5

127 13 14
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Perşembe, Güney Kore bu mevsimde hiç alışık olmadığımız şekilde yağmurluydu, ben de sıkıcı ve kasvetli idim. Akşama bir organizasyon vardı ve ben zengin kalabalıktan gerçekten hoşlanmıyordum. Yürüyen Gucci'ler ve Prada'lar görmektense odamda kalıp kafamın içindeki Seungri ile romantik bir akşam yemeği yemeyi tercih ederdim. Bunu insanlar biraz delice buluyordu ama benim için insanlarla gerekmediği sürece herhangi bir temasta bulunmaya gerçekten lüzum yoktu çünkü zaten kafamın içinde bir sürü karakter vardı, birbirlerine aşık oluyorlardı, birbirlerini terk ediyorlardı, onların acısını da ben çekiyordum yani bir de etten kemikten insanlara lüzum yoktu, tabii Daesung hariç.

Benim iyilik meleği menajerim kalbi bir meleğin kalbini çalmışçasına saf ve berraktı. Ama onu bu kadar çok seviyor olma sebebim bu değildi. Onu daha tanıştığımız gün potansiyel en yakın arkadaşım seçme nedenim, dolambaçsız ve net biri olmasıydı. Girintileri, çıkıntıları ya da gizli nemrut fantezileri yoktu. Dürüst ve güvenilir biriydi, size baktığında onun içini görürdünüz, beyaza bakarken aniden siyahla karşılaşmazdınız. O benim tanıdığım en güvenli limandı.

Sette geçici olarak evim olan odada duvardaki fotoğraflardan, anlaşma yaptığımız günden onunla ve Seunghyun hyung ile beraberken çekildiğimiz bir tanesine bakarken onun hayatta hep en iyileri hak ettiğini düşünüyordum. Dün balıkçıya gittiklerinde, bizim Bay Lee ile sandviç halinde olduğumuz saatlerde, o da Seunghyun hyunga ondan hoşlandığını söylemiş, diyorum ya o tanıdığım en net adamdır. Yemeklerinin ortasında pat diye ''Ben senden hoşlanıyorum sen benden hoşlanmıyorsan da problem değil bu beni alakadar eden bir mevzu, sadece senin de haberin olsun istedim.'' deyip şarabını yudumlamaya kaldığı yerden kıpkırmızı bir suratla devam etmiş. İlk önce çok güldüm, gerçekten. Ama sonrasında Seunghyun hyungun buna karşılık sessiz kalmasına içten içe üzüldüm.

Daesung, zaten hyungun kendisini yemek istediğini bariz belli eden bakışlarını hiç göremediği için onun kendisi için çıra gibi yandığını bilmiyor ve bu karşılıksızlık onu hayal kırıklığına uğratmıyordu. Lakin ben, hyungun avını gözleyen bir aslan gibi Daesung'u takip eden Seunghyun hyungun gözlerine aralarındaki üçüncü kişi olarak her an maruz kaldığım için onun bu tepkisizliğine çok şaşırmıştım. Yani bir geyik size gelip ''Aslan bey müsaitseniz ben de sizin beni yemeniz konusunda mutabıkım.'' dese siz bir aslan olarak geri çekilmezsiniz, geyiği afiyetle yersiniz.

-Yağmur yağıyor!

-Yağmurdan nefret ederim! Saçlarım bozuldu, ah bekâretim bozulduğunda bu kadar üzülmemiştim!

Ben bunları düşünürken içeri, sanki üzerilerine su damlaları değil de taş yağmış gibi bir yaygara ile giren ve bu gürültülü hallerine artık alıştığım Queer Eye ekibi ve arkalarından dört tane kamera dan diye dalıverdi. Derin bir nefes vererek içimden ''Cümbüş başlıyor!'' diye geçirdim.

Ghost HuntersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin