--BÖLÜM 1--

1.2K 32 16
                                    

Selam, yeni bir hikayeyle geldiiiim. Aslında çok da Magcon fanı değilim ama onlar hakkında yazılan hikayeler çok güzeldi bir deniyim dedim hem hikayelerde Aaron geçmiyordu ben de onu kullanmaya karar verdim kısmet bakalım bu da nasıl olsa okunmaz diye düşünüyorum ama olsun bakalım bir başladım devam ediyim.

   ***

S: Hadi Jess hadi Ly, geç kalıyoruz. Magcon boys'u bekletmek istemezsiniz

L: Ya ne demezsin, onlar sadece ve sadece 9 tane viner ki ben de öyleyim. Yani heyecan yaşamıyorum emin ol.

J: 9 tane çok çok çok yakışıklı viner diyecektin heralde?

L: Aslında pek sanmıyorum.

S: Ne yani sence de öyle değiller mi?

L: Belki birazcık.

Bunları konuşurken bir yandan da arabaya doğru yürüyorduk. O ben ve en yakın arkadaşım Jess. Daha yeni aldığım arabayla yola koyulduk. Magcon boysla birlikte sahneye çıkmak için gidiyorum evet. Ha bu arada ben Lydia, Lydia Martin. Kahverengi saçlı mavi gözlü genelde güzel olarak bilinen bir kızım ve ünlü sayılabilecek bir vinerim. Şarkı söylerken çektiğim vineler sayesinde menajerim Scooterla tanıştım ve sonra da şimdiki şirketimsi şeyin yöneticileriyle. Benim için özel bir tur ayarlandı bu nedenle de teyzemin yanından ayrılıp bu turneye katıldım. Annem ve babamla zaten fazla görüşemezdim çünkü onlar her zaman çok meşguller. Amerikanın sıralı zenginlerindenler de. Bu yüzden de teyzemle kalıyordum. O da izin verince en yakın arkadaşımı da yanıma aldım ve şimdi buradayım, Los Angeles. Amerikanın farklı şehirlerinde birbirinden ünlü viner ve youtuberla ve de hayranlarla tanışıp şarkı falan söylüyorum. Magcon boysu göreceğim çok heyecanlıyım (!) Onlarla ilgili önceden araştırma yapmıştım yani önlerinde rezil olmayayım diye, ah biliyorum rezil olacağım ama o kadar da umursamıyorum çünkü gereğinden fazla açık sözlü ve sakar olduğum için seviliyordum ve bu beni üzmüyordu. Mesela "You belong with me"yi coverlarken az daha kendi tükürüğümde boğuluyordum ve o video diğerlerinden daha çok izlenmişti. Sonradan ben de izlediğimde gerçekten komik olduğunu fark etmiştim ve abartılmadıgı sürece dalga geçilmek benim için eğlencelidir. Buluşma yerine geldiğimizde arabadan indim karşımda duran 9 oğlana baktım, aslında tipsiz değillerdi hem de hiç. Çok iyi vinerlardı ve yakısıklılardı. Ama çok seviliyorlardı ve bu bence yanlıştı (hıhı tabi, kıskandım desene sen şuna). Evet işte bu da benim iç sesim. Neyse bir yandan da çocuklarla tanışmaya başladım. Kahverengi saçlı, gözlü ve dolgun dudaklı olan Cameron, masmavi gözlü olan Nash, çekik gözlü Carter, bandanalı Taylor, iki tane Jack var sarışın Johnson, kahverengi saçlı Gilinsky, gitarla gezen kahverengi saçlı elamsı gözlü Shawn, altın sarısı saçlı kahverengi gözlü ve çok çok  tatlı gözüken Matt ve ela gözlü saçları yana yatık olan Aaron. Aslında araştırmalardan Nashi ve Hayesi gözlerinden tanıyordum Matti de saçlarından. Ya o değil de ben Matti görünce neden midemde bir şeyler tepinmeye başladı? Heralde aç olduğum için, değil mi kesin öyledir ya. Ay bir de ben diğerlerini öğrenene kadar onlar gülmekten yere yattı ama Matt gülümsemekle yetindi, hatta onu bile yapmadı neredeyse. Gözüme olması gerekenden daha soğuk geldi, oysa vinelerini falan izlemiştim birkaç kere hiç öyle gözükmüyordu, belki canını sıkacak bir şey olmuştur diye üstelemedim pek. ama açıkçası ona her bakmaya çalıştığımda midemde bir şeyler tepinmeye başladı. Ama olamaz yani! Neyse onlar Jess'le tanışırken bir yandan da kulise doğru gidiyorduk. İlk izlenim olarak tatlılardı. Hep birlikte koltuklarda otururken editörlerimden Austin son 2 dakikam olduğunu hatırlattı. Ben önce çıkıp çocukları sonradan sahneye çağıracaktım daha öncelerde olduğu gibi. Bir anda ayağa kalktım ve izleyicilerin içeri girdiği kapıya doğru yürümeye başladım. Hep böyle yapardım, elime bir kaç VIP bilet alıp seyircilerin arasından çıkardım sahneye. Bu sırada elimdeki biletleri dağıtırdım kapıda bekleyen varsa içeri alırdım ve bazılarının ellerinden kameralarını alıp kendimi çeker geri verirdim. Arkamdan Nash bağırdı "Hey Lydia nereye?" "Bekle ve gör Grier" bunu arkama bakmadan söylemiştim ki cool olayım ama ayağım kabloya takılınca pek beklediğim gibi olmadığına karar verdim ama neyse ki yere düşmedim o zaman gerçek facia olurdu heralde. Sonra adım duyuldu ve ben de arkadan girdim içeri, beni tanıyan ve beni izlemeye gelenler zaten arka kapıya bakıyordu ama diğerleri şaşkın gözüküyorlardı. Onların bu haline gülüp platforma çıktım ve çocukları çağırdım. Tabi onlar gelince çoğu kız benim orada olduğumu unutmuş gibiydi. Varlığımı sahte bir öksürükle belli edeyim derken bir anda gerçekten öksüresim tuttu ve su içmesem ölebilirdim. Beni tanıyanlar zaten alıştıkları için gülmekle yetindiler ama çocukların yürekleri ağızlarına geldi. Neyse bir süre her zaman yaptığımız şeyleri yaparken sona geldik ve şarkı söylemem gerekiyordu ama kızlar bir anda Shawnla birlikte söyle diye bağırınca ona baktım gülümseyerek bakıyordu tamam dedim. Sonra ne söyleyelim diye sorduk. Kızlardan biri Skyscraper'i önerdi  biz de kabul ettik. Şarkının en sonunda "Like a skyscraper" derken kafamı kaldırıp Shawna baktım o da bana bakıyordu gülümsedim, aslında tatlı çocuktu ama ona bakınca hiçbir şey hissetmedim yani napayım ben de alkışı dinlemeye başladım. Sanırım hayranlar birlikte söylememizi gerçekten sevmişlerdi ki bu çok iyi. Neyse sonra arkamızda duran çocuklara bir bakayım dediğimde ilk defa Matti bana bakarken gördüm ama ona bakınca hemen kafasını çevirdi. Bu çocuğun derdi ne anlamıyorum. Neyse zaten böyle çocuklardan uzak durmalıyım değil mi ama, ikinci bir Mason meselesi yaşamak istemiyorum. Mason benim eski sevgilim şu 'bad boy' gibi bir şey ve beni kendine aşık ettikten sonra hem aldatıp hem de terk etmişti ve ben o piç yüzünden ne kadar üzülmüştüm o yüzden aşk benden uzak olsun mümkünse ama Matti ilk gördügümde de her gördüğümde de midemde bu değişik his varken zor olacak sanırım. Ama düşündüğüm şey değildir. Diye umuyorum. O-la-maz! Olmayacak, bir daha asla! Yaa of ama ne gerek vardı bu işlere girmeye?

Feelings Are Not Important (Magcon)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin