*Şarkıyı dinlemezsiniz hissedemezsiniz unutmayın onu!*
Chanyeol elindeki dosyayla girdi ofisine. Sorgudaki iki adamla konuşması gerektiğinin farkındaydı. Ancak onların dosyasını okuduğunda bir şeylerin farklı olduğunu görmüştü. Büyük bir banka soygunun ele başı olan bu kişiler sandığından çok daha zekiydi. Yıllarca yakalanmadan paraları geçirmişlerdi zimmetlerine.
Kıvırcık saçlarını kaşıp kalçasını dayadı masasına. Açık camdan esen rüzgar karışık kafasını rahatlatıyordu biraz. Böylece ne yapacağını çözebilirdi bu zeki kişilerle. Daha önce hiç sorgulanmadıklarından yardım isteyebileceği kimsesi de yoktu.
İçeri giren Baekhyun ile hafifçe gülümsedi. Partnerinin parlak gülümsemesi bir şey bulduğunun kanıtıydı ki durumun geldiği hale bakılırsa en ufak bilgi çok büyük önem taşıyordu. Yanına oturduğunda meraklı gözleri gezindi yumuşak hatlarda. Çok uzun zamandır güzel bulmuştu bu adamı lakin aklında parlak fikirler olduğunda bir başka oluyordu.
"Çok akıllılar değil mi?"
"Birçok ülkede, uluslarası örgütlerle soygunlar yapmışlar. Hiç yakalanmamışlar. Şüphelenilmemiş bile."
"Eğer ekipten biri ele vermese asla da bulamazdık."
Kıkırdadı Baekhyun. Onun neşesine karşın Chanyeol aklı karışmış bir biçimde bakıyordu. Kravatını gevşetip tek bacağını masanın üstüne attı ve döndürdü tüm vücudunu kısa olana.
"Aklında ne var?"
"Ekipten biri diğerini ele verirse biz de tüm bilgileri elde edip tutuklarız onları."
"Nasıl olacak bu?"
"John Nash'i duymuş muydun?"
***
Chanyeol karanlık denilebilecek, basık ve havasız odaya girdiğinde oturmakta olan adam gözüne çarpmıştı. Bir tek o vardı zaten. Masanın arka tarafındaydı, minik elleriyle oynuyor ve ayaklarını sallıyordu gergince. Bu duruma düşmeyi beklemediğini görebiliyordu. Üstündeki kaliteli takım elbise, ayağına giydiği rahat ayakkabılar ve kendilerine teslim edilen valizle kaçmaya çalıştığı çok belliydi.
Saçları yeni kesilmişti, Janti gözüktüğünü söyleyebilirdi rahatlıkla. Güzel bir adamdı aynı zamanda. Belki üstü başı dağınık, saçı karmakarışık olsa bile çekici gözükürdü. Chanyeol emin olamıyordu. Bunun yerine karşısına oturdu ve elindeki dosyayı inceliyormuş gibi yaptı. Aslında tek isteği diğerini germekti.
Odaya alındığından beri ilk defa biri geliyordu, işlerini titizlikle halleden biri olarak kendisini de inceleyeceğinin farkındaydı. Tek kaşını kaldırıp şaşırmış gibi yaptı. Onun hakkında bir bilgisi ve planı yokmuş gibi davranacaktı, sıradan bir suçluymuş gibi.
"Do Kyungsoo. Birkaç soygun ve kaçakçılığın lideri."
"Birkaç mı? Sen kiminle konuştuğunu biliyor musun küçük?"
Aniden gerilen ve diklenen vücuduna karşı gülmemek için kendini zor tutmuştu genç adam. Gerçekten de ondan beş yaş küçüktü, gözlem yeteneği iyi olmalıydı. Heybetine rağmen bu ufak tefek adam yaşını çözebilmişti. Halbuki tek çözebildiği bu olmuştu.
"Yerinize oturun Bay Do. Kim olduğunuz beni ilgilendirmez. Şu an tutuklu bir suçlusunuz. Ortağınızla birlikte."
"Jongin nerede? Onu görmek istiyorum." Sanki bir anlığına diğer odadaki adamın varlığını unutmuş gibi uyandı ve sordu partnerini. İşler istediği gibi tıkır tıkır işliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Game Theory // KaiSoo
Short StoryVe Do Kyungsoo'nun en büyük keyiflerinden biriydi yanmak. -Azra