"Şimdiye kadar çoktan gelmiş olmalıydılar." Jungkook'un her beş dakikada bir söylenerek oldukları yerde volta atması Hoseok'un ciddi anlamda canını sıkmaya başlamıştı. Zaten yeterince gergindi ve etrafında onu daha fazla gerekecek birine ihtiyacı yoktu."Yoongi mutlaka gelir." diye geveledi ağzının içinde. Biraz olsun kestirebilmek için gözlerini kapamıştı. Uyuyamamıştı ama bu mayışmasına engel değildi. "Şimdi lütfen, biraz olsun sessiz ol."
"Nasıl bu kadar rahat olabiliyorsun?" diye sordu Jungkook nihayet bir yere oturabildiğinde.
"Rahat değilim." diye yanıtladı büyük olan. "Yalnızca kötü düşünmek istemiyorum. Yarım saat daha gelmezlerse devriyeye çıkarım."
"Neden sadece sen çıkıyorsun?" diye çıkıştı bu sefer Jungkook.
Büyük olan oflayarak gözlerini açtı ve kendisine bakmakta olan küçüğe döndü. "Çünkü buraya geldiklerinde en azından birimizi burada görmeleri gerekiyor ki işler daha da karışmasın."
Jungkook cevapsız kalarak diğer tarafa döndü ve o sırada ileride gördüğü parlak ışık ile şaşkınlıkla yerinde doğruldu. "Yoongi hyung." dedi endişeyle. "Bu Yoongi hyung."
"O sadece basit bir ışık Jungkook. Yoongi olduğunu nereden çıkarıyorsun?"
"Bu onunla aramızda bir haberleşme şekli. Göreve ya da tehlikeli bir işe çıktığımızda başımız belaya girdiğinde kullanırız bunu. Diğerine yardım edebilmek için. Parladığı yöne bak. O taraftan gelmeleri gerekiyor." Jungkook yerdeki silahını alarak Hoseok'a döndü. "Geliyor musun?"
"Elbette geliyorum."
***
Yoongi Taehyung gittiğinden beri çaresizce yerde yatan çocuğun başında dikiliyordu. Alnında biriken terleri elinin tersiyle silerken bir an önce gözlerini açmasını dilemekten başka bir şey yapamıyordu. Jimin kabus görür gibi her on beş dakikada bir sıçradıkça onun da kalbi sıkışıyordu. Nihayet gözlerini açmış olmasına bile sevinemeden bu durum çıkmıştı başlarına. Nasıl böyle bir durumun içine düştüklerini bile kavrayamamıştı henüz. Daha düne kadar Cesurlar hariç diğer grupların insanlarını hor görürdü. Düşkünlere acımak Yoongi'ye göre değildi. Hayatı boyunca güçlü olmak zorunda kalmıştı ve güçsüzlere tahammülü yoktu. Oysa şu an karşısında belki de dünyanın en savunmasız insanı duruyordu ve kalbinde zerre kadar kötü duygu barınmıyordu. Vücudu kasılmaktan terler içinde kalmış çocuğa baktıkça içinde bir şeyler kopuyordu ve adını koyamamak onu sinirlendiriyordu.
"Bence artık uyanmalısın." diye mırıldandı duyulmayacağını bilse de. Bir eli usulca çocuğun yumruk olmuş elinin üstüne gitmiş ve sıkı sıkıya kenetlenmiş parmakları açarak rahatlamasını sağlamıştı. Baş parmağı nazikçe kızarmış elin parmaklarını okşuyordu. Boştaki eliyle yarasını kontrol ettiğinde yarasından hafifçe sızmış kanı fark etti. Bu durum onu iyice çıkmaza sokmuştu çünkü ne yapması gerektiğini bilemiyordu. Belki Jimin yerine bir başkası olsaydı soğukkanlı olmak çok daha kolay olabilirdi ama değildi. Ve Yoongi sakin kalmayı bir türlü başaramıyordu.
Taehyung'ın ne yaptığını merak etti. Gideli epeyce zaman oluyordu. Acaba ulaşabilmiş miydi? Gittiği yöne doğru bakarken havada parlayan ışık tüm sorularının cevabını vermişti.
Ulaşamamıştı.
Bıkkınca nefesini vererek yeniden yerdeki çocuğa döndü ve güç almak istercesine parmaklarını kenetleyerek elini sıktı.
"Umarım iyisindir Taehyung." diye söylenirken gerçekten de dilediği buydu. Bu geceyi atlatabilirlerse her şeyin daha kolay olacağını düşünüyordu. Tahminen Jungkook şu an Yoongi sandığı Taehyung'a doğru gidiyordu ve bu da demekti ki bir süre daha onlara yardım gelmeyecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
brave | yoonmin
FanfictionCanavarın inine girmek için, canavar olmak gerekiyormuş hyung. yoonmin taekook kısa hikaye | tamamlandı