Teoman - Tuzak
•
Biçimsiz düşüncelerimin en sızlatan dokunuşlarına kucak açmak o kadar da imkansız gelmiyor artık gözüme. Ancak bunun canımdan bu kadar çalacağını tahmin edemezdim eğer yaşamamış olsaydım. Çok uzun sürdü, ilk kez bu denli uzun günlerin ardından yetişemiyorum kendime. Gidiyorum sanırım bir yerlere, yetişemesem de bir yol var önümde. Biçimsiz, en az düşüncelerim kadar. Bedensiz. Hatta kimliksiz.
Sahipsiz bir yolda yürüyorum, belki düşürdüm, belki arıyorum, bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var ki sen bu yolun ardında kalıyorsun. Geçtiğim yahut kesiştiğim bir beden, bir ruh, ardında sürüklediği ve geçtiği onlarca canla, can acılarıyla, sarılmamış kabuslarıyla sen.
Kağıtların, özellikle beyaz olanların ne denli yaşlandığını sen öğrettin. Şimdi avuçlarıma yapıştırdığım onlarca beyaz kağıtla, kağıt kesiği dolu parmaklarıma baka baka konuşuyorum. Yaş almayayım daha fazla diye, yolunun bittiği yerden daha öteye gidemeyeyim diye avuçlarıma konuşuyorum. Sırtımda bir çanta var Sehun. Sırtımda bir çanta var ve çantanın içi kırık camlarla dolu. Latife etmiyorum, sahiden de öyle. İçi kırık camlarla dolu çantamın altı yırtık. Geçtiğim yol ardımdan düşürdüğüm cam kırıklarıyla bezeli. Benden başka kimse yürüyemesin canının soluğuna diye, davamdan vazgeçmeyip geri dönemeyeyim diye saçıyorum kanlı cam kırıklarını. Düşlerim soluyor, düşüncelerimin fırtınaları kafesler içinde. Yitiyorum kendi kendime, yetinemiyorum kendimle, zamansızlaşıyorum.
Tutunayım diye sol bileğime geçirdiğin kırmızı ip çok yıprandı, onlarca defa düğüm atsam da bir işe yaramıyor artık. Bir ipe tutunmaya çalışmak, kırmızı bir ipin tüm o izleri gizleyeceğini düşünmek, incecik bir şeritten medet ummak. Doğru şeyler yapmadığımız gibi yanlışlara biçim vermeye çalışmak sadece. Bile bile neden dikenlerin üstünde dans eder yitik bir noksan?
Varlığının hayaleti zihnimin içindeki bir kar küresine hapis. Sen sevmezsin hiç fakat içime estikçe başımı sallayıp karlar yağdırıyorum geniş omuzlarına. Zifir siyah saçlarına beyazlar dokunuyor, seninle birlikte yaşlansak nasıl olurdu diye düşünmekten geri duramıyorum. Beyaz kağıdın üstüne düşen kar taneleri gibi lekesiz, varlığı olmayan. Yoksun, yaşlanıyorum. Yaşlandıkça daha çok üşüyorum. Hiçbir zaman beni ısıtacağının sözünü vermemiştin ama uyuduğumu sanarken üstüme bıraktığın ceketlerin sayesinde uyuyabiliyordum ben yalnızca. Ceketlerin kaldı geride fakat Sehun, ben sırtım boşluğa dönükken uyuyamam. Şimdiyse dört yanım boşluk, uçsuz uçurumlar. Uyumak imkansız, rüya görememek kahrediyor. Ziyaretlerimi aksatıyorum.
Varlığımı kayıplarım ardında yitiriyorum. Merak ediyorum yok muyum sahiden ben? Yetişmesi zor, yetiştirilmekten kaçınılan. Göstermezsen görmezler mi yoksa baktıkları halde göremiyorlar mı? Parmakla mı işaret etmek gerekir illa ki ya da çizmek mi gerekir sözle? Anlatınca mı güveniliyordu, güven zaten gözlerde can bulmuyor muydu? Sen her zaman konuşmaktan çok düşünmeyi seven biri olmuştun Sehun. Sen cevap verirdin sorularıma.
Bense yokum sahiden şimdilerde. Altı desteksiz hayallerimin kaburgalarıma kanca misali takıldığını fark ettim yalnızca. Uçları çok derine saplanmış, sökerken eksiliyorum. Eksildikçe kaybediyorum varlığımı işte, yitiyorum. İnsan en büyük zararı kendi kendine verirmiş, yaşamadan da fark edemezmiş bunu. Ben kendi ellerimle batışımı resmetmiş, seyrine dalmışım. Farkındaymışsın ama uyarmamışsın. Kelebeğin kozasından kendi çabalarıyla çıkması gerekir. Yine haklısın.
Son zamanlarım çırpınışlarımdan ibaret. Canının soluğuna yürürken daha güzel hikayeler anlatmak isterdim ancak güzel cümleleri birbirine bağlayamayacak kadar kırgın dilim. Bilirsin, her zaman şanssız bir insandım, çok defa Tanrı'yla kavgaya giriştim. Bahtımın karalığı, yolumun dik yokuşları, sırtımda hissetmem gereken ellerin eksikliği, zihinsel sıkıntılarım, bir bedenin içinde çok kişiyi yaşatma çabalarım. Zorlandım, çok zorlandım ama yürüyormuşum yine de. Hatta fark etmiyormuş kimseler de, bu yüzden daha aşağı çekmekte bir sakınca görmüyorlarmış bileklerimi. Söylesene, sen neden beni dibe sürükledin Sehun?
![](https://img.wattpad.com/cover/162851797-288-k449618.jpg)