10. BÖLÜM ♧ YALANLAR

32.3K 1.2K 72
                                    

Playlist: Christina Perri - Human 

Yorumlarınız ve desteğiniz için çok çok teşekkür ederim. ♥ :)

İyi okumalar! 

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬

“Yanlış olan o kadar çok şey var ki, doğru olanlar bile yanlışmış gibi görünüyor.” – İlhan Arıcı

Evden gecenin bir vakti çıkıp buraya gelmemin ardından kaç saat geçtiğini bilmiyorum. Güneş doğmuş, yeniden batmış ve etraf gecenin karanlığına boğulmuştu. Yerde, çimlerin üzerinde oturuyordum. Bacaklarımı göğsüme doğru çekmiş, kollarımı sıkıca sarmış ve başımı da dizlerime yaslamış öylece şehrin karşımdaki eşsiz manzarasını izliyordum. Evden çıkarken buraya gelmek gibi bir fikrim yoktu. Nasıl olduğunu bilmiyorum ama kendimi burada buluvermiştim. Gecenin o vakti taksi bulamadığımdan buraya kadar saatlerce yürümek zorunda kalmış olsam da buna değmişti. Kendimi öncekine nazaran biraz daha iyi hissediyordum. Tepe, beni her zaman iyi hissettirmeyi başarmıştı.

Buranın da Aras’ın oyunundan bir ibaret olduğunu biliyordum. Ama buna rağmen buradaydım ve her ne kadar bunun için kendime kızsam da onunla birlikte olmayı diliyordum. Aras’ı hastanede uyanıp kendime bir kez daha zarar verdikten sonra ona, ondan nefret ettiğimi söylememin ardından hiç görmemiştim. Tamı tamına 6 gündür ne sesini duyuyor ne yüzünü görüyordum. Onsuz geçireceğim bir günümün bile olmayacağını zannederken altı günümü o olmadan geçirmeyi başarmıştım. Her ne kadar bu altı gün boyunca terler içinde çığlıklar atarak uyansam ve sürekli ağlasam da bir şekilde onsuz geçirmiştim.

Bildiğim bir şey vardı. Aras gitmişti. O gitti ve artık yoktu. Bundan sonra hiç olmayacak. Olmayacağını biliyorum. Aras yoktu artık. Kokusu, sesi yoktu. Hislerim yoktu. Hiçbir şeyim yoktu. Parçaları eksik bir puzzle gibi hissediyordum kendimi.  Eksik o parçalar olmadan bir bütün olamazdım. Onsuz nefes alamazdım ama almak zorunda olduğumu biliyordum.

Yanaklarımdan aşağı usulca dökülen yaşlarımın tuzlu tadını dudaklarımın üzerinde hissedebiliyordum. Kollarımı iyice kendime dolayarak biraz bile olsa üşümemi engellemeye çalışıyordum. Aklımda hep o vardı. Onu oradan nasıl çıkarabileceğimi bilmiyordum. Sadece, eğer hep aklımda olursa nefes aldığım her dakika daha çok acı çekeceğimi biliyordum. Tuhaf yanı şu ki o olmadan da acı çekiyordum o varken de.

“Azra?”

Aradan kaç saat geçti bilmiyorum ama gözlerim kapanmak üzerelerken onun adımı fısıldayan sesini işitmemle birlikte bütün vücudum kaskatı kesildi. Nefes alamaz oldum. Göğsümün sıkıştığını hissettim. Sırtıma bir hançer saplanmış gibiydi ve biri inadına daha da derine batırarak acıyı daha fazla hissetmeme neden oluyordu.

İlk başta bunun bir rüya olduğunu, birazdan uyanacağımı ve Aras’ı burada bulamayacağımı söyledim. Ama bana doğru yaklaşan ayak seslerini ve düzensiz bir şekilde aldığı nefes seslerini işittiğim her an gerçek olduğuna olan inancım biraz daha artış gösteriyordu. Bana bir kez daha seslendiğinde sesinin tonunu ne kadar çok özlediğimi fark etmiştim. İçimde onu görmek için büyük bir arzu uyansa da dönüp ona bakmadım. Bakamadım.

Omzumun üzerindeki elini hissettiğimde az önce usulca dökülen gözyaşlarım şimdi hararetli bir şekilde akmaya başlamışlardı. Dokunuşuyla bedenim elektroşok verilmişçesine titrerken hızla sağa doğru kayarak omzumun üzerinde duran elinden kurtuldum. Bütün kelimelerime ayrı ayrı vurgu yaparak “ Bana bir daha sakın dokunma!” diye bağırdım. Sesim sessiz tepe de bir yankı uyandırırken sanki gökyüzü acıma ortak olmak istiyormuş gibi şiddetli bir şekilde gürledi. Ona her ne kadar çok istesem de bakmamaya devam ederek ayağa kalktım. Daha doğrusu kalkmaya çalıştım. Kendi ayağıma takılıp neredeyse düşecekken Aras kolumu sıkıca kavrayarak düşmeme engel oldu. Hiç beklemediğim bir andaki bu ani hareketiyle beni kendine doğru çevirdiğinde kömür karası gözleriyle karşılaştım. Aramızda sadece iki, belki de dört santim falan vardı. Dudaklarının arasından çıkan sıcak nefesi benim dudaklarıma çarparken beni tutan kollarından kurtulmak için çırpındım. Kollarından kurtulabileceğimi zannetmiyordum ama başarmıştım. Hiç olmadığı kadar güçsüzdü. Ona daha iyi baktığımda ayakta durmakta bile zorlandığını anlamıştım. Alnında ter damlaları birikmiş ve gözlerinin altları kızarmıştı.

Affet BeniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin