2. Bölüm

10 2 1
                                    

"Allahaaaa".
Artık atlamıştım ama gözüm ve boğazım yanıyordu.çünkü ben bir havuzdaydım. Umarım adamlar beni görmemişlerdir" İmdaaat yardım edi-" deyip tekrar suyun altına battım ve ayağımı kullanmaya çalıştım. Not :hayatım boyunca ne deniz gördüm ne de içine girip yüzdüm. Bazen bir şeyleri bilmemek insanları öldürüyor. Mesela ben!.kaptın mı kuşu canım(kapiş ). Anlayan anladı arkadaş. Neyse sonra boğazımın hepsi dolmaya başladı artık nefes alamıyormuş gibi hissetim ve gözüm giderek kapanıyordu. Sonra üzerimdeki ağırlık giderek azalmaya başladı ve bir şey beni yukarı çıkarıyordu.

Yazardan
Tuğra ve Mert oturmuş kokteyllerini içiyorlardı . Tabi bügün onların başlarına geleceklerini kim bilebilirler ki. Tuğra sert mizaçlı gibi gözükse de arkadaşlarının yanında mutlu oluyordu çünkü Mert iyi bir dosttu. Onun yaptığı arkadaşlığı hiç kimse ona karşı yapmamıştı. Bir şeye üzüldüğünde onu mutlu eden insanlar arasında sayıllı bir dosttu o. Ama Mert'inde hayatı mükemmel olmasa da iyi biriydi. Babası her zaman dışardaki kadınlara gözü kayar ve annesini hep hakaretler,dövmeler gibi şiddet uygulardı. Böyle iyi bir dost olmasının sebebi annesini ve kendine kötü insanın zarar vermesini istememesiydi. Babası gazinoyu açması ve her zaman orada olması tam bir kötülük çukuruna girmiş olmasıydı. Ama annesi sevdiği aşkı sadece para için onunla evlendiğini en sonunda anlamış ve ayrılmışlardı. Artık Mert hayatta bir sürü acı çekecekti babası hakkında. Onun için iyi bir insan olup başa çıkmak istemesiydi bu olaylardan. (Arkadaşlar yorulduysanız dinlenin)

On yıl önce

Tuğra' ya gelince o ise mahallede tanışmıştı Mert' le . Tuğra kız kardeşiyle parka giderken ,o zaman on yaşlarındaydı ,bağırma sesleri duydu. Tuğra ise kız kardeşine" Yeşilim burda kal tamam mı?"diye sordu o ise başını aşağı yukarı salladı ve o masum gözleriyle abisine baktı ."Tamam ben zaten merviyli oynıcam." Abisi onun dil süşmesini çok tatlı bulsada gülmeyecekti çünkü kardeşine karemil (kardeş) sözü vermişti. Tuğra ' da iki sokağı hızlı bir şekilde döndükten sonra yerde c halinde duran çocuğun başında iki tane ondan iki yaş büyük oğlan ona sataşıyorlardı. Ama çocuk hala ağlıyordu. Tuğra ise o tarafa yaklaştı"hey ne yapıyonuz siz" dedi ve o tarafa gitti. Tuğra korkuyordu fakat böyle davranılması yanlıştı. O düzeltmezdi bu dünyayı o güzel düşünceler ile ama belki müdahelesi de yapılabilirdi.sonra Mert'in yanına yaklaştı ama şimdi kaçacak gibi oldu çünkü onlardan iki yaş küçük olduğunu sanarken meğer dört yaş daha küçük olduğunu anladı ve yanındaki çocuktan yardım istedi. "Kimsin bilmiyorum ama yardım etsen iyi olucak"dedi çocuk ağlaması yavaşça kesildi ama hala ayaklanmamıştı.'Şimdi foka bastık ' diyen Tuğra ,yanındaki ayaklanmayı fark etmemişti.ve korkudan yere dökülen bilye seslerini de . Tabi büyük olan çocuklar da küçüklerin parasını hemen alıp kaçmaktı planları. Büyük olan çocuklar ise hemen öne atıldılar sonra ayakları dengede duramayınca yere koli bandı gibi yapıştılar. Sonra Mert çoktan ayaklanmış" Çabuk kaç!" diye Tuğranın elini tutup ordan olabildiğince uzaklaşıp kardeşini de uzak bir parka götürmüştü.Kardeşi o parkta oynarken' işte benim meleğimdir karemelim' diye içinden geçirmiş sonra Mert ve Tuğra bir banka oturdular. Mert Tuğra'ya dönüp" yaptıkların için teşekkürler. Sen olmasaydın şimdi kendime gelememiş ve o çocuklar da bütün paralarımı almışlardı."dedi Mert. "Önemli değil zaten bu mahallenin süper kahramanı gibi bir şeyim ben. Günlük herkesi kurtarıyorum"kendini beğenmiş bir edayla dedi Tuğra bunları.Mert de" o çocuklar değil mi?"diye korkak ses ve ciddi bir yüz ile." Hani nerde . Hadi ben gidiyom evde ödevim vardı benim" deyip ayağa kalktı ve arkasına baktı ama kimsecikler yoktu." Hani o brozanlar yok ki?" Tuğra da hemen olayı çaktı. Tuğra hemen sumsuğu Mert'in koluna geçirdi " la oğlum senin hayatını kurtardım bu mu senin kardeşliğin". Deyip Mertte kızdı. Mert 'de " bir unutma ki benim büyük bilyelerim sayesinde kurtulmuştuk.iki sen benden yardım istedin. Yinede inkar etmiyim sende beni ayaklandırdın."deyip hala Tuğraya gülümsüyordu." Galiba minnacık haklısın. Ama var ya o bilyelerle nasıl kola kapağı gibi kapaklandılar. Ha !ha! ha!" gülüştüler sonrada Tuğra ve Mert 'te birbirlerinin ev telefonlarını yazmışlardı . Tabi yanındaki yaşlı teyzeden kağıt ve kalem alıp ta yazmışlardı . Yoksa yoktu arkadaş.beni yargılamayın havaya yazacak değildiler ya neyse karamlar ( çok severim çikolatayı da) neyse. Böylelikle de dost oldular.
On yıl sonra
Tuğra ile Mert birlikte Nurgül teyzenin yanında( Mert'in Annesi)  yaşıyorlardı. . Tuğra'ya gelince o ise ailesini küçük yeşilini tek karemilasını (kardeş) kaybetmişti . Ama Nurgül teyze Mert ile Tuğra'nın çok iyi anlaştığını ve birbirlerine olan dostlukları çok kuvvetli olduğunu biliyordu. Onun için  Tuğra'yı  çocuk yaştayken yetimhaneden aldı ve Mert ile Tuğra birlikte yaşıyorlardı. Ama yinede Tuğra küçük çekirdek ailenin özlemi ile sadece Mert'e hem abi ve kardeş gibi olmuşlardı. Nurgül teyze ise Tuğra'yı kendi öz oğlundan ayırt etmemişti. İkisinide çok seviyordu ama eski kocası( Mert'in babası) onu hala tehdidini ile sürdürüyordu onun için yanında sürekli on koruma bulunurdu. Başarılı bir iş kadını ve ailesiyle dertlerini anlatan sürekli içinde hiç sır olmayan bir aile kurmuştu. Endişe olsa bile birbirlerin hatalarını örterlerdi. Onun için kimse onlara zarar vermezlerdi.
Tuğra 'dan. (BUGÜN)
Belki kardeşimi ,annemi,babamı yangında kaybetmiş olabilirim ama yeni bir aile kazandım kalbimde. Bu dünyada iyi insanlarda var diyorsun kendi kendine. Nurgül teyze, Mert olmasaydı kim bilir ne türlü acılar çekerdim. Nurgül teyze annem gibi severim Mertide küçük kardeşim gibi. Yinede çoğu insana güvenmiyorum. İyiside olsa daha kötüleri de var onun için arkadaşlığım yüzeysel . Mert hariç o benim kankom. Neyse. Asıl ilginç olanı ise gök yüzünden melek düşmesidir.olay şöyle oldu arkadaşlar. Mert "abi iyikine gelmişiz gelmeseydik varya o saman testleri inek gibi yiyecektik ha" . Bendeniz"Evet biliyorum benim gibi çalışkan süper yakışıklı bir abi bulamazsın. Ancak melekler benim gibi süper yakışıklıyı gökyüzünden yeryüzüne indirebilir.anlıyon mu abisi?"dedim de demez olaydım çünkü Mert bana laf sokacak laf arayıp söylerken yüksek duvarımıza bir kişi tırmanıyordu ve sonra "allahaahaaaa"  diye bir ince ve normal bir ses duyuldu . Sonra Mert ve benim yüzüme yediğim soğuk suyla irkildik ."abi  o neydi gı. Gökten melek mi düştü. Allahım affet beni Tuğraya dediklerim için. " "Evet allahım biliyordum onunda içinde bunca yıl boyunca Tuğra kamyoncusu var. Evet biliyordum."deyip şapşalca hareketler yaptım. Sonra bir ses beni güzel hayallerimden aldııı ...götürdü. Kim o münasebetsiz." İmdaaat  yardım edi-" sesi  ile ve derine battı . Normal tabiki biz havuzu derin ve büyük yaptırtmıştık .çünkü ben yüzmekte başarılı bir insanım. Bunları düşünürken çoktan kıyafetlerimi çıkartmıştım ve havuza girdim ve kızın elini yakaladıktan belini de tuttum ve yüzeye çıkardım.ama niyeyse nefes almıyordu . Hemen Mertkom dan yardım istedim oda kızı kaldırdı ve havuzdan çıkarmayı başardık ama hala nefes almıyordu. Hemen kızı kalp masajı yapmak için pozisyon aldım kalp masajı yaptım ama işe yaramıyordu. Şimdi biz erkekler öyle güzel kız görünce suda boğulanı hemen suni teneffüs ile  öpmeye kalkışırız diyen arkadaşlara ise şunu söyleyecem . Ben denizde boğulan bir yaşlı dedeyi de böyle yaptım sonra nefes aldı ama yanına karısı gelince de beni dövmeye kalkıştı. Neyse ki bizim ordaki insanlar da olayı görmüşlerdi de anca öyle paçayı sıyırdım. Yoksa baston mu daş mı jop mu  dersin nene beni öyle kovaladı . Canımı zar zor kurtardım. Neyse ben bunları düşünürken uygulamaya geçecektim ki tam yüzünü kendi yüzüme yaklaştırdım kız birden gözünü açıp bana tokat atması bir oldu. Demek ki neymiş arkadaşlar kendinize dikkat edin heleki kızlardan vahşi, zeki ve güzel cazibesine kanmayın. Okey mi?. Umarım anlaşılmıştır dostum. Dur ya ben senlen ne zaman dost oldum.yinede tamam be kanka . Ben varya harbiden gereksizimde çaktırmayın. Sonuçta hayat beni gereksiz bulup atabilir sakın ha .Çok yakışıklı ve karizmatik bir dostçuğum. Nerde kaldım.ha hatırladım . Lakin kızın eli ağırmış. İnsafsız ne biçim bir vuruş o öyle. Biz kızlara öyle vursak mahkemelik oluruz. Erkeğe şiddet var da hadi neyse affettim. Ama kızlara yok keşke kız olsaydım diyicem ama çok karizmayım be. Evet kendimi çok beğenmiş ,özgüvenli ve korkusuzum. Sessizim ama sadece  tanımadığım insanlar için geçerli.sevdiğim insanların yanında bir çoşuyorum görmemeniz gerek.görmeniz gerek diyeceğimi sandınız dimi sizi çakollar sizi. Biliyorum çok yakışıklıyım. Nerde kaldık .kız ikinci tokatı atacaktı ki iki kolunu tutup yere sabitledim .  Onu ve gövdesini.  Sonra istemsizce yüzümüzü inceledik.harbiden bir melek gibiymiş şöyleki :siyah parıldayan ve ıslak saçlar , kapalı kahverengi gözler siyah gibi dururken,ıslanmış yuvarlağımsı bir elips şeklindeki yüz ,çok güzel dudak ve çenesi ,kara kaşı ve kıvırcık kirpiği, o düz ve ince  burnu bende bir hoşnutluk uyandırdı.

Devam edecek...❤️

Umarım beğenip okurken mutlu olmuşsunuzdur . İster hiç beğenmeyin ya da beğenin ama  yinede siz mutlu olun değerli iyi gibi olmaya çalışan güzel insanlar.

KORKUSUZ PARÇAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin