Garip bir şekilde gerildim. Kız başını bir sağa bir sola çevirerek benden uzaklaştı. Sahi kimdi bu kız? Adı neydi?
ARYA:
Tesadüflerden nefret ediyorum. Ağlarken birine görünmekten de nefret ediyorum. Sümüklüymüş sensin sümüklü insan bi neden ağlıyorsun? İyi misin? ne biliyim güzel bişey sorar. Ego yığını işte nolucak. Sakar arya hayvan gibi çocuk şu kaslarına bak nasılda görmedin. Aslında bu anı unutursak mavi gözlü sarışın kumral tenli görür görmez aşık oluncak bir çocuk. Eğer o hakaretleri savurmasaydı özür dilerdim herşey tatlıya bağlanırdı. Aman ne diyorum ben bu egoist kendini beğenmiş hayvan yakışıklı olsa nolcak öldürseler aşık olmam. Herneyse gözlerimi kırpıştırıp elimi sallayarak
''Sana daha fazla katlanamayacağım bay zeka küpü ben gidiyorum bay baaayy''
diyip oradan ayrıldım arkamdan birşeyler mırıldansada şuanda hiçbir şey umrumda değil. İşte tekrar kendimle baş başayım. Bir anda çocukluğum geldi aklıma ah hayır akmasın göz yaşlarım keşke biri tutsa onları
'' Hep beyazdır elbiselerim ben bu rengi pek ço.. Anne bak güzel şarkı söylüyor muyum?''
'' Hayır arya kim öğretti sana bunu?''
'' Şey anne kreşteyken öğrendim Zeynep öğretmenimiz öğretti ama zeynep öğretmenim çok beğenmişti anne''
'' Sakın arya. Sakın birdaha şarkı söyleme sen müzikle ilgilenmeyeceksin!''
'' A.. ama neden anne?''
''Çünkü benim kızım aynı babası gibi doktor olucak.''
Bugün olduğu gibi eskidende aynıydı. Babam annemin gençken çok güzel şarkı söylediğini konsere bile çıktığını söylemişti. Dedem vefat ettikten sonra bırakmış ve dedemin dükkanını devralmıştı. Dükkanını genişletti ve bir kafe yaptı. Evet maalesef sadece kola alıp çıkacağım o kafe. Ego yığını yüzünden annemden birde ceza aldım. Umarım 1 hafta garsonluk yaparken bay zeka küpüyle karşılaşmam.
Sahil kenarında yavaş yavaş yürüyorum.Telefonumu kot pantolonumun cebimden çıkarıp kapatma düğmesine basılı tuttum. Karaokeye gidicem diye ne kadar sevinmiştim oysaki. Annem arkadaşlarımla karaokeye bile gitmeme izin vermedi. İnsan müzikten bu denli nefret edermi?
Gerçekten annemi üzmemek için ağzımı zor tutuyorum yoksa çıkan her bir söz bıçak gibi annemi yaralayabilir. Damarlarımın içinde melodilerle karışmış kanı hissedebiliyorum. Müziğin sesini heryerde duyabiliyorum. Havada uçuşan kuş cıvıltıları, denizin dalga sesleri, arabaların kornaları, insanların konuşmaları bağrışmaları gülüşmeleri adeta bir orkestra gibiler. Ve bende orkestra şefleri..
Neden anne neden? Ben babam gibi doktor olmak istemiyorum ki ben senin gençliğini istiyorum. Doyasıya şarkı söylemek konsere çıkmak istiyorum. Ben içimde derinlerde biryerde saklı olan bombayı patlatmak istiyorum...
SAVAŞ:
Aptal kız. Bari gitseydin kimsenin olmadığı biryerde ağlasaydın da hıçkırık seslerinle insanları rahatsız etmeseydin. Sahi neden ağladı o? Banane bundan diyip kafamı salladım. Telefonumu çıkartıp Ekrem'e mesaj attım.
'' Haftaya maçın vardı dimi? Bizim basket sahasında bekliyorum çabuk ol antrenman yapıcaz.''
''Savaştan beklenmeyen hareket. Tamam 5 dk ya ordayım kanka''
Ekrem abuk sabuk hareketleriyle bazen beni delirtsede bu dünyada sevdiğim tek insan. Annesiyle babasını küçük yaşarda kaybetti. Babası, babamın ortağıydı, aile dostlarımızdı. Bu üzücü haberin ardından şirkette ki yerine abisi geçti. Herşeye rağmen Ekrem kendini çok çabuk toparladı. Annem ve babamda aynı evde kalmak istemediğimden genelde Ekremle birlikte kalırız.. Zaten şirkete geçene kadar beni farkettikleri de yok. Bazen geceleri Ekremin hıçkırık seslerini duyuyorum. Alışığım yani..
Sümüklü ne ara aklıma girdi? Ah bu kız başıma bela olucak umarım bir daha karşılaşmayız.