Bulutlara bir kala

Zorunlu İlerleyiş

Sorusuna cevap arayan gardiyan cesaretli görünümünün altında ki ürkekliği hissettirmeden yineledi sert bi tonla ..
Sen kimsin dedim !!
Karanlıktaki hareketlenme sonrası iki ön ayak tarzı pençe ardından soluk yeşilimsi bi surat uzun sivri kulaklı korkunç bir silüet parmaklıklarda belirdi sessizce asıl sen kimsin ??
dedi hırıltı titrek sesle.
Gardiyan dona kalmış bir vaziyette ön ayakları üstünde yürüyen bu iri yaratığı süzüyordu.
Be..beeen diye kekeledi.
Yaratık ;
korkmana gerek yok sakin kal ve sessizce anlat.
Gardiyana rahatlatmadı bu sözler ama hikayesini anlattı bu garip yaratığa ve içinden yardım edebileceğini düşündü ama bunu ona söylemeye çekindi ve anlattıklarından sonra yaratığın tepkisini beklemeye başladı.
Derin bir hırıltının ardından;
Demek yeni insan sensin öncekine ne oldu ?
Öldürüldü mü diye sordu ilginç bir soğukkanlılıkla,
Daha da ilginci kim ve ne olduğunu hala bilmiyordu ama korktuğu için anlatmaya devam etti.
Yo yo ölmedi sadece.. ııı dediğim gibi görevlendirdi beni dedi ve ürkerek sordu peki sen sen kimsin yada nesin??
Hırıltılı konuşmasının ardındaki yeşil silüet gülümsedi.
Aah yeni insan kusuruna bakma bu ihtiyarın .. sana hikayeyi eksik anlatmışlar her gardiyanın yardımcısı olur bunlara sputnik derler ben senden 3 kuşak önceki gardiyanın sputniğiyim gardiyanım öldürülünce hapsedildim peki senin sputniğin nerde ?
Ona bir sputnik verilmemişti acaba altın yeleli kızak köpeklerini hafife mi almıştı düşüncelere daldı.
Sonrasın da ;
Peki hepsi senin gibi mi görünüyor ? Diye iletti
Hayır herhangi bi vücuda bürünebiliriz dedi ve istersen sana yardımcı olabilirim beni burdan çıkarabilirmisin??
Tam istediği teklifi sunmuştu cebinden parşömen ve kalemi çıkardı ama güvenebilirmiydi doğru olabilir miydi söyledikleri alternatifi yoktu parşömeni yere koyup yazmaya başladı..
Gardiyan karanlık koridorlarda ilerlerken bir sputniğe rastladı ve onu kurtarmak niyeti içinde parmaklıkların açılışı beklentisi içinde seyre daldı...
Yazılar yanarak kayboldu.
Ardından parmaklıklar yankılı bir biçimde sallanarak açıldı sputnik ayağındaki zincirlerin sesleriyle ilerledi üstüne doğru nefesini hissedene kadar ve hırıltılı sesi çok yakındı..
Neyi bekliyoruz çaylak hadi ilerliyoruz !
Gardiyan önde sputnik arkasında ilerlemeye başladılar az ileride koridor daraldı küçüldü geçişleri zorlaşmaya başlamıştı ve aniden tökezleyip çukur derin bi kuyunun eşiğine yuvarlandı gardiyan zor güç kenara tutundu ve karanlığa doğru sallanmaya başladı sputnik kıvrak bi hareketle zinciri sallayıp tutun dedi ve yukarı doğru çekti gardiyanı.
Heyecanla ;
-Teşekkür ederim hayatımı kurtardın o iğrenç kokan kuyuya düşsem parçamı bulamazdın.
+katılıyorum çaylak çünkü düştüğün yer azap kuyusu akrep ve yılanlarla dolu bi mezar dikkatli olmalısın..
Diyerek soğukkanlı tavrını koruyordu gardiyansa yaşadıklarına bi anlam veremeden haklısın hadi gidelim diyerek doğruldu.
Az ileriden su sesleri geliyordu ilerlediler ve bir kapı ağzına geldiler gördükleri şaşırtıcıydı.
Çok geniş yüksek tavanlı bi alandan aşağı akan bi Çağlayan uçurumu dövüyordu ve ilk defa loş ortam yerini parlak bir ışığa bırakmıştı berrak suyun birkaç metre altından yayılıyordu bu garip kaynağı belli olmayan ışık çıktıkları noktanın tam karşısında ise duvar boyunca ince bir basamakla ulaşılan dar bir geçit göze çarpıyordu ama basamakta ne tutunacak bir yer ne de iki kişinin sığacağı bi alan vardı ışığın kaynağına suya atlamalılar mıydı yoksa bu dar yoldan geçite mi ulaşmalıydılar zor bi seçim onları bekliyordu..