--BÖLÜM 8--

244 16 4
                                    

Heyooo! Şimdi ne deseniz haklısınız okumasanız da tabiki kckfkd ama cidden bu aralar bir garibim böyle ne biliyim aman neyse öldürmek isterseniz buralardayım. Neyse gençlik iyi okumalar seviliyorsunuz cjfkgkd

***

O gün Aaron'un peşinden gittim ama yetişemedim. Ama bu en azından bir şeyi fark etmemi sağladı, onu gerçekten sevdiğimi. Akşamki hiçbir mesajıma veya aramama da cevap alamayınca ağlayarak bir yere varamayacağımı anladım ve kaldıkları eve gitmeye karar verdim. Şişmiş gözlerimi veya kıpkırmızı burnumu umursamadan. Jess'i aradığımda zaten Shawn'la sinemadaydı ben de arabayı alıp çıktım. Ben içeri girdikten sonra yağmur yağmaya başlamıştı ve kendi kendime 'çok güzel bulutlar bile benim için ağlıyor' demeden duramadım. Kaldıkları yere geldiğimde derin derin nefesler alarak zili çaldım. Karşıma Carter çıktı.

+Lydia?

-Carter Aaron evde mi onunla ko-

+Evde değil.

Bu kadar soğuk davranması hoşuma gitmemişti ama onu suçlayamazdım.

-Peki nerede olduğunu biliyor musun?

+Bize olanları anlattı sonra da hızla çekip gitti ardından Cam'i yolladık. Az önce konuştum bardalarmış. Sana tek bir sorum var, ona neden bunu yaptın üzüleceğini tahmin edemedin mi?

-Bak her şeyi açıklayabilirim ama zaman kaybetmeden bana oldukları yeri söylersen onunla konuşabilirim çünkü gördüğü şeyler gerçek değil. Bunu ona anlatmam lazım Carter ben onu gerçekten seviyorum.

Ah harika yine mi ağlıyorum? Hadi ama benim vücudumda bu kadar su olamaz.

+Adını tam duyamadım ama sanırım Sword ya da Swan gibi bir şey dedi Cameron.

-Çok teşekkür ederim.

+Önemli değil, sadece... Onu üzme tamam mı?

-Merak etme onu üzemem.

+Umarım.

Hızlıca ona veda ettikten sonra içinde olduklarını tahmin ettiğim bara doğru sürmeye başladım, yağmur iyice şiddetini arttırmıştı, önümü görmek gittikçe zorlaşıyordu ve tabiki ağlamam durmamıştı. Kırmızı ışıkta durdum ve gözlerimi kazağımın bileğime gelen tarafıyla sildim, sonra da arkamdan korna sesleri gelmeye başladı ben de gaza bastım ama gittikçe hızlandığımı fark etmem kısa sürmedi resmen sinirimi arabadan çıkarıyordum. İşin garibiyse durmak ya da yavaşlamak istemeden sadece sürüyordum ve bir yandan da ağlıyordum, en son hatırladığım şeyse bariyerlere doğru hızımı düşürmeden gittiğimdi...

***

-AARON'UN ANLATIMINDAN-

Kaçıncı olduğunu bilmediğim bir içki şişesi daha bitmişti ve Cameron hala yanımda susmak bilmiyordu. Bana bunun bir açıklaması olması gerektiğinden bahsederken acaba ben içtikçe o mu sarhoş oluyor diye düşünmeden edemedim çünkü Lydia'nın böyle bir şey yapamayacağından bahsediyordu. Onu umursamadan diğer şişeyi de aldım elime ve kafama diktim. Sarhoş oluyordum belki de ama bu unutmamı sağlamıyordu, ben hayatımda ilk defa bir kıza böyle değer vermişken unutamıyordum unutamazdım. Ben ona karşı kimseye beslemediğim masum duygular beslemiştim ve en kötüsü de hala besliyordum. Beynim istemese de kalbim onu dinlememekte ısrarcıydı. Birkaç dakika sonra yerimde oturmaktan vazgeçip dans etmek için ayağa kalktım ve önümde dans eden kızla bedenlerimizi birleştirdim, o da gülümseyerek bana ayak uydurdu. Kaç şarkı başladı bitti bilmiyorum ama Cameron beni kolumdan tutup endişeyle dışarı çıkarana kadar hiç durmadan devam ettik. Zar zor konuşup ona ne olduğunu sorduğumda aldığım cevap şok etkisiyle beni kendime getirdi "Dostum sanırım Lydia bir kaza geçirmiş ve şimdi hastanedeymiş."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 25, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Feelings Are Not Important (Magcon)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin