six

398 38 6
                                    



"Yeni aldığım bıçaklardan birini tam kafasının ortasına batırsam ne kadar hapis cezası yerim sence?" Sinirliydim, hem de öyle böyle bir sinir değildi bu. Nasıl yapardı bunu, nasıl bu şekilde davranabilirdi ki bir müşterisine? Kötü bir şey yaptığımı düşünmüyorum, hayır gayet samimi bir şekilde yaklaşmıştım kendisine karşı ama o egoist piç hâllerinden sonuna kadar ödün vermediğinden böyle bir duruma düşmüştük işte. Doğrusu düşmüştüm, onun bu olayı çoktan unuttuğunu biliyordum.

"Jimin, sakin ol. Neden böyle bir şey yaptı sence... Çok mu sinirlendirdin benim biricik Agust D'mi?" Taehyung'un söylediği şeyler ardından kaşlarımı olabildiğince çattım ve ellerimi iki yana 'ciddi misin' dercesine açtım. "Hiç bakma öyle, sende o potansiyelin olduğunu ikimiz de biliyoruz."

"Tae, saçmalama. Sinirlendirmek gibi bir amacım yoktu. Biraz uğraşmış olabilirim, tamamen arkadaş gibi ama." En azından benim düşüncem bu yöndeydi. Müşteri olabilirdim fakat en başında duygularımdan, Sora'ya karşı hissettiğim şeylerden bahsetmem gerektiğini söylemişti. Tanımadığın, bilmediğim birine nasıl en özel şeylerimi, kendimi rahat rahat açabilirdim ki? Çok saçma.

"Sus, yapmadım diyorum." Yapmamıştım, değil mi? Taehyung beni gerçekten tanıdığından Agust D denen bu huysuz kişiye yazdığım şeyleri tek tek aklıma getirmeye çalıştım. Belki biraz, çok az bilerek damarına basmış olabilirdim. "Bir önemi kalmadı, Sora'ya nasıl bir hediye vereceğim ben şimdi?"

"Hâlâ Sora demen peki?" Arkadaşım gözlerini kocaman devirirken ben fikirlerimi tartıyordum. Hiçbir şey gelmiyordu aklıma, yaratıcılıktan çok uzak olan benliğim yine iflas etmiş durumdaydı. "Şarkı iyidi Jimin, git aşkımın gönlünü al."

"Tae bıçağı sana geçirirsem ne olur ki?" Taehyung oturduğu yerden kalkıp koltuğun arkasına yapmacık bir korkuyla geçmişti.

"En yakın arkadaş dediğimiz kişi böyle olur işte." Gözlerini kapatıp acı dolu bir yüz ifadesini sergilemeye başladı. "Hayat bana çektirdiğine bir bakar mısın?"

"Dramı bırak, ne yapmalıyım sence?" Sessiz kalan Taehyung'un düşündüğünü anlamıştım. Belki aklına bir şey gelirdi de Sora'nın hayal kırıklığına uğramasına sebep olmazdım. Kendisine çoktan mükemmel bir hediye ayarladığımı söylemiştim.

"Tehdit. Evet, evet! Onu tehdit edeceksin!" Ne demeye çalıştığını pek anlamasam da başımı olumlu bir şekilde sallamakla yetindim ve sözünü devam etmesini bekledim. "Konuşmaları yayacağını, numarasını tuvaletlerin duvarına yazacağını falan söyle işte. Sosyal medya vakası yaşatacağını ima et."

Dediği şeyler asla aklıma gelmezdi, böyle alçak bir hareketi kendime hiç yakıştırmazdım. Başta gözlerim olabildiğince açıldı ve şaşkınlığımı gizleyemedim. "Saçmalama. Bu iğrenç bir şey."

"Evet ama inan bana işe yarar." Taehyung omuz silkip balkonun kapısını açmaya koyuldu ben ise düşünüyordum. İşe yarar mıydı gerçekten? Yapmalı mıydım?

"Yine de... Bu acımasız." Kırılsam da böyle bir şey yapmak istemiyordum, onun seviyesine düşemezdim. Konuşmaların çoğunu silmiştim hatta görmeye bile dayanamadığımdan.

"Jimin, biliyorum asla yapmayacağın bir şey fakat işe yarayacak. Bir dene, güven dostuna." Derin bir nefes alarak olabilecekleri, seçenekleri düşünmeye devam ettim. Denemekten zarar gelmezdi lakin inandırabilir miydim onu? Bunu gerçekten yapabileceğime dair?

"Atıyorum öyleyse mesaj. Başlayalım tehdite..." Agust D, hangi bok çukurundasın bilmiyorum ama bir an önce orada bana bunu yaptırmak zorunda kaldığın için acı çekmeni diliyorum. Piç herif.

İyi ki seni o gün tehdit etmişim, iyi ki senden vazgeçmemişim. İyi ki bok çukuruna birlikte düşmeyi kabul etmişim.

jimin
Agust D.
Bak ne diyeceğim.
Bir anlaşma yapmaya hazır mısın?

burn it | yoonmin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin