İki genç küçük oda da ellerinde Jack Daniels yudumlarken arkadan müzik sesleri duyuluyordu. İkisi de çakır keyifti. Ara sıra durup histerik kahkahalar atıyorlardı. Balkon kapısından gelen rüzgar nane saçlıyı üşütmüştü. Çocuk zaten dibinde olan çocuğa daha da sokuldu. Son anlarında tenini, kokusunu hissetmek istiyordu. Kızıl çocuk sarmaladı sevgilisini votkasından yudumlarken. Sanki hiç bir şey yokmuşçasına, bi' süre sonra sonsuzluğa uğurlanmayacaklarmış gibi. Saçlarına kokulu öpücükler bıraktı. En derinden, en güzelini. ikisi de konuşmuyordu. Nefeslerinin melodilerini dinliyorlardı. Yavaş kalp atışlarının ritmini dinliyorlardı. Birkaç demle yaş süzüldü kızılın okşadığı yanaklara. Ben yanındayım dercesine gözlerini kırptı ve küçük ama bir o kadar da derin bir gülüş sundu karşısında ki oğlana. Saat artık tam 4.00'dı. Nane saçlı yavaş ama çabuk hareketlerle hemen yan tarafında da bulunan komidinden bol miktarda amfetaminleri çıkardı. Son kez birbirlerine güven veren gülüşlerini sunup votka ile beraber kapsülleri yuttular ve şişeyi bir kenara bırakıp nane saçlı, kızıl'ın yapılı göğüslerine uzandı. "Yaşamı" artık o güvenli kollarda bekleyecekti. Akrep ve yelkovan onları öldürmek istercesine yavaşça ilerliyordu.(!) İki oğlanın da amfetaminin etkisiyle vücut ısısı yükselmişti. Artık kalpleri daha yavaş atıyordu arkada ki senfoni ile uyum sağlayarak. Göz kapakları yavaş yavaş kapanıyordu her ikisinin de. Saat 4.17 idi. İki oğlan birbirlerine sarılı olarak kurtuldular bu hayattan. Komidinin üstüne bir not vardı;
"Kör olan birine gökkuşağını göstermeye çalışmaktı bizimkisi..."Min Yoongi - 23, Daegu
Ölüm saati : Bilinmiyor
Ölüm sebebi: Aşırı doz uyuşturucu kullanımı
Sosyofobi hastası
Vücutta kesikler, jilet izleri
Mahkeme kararıyla evlatlıktan red.Jung Hoseok - 24, Gwangju
Ölüm saati. : Bilinmiyor
Ölüm sebebi: Aşırı doz uyuşturucu kullanımı
Anksiyete bozukluğu
Vücutta uzun süreden kalma yara izleri
20.7.2016 darp raporu;
sırtda kemer izleri, yer yer morluklar
28.3.2017 hastane kayıtları;
3 hafta yoğun bakım
Aileye ulaşıldıktan sonra aile çocuğu kabul etmemiştir....
Nane saçlı koşarak nefes nefese kaçmıştı arkasına dahi bakmadan o evden. Elinde küçük çantasıyla deliler gibi koşturuyordu. Hava aşırı soğuktu onun kansız vücudu için. Artık hali kalmamıştı. Kendini yeni eriyen karların bıraktığı ıslaklıkta ki kaldırıma attı. Sokaklarda kimsecikler yoktu. Hızlı nefes alış-verişleri duyuluyordu boş sokakta. Bir süre orda oturdu nane saçlı. Tam nefesleri düzene girdiği sırada kafasının üstünde bir gölge fark etti ve irkilerek kafasını kaldırdı. Tanımadığı yüzü görünce bir nefes verdi. Kızıl saçlı düz bakışlarla "yardıma ihtiyacın var mı?" diye sordu. Nane saçlı sanki alay edercesine sorulan soruya tepkisiz kaldı. "Gidecek yerin var mı?" diye bir soru daha yöneltti kızıl çocuk. Nane saçlı "oradan bakınca iyi gibi bir halim var mı sence? Yüzümde morluklar ve patlaklarla beraber. Haa gidecek yerim de var ama ben salak gibi gecenin bilmem kaçında bu soğukta incecik kıyafetlerle oturuyorum!" Kızıl saçlı sinirlenmişti. Kendini kontrol etmeye çalışıyordu. Haklıydı halbuki çocuk. İçinden anksiyetesine lanetler savuruyordu. Nane saçlı bir anda ağlamaya başladı. Kendini tutmak istercesine kaldırım taşlarını sıkıyordu ama morarmış elleri buna izin vermiyordu. Kızıl saçlı bi' anda ne olduğunu anlamayıp çocuğun önüne çöktü. Yatıştırmaya çalışırcasına kafasını göğsüne yasladı. Tam o sırada hafif yırtık kapşonlusunun altından dövmesini gördü (LGBT bayrağı) ve yüzünde ağlamaklı bir gülücük oluştu. Kafasını daha da bastırdı, sanki içinde ki hıçkırıkları tutmak istercesine. Hemen üstünden montunu çıkartıp gence giydirdi. Nane saçlı şaşırmıştı. Ufak burnunu çekerken çocuk gibi gözüküyordu. Kızıl "misafirim olmaya ne dersi?." Bir gülücük bahşettiği. Nane saçlı az da olsa üst vücudunun ısınmaya başladığını hissetmişti. Kızıl'ın teklifi kulağına cazip gelmişti. Zaten itiraz etme gibi bir lüksü olmadığı için Kızıl'a "evet" dercesine kafasını salladı. Sasakçe, soğuk hava da evin yolunu tuttular.
"Ben Seok... Hoseok. Sen kimsin?" Nane cevapladı. "Gi... Yoongi"
"Bu halin ne? Ne oldu?"
Seok ne olduğunu anlamıştı fakat yine de sormak için soru soruyordu. Gi histerik bir şekilde güldü.
"Tch... Boşversene."
İki oğlan yolu konuşmadan bitirdiler. Hoş konuşmaya halleri de yoktu zaten. Beraber küçük eve girdiler. Gi için şuan cennet gibi gözüküyordu içerisi. Sıcak, yumuşak yatak ve "havadaki kokular". Seok tek gözlü olan evin odasına ilerledi. Dolaptan kalın kıyafetlerler çıkarttı minik, tatlı çocuk için.
"Sana bol gelebilirler, en küçükler bunlardı", "ben bi'şeyler hazırlemeye gidiyorum o arada rahatça giyin" diyip mutfağa ilerledi. Elinde 3 paket ramen, bi' kaç kimbap, pilav ve minik atıştırmalıklar olan tepsi ile geri döndüğünde Gi yatakta oturmuş kendine masaj yapmaya çalışıyordu. Bu sevimli haline tebessüm etti. Yatağın önüne küçük bir masa koydu. O arada kendine bir kahve yaptı. Gi utanarak yemeye başladı. Mahçup hissediyordu.
"Yemekten sonra yaralarına bakarız, ondan sonra uyursun."
Gi omuz silkti. "Sağol. Gerek yok."
Seok sessiz kalmakla yetindi.
Gi yemeğini hızlıca bitirmiş, mağlubiyetle Seok'un pamuğa adını bilmediği sıvıyı dökmesini izliyordu. "Masaj yapmamı ister misin?" Gi sustu. "Evet olarak algılıyorum" Seok son bandı da yapıştırmış masaj yapmaya başlamıştı.
Canını acıtmamaya özen gösteriyor, kelebek dokunuşlarla masaj yapıyordu. Gi rahatlamanın etkisiyle kendini hem Seok'un hem de uykunun kollarına bıraktı. Seok Gi'yi yatırdı ve saate baktı. 4.17 idi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güzeştegân |Sope Oneshot
ChickLit"kör olan birine gökkuşağını göstermeye çalışmaktı bizimkisi..." Sadece edebiyat ödevim için yazdığım bir şeydi. Wattpad'i sadece okumak için kullanırdım fakat etrafımda okuyan kişiler beğendiği için paylaşmak istedim. Okunmayacağını da biliyorum. A...