İlk gün nasıl davranacağımı bilmiyorum. Çok heyecanlıyım. İlk gün olduğu için okul formalarımı giymeyeceğim. Üzerime iron maiden tişörtümü altına da siyah bir şort giydim. Saçlarımı düzleştirip topladım. Mavi gözlerim ve sarı saçlarımla gerçekten güzel bir kızdım. Okula gitmek için evden çıktım. Okul çok uzak olduğu için ilk gün babamla gidiyordum.
Uzun yolculuktan sonra okula geldik. Anlaşılan henüz kimse gelmemişti. Ben geç kalırım korkusuyla erken çıkmıştım. Hangi sınıfta olduğumu bilmediğim için okulun önünde bir süre bekledim. Sonra benim gibi gelen birkaç kişi gördüm. Tanışmak amacıyla birkaç kızın yanına gittim. Anlaşılan onlar önceden tanışıyorlardı. İlk başta merhaba diyerek yanlarına yaklaştım. Önce duymazdan geldiler. Sonra bir tanesi bana dönerek "Ne var?" dedi. Bu cevap karşısında "Yok bişi" dedim ve arkama bakmadan uzaklaştım. Okulun içini bilmediğim için okulun bahçesinde durmak zorundaydım. Bir banka oturdum. Birkaç dakika sonra az önce gördüğüm kızların bana baktıklarını gördüm. Bunların amacı neydi? İlk günden kavga çıkmasa iyi.
Okulun bahçesinde birsürü öğrenci toplanmıştı. Anlaşılan zilin çalmasına az kalmıştı. Okulun kapısına bakarken içeri ela gözlü sarışın bir çocuk girdi. Allahım bu ne tatlılık :3 Saçlarıyla gözleri uyum içindeydi.. Hemen arkasından okula gelen Simge'yi gördüm. Simge benim geçen seneden sınıftaki en yakın arkadaşlarımdandı. Burayı kazandığından haberim yoktu. Hemen yanına gittim. O da şaşkındı. Umarım aynı sınıfa düşeriz..
Zil çaldı ve ilk gün İstiklal Marşı okunacaktı. Müdür yardımcısı herkesin sınıflarını okumaya başladı. Sanırım Simge'den başka tanıdık yoktu. Benim adım 9/B sınıfında okundu. Heyecanla Simge'yi bekliyordum ama adı 9/C 'de okundu. Anlaşılan yeni arkadaşlar edinecektim.
Sınıfa girdiğimde neredeyse tüm yerler doluydu. Sonunda boş bir yer gördüm. Tam oturmaya hazırlanırken bahçedeki kız "Çekil ordan orası dolu" dedi ve beni itip çantasını koydu. İlk günden kavga çıkarmak istemediğim için sustum. Daha sonrasında omzumda bir el hissettim. Arkamı döndüğümde daha önce hiç görmediğim bir çocukla karşılaştım. Gözleri simsiyah ve etkileyiciydi. Saçları da aynı şekilde simsiyah ve ten rengi bembeyazdı. "Benim yanım boş" sözüyle irkildim. Daha sonra birşey söylememe fırsat vermeden çantamı kibarca aldı ve yanına koydu. Ben hala şoktaydım. Sadece teşekkür ettim. Bana "Ee?? İsmin ne??" der demez öğretmen içeri girdi. Konuşmamız yarım kalmıştı. Gülümseyip önüne döndü. Gülümsemesi bile beni etkilemişti. Ders boyunca ara sıra dönüp bakıyordum. Bir insan bu kadar harika olamazdı. Gözleri kahverengi değil de sanki simsiyahtı. Benimle bu kadar ilgilenmesine de çok şaşırmıştım.
İlk ders tahmin edeceğiniz üzere tanışmayla geçti. Yanımdaki çocuğun adının Mete olduğunu öğrendim. Ve şehir dışından gelmiş.