Hyptagreer

    Oradaydı . Dabela , en kötüsünü hissediyordu. Korkuyu  , umutsuzluğu , yok oluşu. Önündeki Sasciolar bir bir parçalara ayrılıyordu. Arada gelen aşırı basınç dalgaları yoğun Sascio nüfusunu derinden sarsıyordu. Kopan uzuvlar her yere saçılıyordu. Zemine paralel yapılan geniş Cyrll inlerinden binlerce Sascio telaşla dışarıya fırlıyordu. Kimileri taş bedeninin kendini koruyacağı umuduyla ortada durmayı tercih ediyor, kimileri ortalıkta deli gibi inliyor , kimiler yavrusunu kucaklıyordu. Bazıları ise umutsuzca havada güçlü kanatları ile geziyordu. Gezegen ölecekti. 50.000 yıllık süreç tamamlanmıştı. Evren zinciri bozulamazdı.Kırılamazdı. Buraya kadardı. Sanki yer yarılıyordu , inliyordu. Dabela pençesini sert zemine hızlı bir şekilde sapladı. .Pençelerinden itibaren tüm gövdesi aşırı soğuk ile sarsıldı. Vücudu saniyeler içinde saf karbon tabakası ile kaplandı. Sadece görebiliyordu. Hiçbir uzvunu hareket ettiremiyordu. Bu arada gezegen son olağanüstü püskürtmesini  yapıyordu. Bitmişti. Oradaydı. Hissediyordu. Yaratık gezegene son bir defa baktı. Yuvası ölüyordu.Her şey bir saniyede oldu.Ani  bir çöküş , radyasyon dalgası, kitlesel yok oluş.

--

"Buzda 55.gün.Yaşam gösteren bir belirti yok.Rutin bir gün.İç ve dış hareketler düzenli.850 metre güneyde ki hörgüç kayada ki anormal titreşimler halen stabil durumda. Titreşimlere neden olan şeyi halen belirleyemedik. Hörgüç kayanın yanına gelince artan yüksek radyasyon nedeniyle fazla temas sağlayamıyoruz. Temas için gerekli olan kıyafetin gereklilikleri günlük gönderildikten bir saat sonra iletilecektir."

"Burada resmen harcanıyoruz ! Yaptığımız tek şey aptal bir hörgüç kayanın yakınlarında durup öylece izlemek." dedi öfkeli bir biçimde Marco.55 gündür ancak biraz kart oynayabiliyor , onun dışında her şeyini radyasyonun nedenini bulmak için harcıyordu. Ama bu çabalar , hörgüçkayanın sırrını ele vermeye yetmiyordu

"Sabır , Marco. Sabır." dedi Corradeo sakince.

"İlkokulda sana anca bunu mu öğrettiler Cor ? 55 gündür buzdolabında tıkılınca 'Hadi Corradeo sabret biraz.' mı dediler ? Ben bu saçmalık için  üniversiteyi okumadım." dedi Marco. Bu arada odanın içinde muhabirin gür sesi yankılandı:
“Singapurda görülen suç olaylarındaki ani düşüşler SPF’yi de bir açıklama yapmak zorunda bıraktı. Koh Yak LENG kameralarımıza şu sözleri söyledi: “ Suç oranlarındaki ani düşüş bizimde dikkatimizi çekti. Bunun son zamanlarda kurulan U.K.B.*  tarafından başarıldığını düşünmekteyiz. Emin olana kadar , bu işin peşini bırakmayacağız.” K.Y.Leng ‘in açıklamasının ardından bir suç kurbanıı da kameralarımıza konuştu.  O günkü korkusunu kameralara anlatan Y.L. , o gün yaşadığı korkuyuda yüzüne yansıttı: ‘ Önce üç kişilerdi. Yağmur çok büyük bir şiddetle yağıyordu. Alışveriş merkezinden yeni aldığım çanta ile çıkmış , taksi arıyordum. Uzun süre gelmeyince alışveriş merkezinin önünden ayrıldım ve diğer sokaklara ilerlemeye başladım. Kulaklığım ile giderken arkamda üç adamın olduğunu gördüm. Önce yürüyen sıradan adamlar olduğunu düşündüm. Ancak ben durunca onlar duruyor ve ben yürüyünce onlarda yürüyordu. Ara sokaklardan birinde canımı kurtarırım diye düşünmüştüm ama hayatımın hatasını yaptığımı anlamıştım. Çok geçmeden köşede sıkıştırıldım. Üç adamdan en sıska olan dirseğiyle karnıma vurdu ve o an gözüm karardı. Yere çok hızlı düştüm . Diğer iki adam kemerini çıkarmaya başlamıştı. Deli gibi bağırıyor , ağlıyordum. İşte o zaman onu gördüm. Uzun boylu biri değildi. Kukuletasının arkasına saklanmıştı yüzü. Sıkı bir vücudu vardı. Belinin iki kenarında iki küçük balta asılıydı. Kısa bir süre bana baktıktan sonra çok hızlı bir şekilde baltalarından birini aldı ve sıska olana doğru uzattı. Aynen şu sözler, söyledi: ‘ Albern ‘ ve daha sonra sıskanın yüzünden kan boşaldığını gördüm. Diğerleri de aynı hızla yeri boyladı. Ne diyeceğimi bilemeden kız yok oldu. O olmasaydı şuan ne halde olurdum bilmiyorum. “ “
“ U.K.B. işini iyi yapıyor ha ? “ dedi homurtulu bir sesle Marco. Corradeo bıkkınlık içerisinde “ Bizden daha eğlenceli bir işleri olduğu kesin.” “ Ama kesinlikte daha tehlikeli. Bizim burda kıçımızı devirip rahatlayabileceğimiz bir yerimiz var en azından. “ Marco , bunu tükürürcesine söylemişti.