Sesleniyorum.. Kalbimde ki atan çiçeğe... Bu kadar özlem dolu olmak zorunda mı?
Bazen istemsizce ağlamamın tek sebebi o çiçek.. onu görememe korkusu. Ya o kalbimin çiçeği kurursa ben ne yaparım. Sizce ölür müyüm ya da hayattan nefret eder miyim?Bence hiçbiri neden mi? hayattan vazgeçmek için çok geç belki de... Vazgeçmek istemiyorum ama bazen düşüncesi bile korkutan şeyler oluyor. Ya boynunu bükerse ya hayata küserse, bende küserim kalbimdeki acıyla...
*
Jimin güzel rüyalarını hapseden büyük bir kabusun içinde uyanmıştı. Dün ki olayları hatırladıkça zaten bir kabus oluyordu birde rüyasında görmeye hiç gerek yoktu. Titrek bir nefes vererek yatakta doğruldu. Olanların hüznünü, acısını, korkusunu yaşayan titrek bir nefes aldı. ağlamaktan hem gözleri şişmiş hem de hıçkırıklarının yaktığı boğazı acıyordu.
Jungkook yine hata yapmıştı. Hem inanmıyor hem de dinlemiyordu bir de kendi hatası olmamasına rağmen kızıyordu. Kendi haline acıyla gülümsedi Jimin. Gözleri dolan küçük elinin tersiyle gözlerini silip kendi kendini temin etti. ona inanmayan biri için daha fazla ağlamayacaktı.
/Jungkook devam
hazırladığı kahvaltı masasına son kez göz gezdirerek mutfaktan çıkıp yukarı adımladı. Her bir basamağı yavaşça çıkarak bir hayalet gibi odasına ulaştığında kapı arasından minik bedene baktı. Şişmiş dudaklar, ıslanmış kirpikler ve minik bedeni... Her hücresine aşıktı. Her bir hücresine... Yavaş hareketlerle kapıyı ittirdi. Kapının açılmasıyla Jimin gözlerini büyüğüne çevirdi. Yatağa ilerledi. Meleğinin küçük ve dolgun yanaklı yüzünü elleri arasına aldı. Jimin kırgınlığını belli etmek adına dudak büküp gözlerini kaçırırken Jungkook tüm gece oturup düşündüğü ve Jimin'i dinlemediği için kendini suçlu hissederken kaşının üstündeki çiziğe uzanıp uzun bir öpücük bıraktı. Miniği hissettiği öpücükle kalbi hızlanırken gözlerini anında babacığına çevirmişti. Jimin, umutla Jungkook'a bakarken büyüğünden duymak istediği sözleri kulaklarında işitince heyecanla gözlerini kırpıştırdı.
"Benim tek dayanağım sensin küçüğüm..Sana inanmadığım için üzgünüm."
belki bu söz çok klişeydi ama inanacaktı küçük kalp. hem de her sözüne inanacaktı. Jungkook tutarmıydı bilinmez. Jimin tepkisiz kalıp kafa sallamakla yetindi."üstümü değiştirmek istiyorum babacık, çok terledim."
Jungkook yavaşça kafasını salladı ve miniğini kucağına alarak onu banyoya götürdü. Jimin'e beklemesini söylerken hızlı adımlarla odasına ilerleyip bol bir sweat ve dar bir kapriyi alıp tekrar küçüğünün yanına ilerledi.
"Babacık sen giydirir misin?"
bebeğinin halsiz yüzüne bakarken bile pişmanlık duyarken aklına gelen fikirle konuştu.
"Banyo yapmak ister misin bebeğim? Hem biraz rahatlarsın."
Jimin gözlerini büyüğünün gözlerine çıkarıp alt dudağını kemirdi. Bunu yaparken bakışların dudaklarına indiğinin farkında bile olmayan küçük, büyüğünün zorlandığını anlayamamıştı. Jungkook daha fazla dayanmayıp miniğinin elini tutup küvete yaklaştırdı. sıcak suyu açıp küvetin dolmasını beklerken Jimin'in yanda duran küvet oyuncaklarıyla ilgilendiğini görünce şevkatle baktı küçüğüne. Nasıl kıyardı ona, şu küçük yüzüne, ele avuca sığamayacak kadar iyi olan kalbine...
"Jimin."
"Efendim babacık?"
Babacığından ses gelmeyince kafasını oyuncaklardan çekip büyüğüne çevirdi. Anında yanaklarını saran büyük ellerle dudaklarında hissettiği sıcak dudaklarla hızlanan kalbiyle beraber şaşkınca gözlerini kırpıştırdı Jimin.
...
Oy sınırı - 600
Yorum - 400
18.01.2020