadır peşimdesin Byun. Ne zaman vazgeçmeyi düşünüyorsun?"

Evet, işin doğrusu buydu. Baekhyun takıma girme fikrini aklına koyduğundan beri Kris'i ders çıkışlarında, koridor ve avluda bütün hafta sıkıştırmıştı ama takım kaptanının cevabı sert ve netti.

Hayır.

Kris'in sesindeki bıkkınlığa bakılırsa Baekhyun can sıkıcı olmaya başladığının farkındaydı. Normalde hiç kimseyi bu kadar rahatsız etmez, edeni de çekemezdi ama takıma girmek istemesinin altında yatan sebep onun için önemliydi ve Kris'i ikna etmekten başka şansı yoktu. Bazen, bazı şeyler insanı karakter dışı davranmaya sürüklüyordu.

"Sınıf başkanın olarak senden istediğim bir ricayı kırmamalısın hem-"

Kris sol elinde taşıdığı Ateşoku süpürgesinin ucunu sertçe yere vurdu. Boş sayılan koridorda yankılanan tok ses Baekhyun'u yerinden sıçratırken onun önceden hazırladığı ve Kris'e sıralayacağı takıma neden alınması gerektiğine dair diğer tüm bahaneleri de unutturmuştu.

Gerçeği söylemek gerekirse Kris şaşkındı. Tanıştıkları altı yıl boyunca Baekhyun'un böyle davrandığına ilk defa şahit oluyordu. Baekhyun'u tanımasa ve sınıf başkanına karşı neredeyse tüm Gryffindor binasının sahip olduğu o yumuşak tarafına sahip olmasa onu çoktan sert bir dille azarlayarak başından savmıştı.

Baekhyun, zekâsıyla okul çapında ün kazanmış bir öğrenci olduğu halde arkadaş çevresini küçük tutmayı seçen, utangaç, kendi halinde ve dersleriyle sınıf başkanlığı arasında mekik dokumak dışında pek uğraşı olmayan bir Gryffindor'du. Kitap okumaktan, şarkı söylemekten ve özellikle kış geceleri Gryffindor ortak odasındaki şömine başında anlatılan korku hikâyelerinden hoşlanırdı. Geçmişte yaptığı en büyük kötülük, alt sınıflardaki Slytherin'leri korkutup onları sağa sola kaçıştıran şakalar yapmaktı ama onları bile 5.sınıfa geldiğinde bırakmıştı. Kısacası, mezun olunca iyi bir Seherbaz olmak için notlarını O-Olağanüstü getirmeye odaklanan biriydi. Kimilerine göre renksiz ve tatminsiz, kendine göre ise küçük ve samimi bir sosyal çevresi, hedef sahibi bir eğitim hayatı vardı.

The Last Horcrux (Chanbaek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin