burn it | yoonmin

one

"Yeter, hiç yardımcı olmuyorsun Tae. Seni boşuna mı en yakın arkadaş adı altında yanımda tutuyorum?" Gerçekten bıkmıştım. Zor bir istek değildi, bana biraz yardımcı olmasını diledim sadece. Birazcık.

"İyi de, senin aklında bir şey yokken benim nasıl gelsin? Git kendini camdan at ya da kafanı fırına sok, ne diye bana sataşıyorsun?" Taehyung'un mızmızlanması ardından gözlerimi devirdim. Zaman kısıtlıydı ve gerçekten beynim çalışmayı çoktan durdurmuştu, ne kadar zorlasam da aklıma hiçbir fikir gelmiyordu. Günlerdir aklımı meşgul eden tek şey buydu, bir hediye. Arkadaşım büyük bir rahatlıkla televizyon önündeki koltuğa yayılınca bağırmamak için gözlerimi derince kapattım. Sakin olmalısın, sen sinir hastası bir adam değilsin Park Jimin.

"Sikerim böyle işi.." Mırıldandım sessizce. Böyle devam ederse yakında ağlama aşamasına geçeceğimden emindim.

Tae pas vermeyince mutfağa gidip taze portakal suyu sıkmaya karar verdim. Küçükken annem her zaman bunu yapardı ben ders çalışırken ya da bir şey üzerinde yoğunca düşünürken. Beyin hücrelerini açıp düşünce kapasitesinin daha geniş olmasını sağlıyormuş. Malum Taehyung denen maymun suratlı orangutanla bir şey beceremeyeceğimizin farkındaydım, en azından kendimce çabalamalıydım.

"Jimin!" Salondan gelen anırma ile bir an korkup parmaklarımla gevşek bir şekilde kavradığım portakalı düşürüyordum.

"Ne var?"deyip koltuğun yanına doğru adımladım.

"Bak bak bak." Tae'nin televizyonun ekranını göstermesi ile odağımı o tarafa doğru çevirip kumandayı kavradım. Sesi yükselterek neler olduğunu anlamaya çalışıyordum, reklam tarzında bir şeydi.

"Merhabalar. Güzel bir hediyeye mi ihtiyacınız var? Özel biri için özel bir şeye? Aşkınızı, hüznünüzü ifade etmeye mi? O halde doğru yerdesiniz! Dünyaca ünlü Agust D hakkında mutlaka duymuşsunuzdur bir şeyler, kendisi son beş yıl, Güney Kore'de en yetenekli ve en iyi besteci, söz yazarı ve de yapımcı olarak seçildi. Ancak yüzünü kimse görmedi, şok, şok, şok! Peki isteklerinizi nasıl mı alacak? Mesaj yoluyla. İnternet sitemiz xxx, oraya girip parayı yatırmanız gerekiyor ardından telefonunuza alacağınız mesajda bir numara olacak. Ona mesaj atmalısınız, iyi günler!"

Şarkı mı? Bunu neden daha önce düşünmedim ben, aptal kafam! Agust D hakkında birçok şey duydum, açıkçası bestelediği parçaları seviyordum da. Bunların aksine ödül törenlerine çıkmaması ve yüzünü göstermemesi saçma geliyordu, ünlü olma çabası olarak düşünüyordum. Kendisini dünyadan saklayıp eline ne geçtiğini asla anlamayacaktım da.

"Tae, göründüğün kadar aptal değilmişsin." Dedim heyecanla ardından yanaklarını tüm gücümle sıktım. Bıraktığımda burnunu kırıştırıp bana öldürücü bakışlar atmasını es geçip yanına oturdum ve birkaç saniye önce gördüğüm sayfaya girdim.

"Pahalıya patlayacak kardeşim." Pahalı olacağını tahmin ediyordum fakat Sora için değerdi.

Sora kim miydi? Sora, Sora.. İki senedir birlikte olduğum, hayatıma iyilik de kötülük de katan güzel kadın. İkinci yıldönümümüz adına ona güzel bir hediye hazırlamak istiyordum, bir şarkı olursa eğer sevineceğinden emindim. Hatta sevinmekten çok daha fazlası olacağını biliyordum, düşüncesi bile heyecanlanmama yetiyordu.

"Değer ama." Sesim beklediğimden kısık çıkmıştı.

"Pf, o beyinsi- pardon güzel mi güzel Sora için elbette değer." Öldürücü bakışlarım sayesinde son saniye diyeceklerinden vazgeçen Taehyung'u şu anlık umursamamaya karar verdim. Sayfa açıldığında miktar ile karşı karşıya geldim işte. "Jimin bence git götünle topla bu parayı, yoksa asla ödeyemeyeceksin." Haykırmaya başlayan en yakın arkadaşıma tekmeler savurup koltuktan düşmesini sağladım.

"Kartımda yeterince para var. Araba alacaktım ama bu daha önemli, Hyundai'mi almak için daha zamanım var." Hüzünle söylediğim cümleler kalbime ok gibi saplansa da umursamadım ve kart numaramı gerekli yere girdim.

"Jimin manyaksın sen, hayır, yapma.." Taehyung'un uyarı dolu sesini dinlemeyip 'kabul ediyorum' kısmına tıklayıverdim. Hayatımın en büyük hatası olacaktı belki.

Belki de en doğru adım, gerçek aşk için.