"Kalk hadi... Sana kalk dedim!"
Odanın diğer tarafından hayal meyal duyulan homurdanmalar dışında Baekhyun, seslenişine karşı anlam yüklü bir cevap alamamıştı.
Cuma, Baekhyun'un en sevdiği gündü fakat bunun sebebi ne bütün gece dışarı çıkıp eğlenebilecek olması ne de ertesi günün tatil olmasıydı. Dürüst olmak gerekirse, sevgisinin temelini yeşil ve gümüş renklerinin birlikteliği atıyor olabilirdi... Öyle ki, Baekhyun'a yirmi dakikadan az bir süre sonra başlamak üzere olan dersin aslında sabahın köründe olmasını ve Snape'in özellikle de bazı Gryffindorlara hiç çekinmeden savurduğu o katlanılamaz laf sokuşlarını bile unutturuyordu.
Tabi ona sorarsanız, Baekhyun'a göre cumanın en güzel gün olması katiyen İksir dersinin Slytherin ile ortak ders olması değildi. Hatta bunun sonucunda bilhassa biriyle aynı ortamda bulunmak zorunda olması kesinlikle bir sebep olarak sayılamazdı. Cuma demek, bir sonraki gün oynanan Quidditch maçı demekti. Evet! O bir fanatikti. Sadece sporu seviyordu ve kesinlikle sebebi buydu.
"Luhan, geçen haftanın tekrarının yaşanmasını ikimiz de istemeyiz. Snape'i biliyorsun. O yüzden eğer üç dakika içinde seni formanın içinde ve derse gitmeye hazır görmezsem o çok sevdiğin..."
"Git başımdan..."
"...imla denetimli kalemin senden üç öğün peynir bekleyen bir fareye dönüşür."
Aniden Luhan'ın kafası yastığın üzerinde havalandı. Tamam, Luhan'ın dil bilgisi çok kötüydü. Tüm ödevlerini bu kalem sayesinde yazıyordu ve o olmazsa ödevlerindeki imla hatalarını kontrol edene kadar ödevin son teslim tarihini kaçırması işten bile değildi ama sabahın sekizinde biricik kaleminin, onun uyumasının ve Baekhyun'un onu tehdit etmesinin bağlantısını afyonu patlamamış zihni gerçekten idrak edememişti.
Saçları dört tarafa saçılmış, şaşkın bakışlarıyla Baekhyun'a döndü.
"Ne istiyorsun ya sen sabah sabah..." Oflayarak kafası yastıkla tekrar buluşurken Baekhyun'un ona doğru son sürat adımladığını fark etmedi.
"Mobilicorpus!"
Luhan'ın yavaşça yataktan bağlantısı kesildi. Daha ne olup bittiğini bile anlamadan sıcacık yatağından ayrılmış, kendini havada asılı bulmuştu.
"Baekhyun! Çabuk indir beni!"
Bahsedilen kişi sırıtıyordu, Luhan'ın bu hali görülmeye değerdi.
"Bu yaptığın Hogwarts kurallarına aykırı! Nasıl bir başkansın sen... Tamam, bırak uyandım... Uyandım diyorum, kes şunu!"
Luhan, sertçe yatağa düşüşünün ardından nihayet onu rahat bırakıp ondan uzaklaşan kıkırtıları duydu. Sabahın köründe mutlu olabilen insanları asla anlayamazdı. Bu yüzden de yastığıyla Baekhyun'un kafasını hedef alırken ona hiç acımamıştı.
Gryffindor binasında sabahın huzurlu sessizliği tiz bir çığlıkla bölündü.
"Saçımı bozdun!"
**********
"Madem sınıfa giren son kişi olma şerefine erişmeyi seçtiniz, o zaman yeni yıl döneminde arkadaşlarınıza geçen yıldan öğrendiklerimizi hatırlatmak istersiniz diye düşünüyorum, Bay Lu."
Baekhyun, Luhan'ı uyandırdıktan sonra beş dakika kadar daha onu beklemiş ama sonra onun geç kalacağını düşünerek boynu bükük amfinin yolunu tutmuş ve onun için Snape'in gazabından en acısız yolla kurtulmasını temenni etmekten başka bir şey yapamamıştı. Luhan da aslında tam vaktinde gelmişti, geç değildi ama Snape, Snape'ti... ve her Cuma olduğu gibi bugün de onları canından bezdirmek için hazır, neredeyse keyfi yerinde görünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Last Horcrux (Chanbaek)
ФанфикGryffindor Sınıf Başkanı Byun Baekhyun'un planları vardı. Slytherin Quidditch Takım Kaptanı Park Chanyeol'ün de alt üst olmak üzere olan planları... Hogwarts'ın kara büyü karşısında kalkanları zayıflıyordu, Sihir Bakanlığının sensör politikası nede...