Bölüm 9:Keşke

354 21 11
                                    

Okul günü, yine dünyanın en rahatsız sıralarında oturuyorum. Ediz'i görmeyeli yıllar oldu sanki. En son -birçok insan gibi- benden sıkılmış ve gitmişti. Bu okulda ilk defa yanımda bir öğrenci oturuyor. Pars. Neden bilmiyorum ama sabah geldiğimde çantası sıramın hemen yanındaydı. Ders matematik gibi bir şey galiba, geometri ya da fizik de olabilir. O kadar sıkıcı ki tahtada ilgilendiğim hiçbir şey yok. Sanırım sadece benimle alakalı bir şey değil, Pars'ın da sıkıldığını iç çekmelerinden, inlemelerinden algılayabiliyorum.

Sağıma dönüp gülümsedim. Beni fark edince gülümsemesine engel olamadı ancak sonradan dudağını ısırarak kendini topladı. Utanmasından dolayı gülmeden edemedim. Bir kağıt yırttı ve hızla yazmaya başladı.

"Somurtkan Ekin'e ne oldu?" Kağıdı okuduktan sonra ifadesizliğimden ödün vermeyerek yazmaya başladım.

"Tercih eder misin?"

"Ekin olman yeterli, gülmenle sinirli olmanla ilgilenmiyorum."

"Ders çok sıkıcı, eğlenceli bir şeyler yapalım." Cümlelerimi okuduktan sonra deli gibi heyecanlandı, yazarken kalemi elinden düşürdü. Erkek işte, ne olursa olsun ilk aklına gelen cinsellik.

Ediz olsaydı böyle olmazdı belki de, o insanlara daha çok romantik yaklaşan biri. Kuralları varmışçasına hareket ediyor. Yanımda Pars heyecanla beklerken neden Ediz'i düşündüğümü bilmiyorum. Yazmayı bıraktık galiba. Kalemi tutmaktan vazgeçip kulağıma fısıldadı.

"Olur." Gülümsememe engel olamadım. Kağıdı buruşturup arkası dönük tahtada işlem yapan hocaya fırlattım.

Hoca arkasını dönüp

"Kim attı onu?" Diye bağırdı. Eli o sırada havada olan tek insan Pars olduğu için ister istemez suç ona kalmıştı. İlgisizliğimi bozmayarak ifademi stabil tuttum.

Pars üstüne almak zorunda kalarak;

"Çöpe atacaktım, yanlışlıkla oldu özür dilerim hocam." Dedi. O kadar başarılı bir öğrenci ki hocalar umursamıyor bile isterse okulda pantolonsuz gezsin. Normalde problem çıkaracak olan hoca hiç umursamadan

"Peki Pars önemli değil." Deyince ayrımcılığı anlayabiliyorsunuz. Pars sinirli bir şekilde bana dönerken zil çaldı.

"Neden bunu yaptın?"

"Eğlenmek için."

"Böyle mi eğleniyorsun sen?"

"Sen ne sanmıştın?" Yüzünü buruşturarak önüne dönüp dudaklarını ısırdı. Henüz değil Pars, henüz istediğini sana veremem. Her ne kadar bana tahammül etsende.

"Dışarıya çıkıyorum." Diye mırıldandım. '

Beni ilgilendirmez.' içerikli bir bakış attı. Ayağa kalkıp sınıftan dışarıya çıktım. Şimdilik umurumda değil tavırlarına giriyor ama her iddiasına girerim yakında barışır benimle.

Ayaklarım gergindi. O kadar uzun süredir dans etmiyorum ki, açılmaya ihtiyacım var. Bahçeye çıktım ağır adımlarla. Bugün gökyüzü nefes alıyor gibi, bir açılıyor bir kapanıyor. Güneş olmadığı sürece buna da razıyım. Arka bahçeye yürümeye başladım. Ön bahçedeki tikiler ve duvar önü sevişgen çiftlerle beyin hücresi harcayacak günümde değilim. Arka bahçeye attığım ilk adımla gülümsemem bir oldu. Kumral çocuk. Neydi... Kaya?

"Hey" diye selam verirken gülümsüyordu.

"Hey" dediğimde gülümsemesini durdurmak için alt dudağını ısırdı. Bu çocuk hayatınızda görebileceğiniz en iyi kur yapan erkek sanırım. Sinsi adımlarla yanına yanaştım.

"Sigaran var mı?"

"Ne çeşit?" Espriyi hâlâ unutmaması hoşuma gitti. Gülümsedim. Kendi cebimden sigaramı çıkarıp sakince yaktım. Paketi uzattım.

"Bayanların sigarası alınmaz."

"Neden?" Sigarayı dudaklarımın arasına yerleştirdim.

"Yakışık almaz, bir bayanın sigarasını alabileceğin tek bir an vardır."

"Nedir?" Sigarayı dudaklarımdan aldı narin, soğuk, ince ve uzun parmaklarıyla. Dumanı yüzüne doğru üfledim.

"Bu an." Ağır, mantıklı bir şekilde yanaşmasına rağmen o kadar keskindi ki yüz hatları. Aramızdaki mesafe daraldıkça nefesim kesiliyordu. İki üç saniye içinde dudakları dudaklarımla buluşmuştu. O kadar yumuşak ve iyi öpüşüyordu ki, diz bağlarım çözülmüştü adeta. Kusura bakmayın o asi kız olamayacağım şu an. Sanırım gevşediğimi anladığı için destek olmak amacıyla beni daha çok kendine yaklaştırıp ellerini belime sardı. Hiç bitmesini istemediğim anlardan biri. Ellerimi sırtına koydum. Saniyeler kalmıştı, başlangıcı yumuşak başlayan bu öpüşme muhtemelen alevlenecekti. Eğer ilk seferde böyle bir şey olursa Kaya'dan soğurdum. Sanırım onun da böyle bir düşüncesi olduğu için dudaklarını geri çekti. Tadında bırakmıştı. En güzel yerinde.

Ellerimi sırtından yavaş yavaş indirdim. Belimdeki ellerini çözdü. Hâlâ çok yakındık. Öpüşmeden önce dudaklarımdan aldığı sigarayı elinde tutuyordu. Bir nefes aldıktan sonra yüzüme üfledi ve tekrar dudaklarıma yerleştirdi.

"Teşekkür ederim sigara için." Dedi uykulu, mayışmış sesiyle ve o muhteşem çarpık gülümsemesiyle. Sigaradan bir nefes aldıktan sonra yere atıp söndürdüm. Yerden kafamı kaldırırken sağ tarafa gözüm takılmıştı. Günlerdir görmediğim Ediz'e. Aramızda hiçbir şey geçmemesine rağmen Kaya'yı öptüğüm için utanç duyuyordum ona karşı.

İstemsiz kafamı yukarıya kaldırdım. Sınıf penceresinden bakan Pars'ı gördüm. Derste kandırıp rezil ettiğim ve kalbini kırdığım Pars'ı. Teşekkürler evren, bugünkü ödülümü de mahvettin. Zil çalarken Pars onu gördüğümü anlayınca sınıfa geri döndü. Ediz çok sinirli görünüyordu. Konuşacak mıyız acaba merak ediyordum. Kaya ise umursamazdı gayet.

Az önce öpen kendisi değil gibi davranıyordu. Bu derse geç girecektim güya ama Ediz'in bir şey deyip demeyeceğini merak ettiğim için sınıfa çıkıyormuş gibi yaparak ilerledim. Yanından geçerken hiçbir şey demedi. Arkamdan gelen Kaya'nın kolundan tutarak durdurduktan sonra yumruk attı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 11, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

EKİNOKSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin