"Kalkmıycağğğm"
Annemin örüyü üzerimden çekmesiyle çıplak gibi hissettim. Hayır, yola çıkıcaz diye, sabahın 6sında uyanmak niye? Allahım yağ. "Kalk kız, sinirlendirme beni!" "Yaağ anne." Bi uyku var şurda hayattta en sevdiğim, onunda içine sıçabilirsiniz. No problem, alıştım ben. "Kızım bak, uçağı kaçırıcaz. Kalk şu yataktan." "Anne sen ne içtin sabah sabah ya! Uçak saat 1de! 11dr kalksamda yetişiriz!" "Bak kalkmassan suyla gelicem." Su kim aneğ. Benden başka bi kızın daha mı var yks. "Yeter, kocaya kaçıcam artık kocaya." "Kaçta kurtulalım." "Anne kalbimi kırıyosun lütfen yani." Benim annem difrınt ok?
Hayır, ben dedim kadına. Ne gerek var kaç saat önceden kalkmaya diye. İki saat oturduk mal mal evde. Yeni biniyoruz uçağa. İki tane ayrı yerlerden boş koltuk kaldığı için, annemle farklı yerlere oturuyoruz. Oturup dua mı etsem, ben bu iyliği hak edicek ne yaptım acaba. Yerime yerleşmiş kulaklığımı takmış, tam uykuya dalıyodum kii, biri yanıma oturdu. Kim lan bu uykumun içine eden şerefs- AMAN TANRIM DİDİM! Allahım ciddi ciddi sana geliyorum. Bu nasıl bir taşlık, nasıl bir meteorluktur? Mavi gözlü çıtır bana bakıp gülümsedi. Gülümsedi! Bana! Ov may gat! Tamam, sakin. Karşılık olarak bende ona gülümsedim. Artık nasıl gülümsediğim umrumda değil. Gülümsedi lan! Sakin ol kızım, sakin. Aslında böyle abaza gibi davranmazdım, ama yokluktayız napak. Pilotumuz konuşmaya başlıyınca, tabikide onu dinlemedim. Hangi akıllı dinliyodu cidden? 10 dakika sonra uçak havalandı. İyice yukarı çıkınca bulutlara bakıp gülümsedim. Sanırım şu dünyadaki en masum şeyler. İçindeki bütün insanlardan nefret ettiiğim bir yerde yaşarken, tek sığnağım müzik, ve bulutlar. Çoğu insan, bunu duyunca şaşırıyor. Daha çok, çılgın, sürekli içen, hatta yiyişen bir tip gibi gözüküyomuşum. Ve ben bu düşüncelerin aksine, genellikle sakin, alkol olarak sadece bira içen, yiyişme lafını duyunca yüzünü buruşturan bi tipim. Tamamen zıt. Ve, bulutları görünce böyle duygusala bağladığımda doğrudur.
Birinin beni dürtmesiyle uyandım. Başımda dikilen ve sabırsızca bana bakan bir anne vardı. Uyumuşum. Yani yanımdaki meteorla konuşmak varken uyudum mu?! Allah belamı versin. Ciddi ciddi versin artık. "Hadi geldik" diyip yanımdan giden anneme yüzümü buruşturdum. Hep bu kadar sinirli olmak zorundamıydı acaba. Esneyerek oturduğum yerden kalktım.
Uçaktan inip otobüse binmiştik. Kaş küçük bir yer olduğu için havaalanı yok. Bu yüzden, havaalanı olan bi yerde inip otobüse biniyoruz. Neresi olduğunu sormayın çünkü gerçekten bilmiyorum. Tek bildiğim çok uzak olmadığı. Yani, 2 saate Kaş'ta oluruz.
Şükür diyerek otobüsten indim. Bilmem kaç saattir yoldayız ve ben cidden birazdan ölebilirim. Otele yürürken tepemdedki Güneşe inanamayan gözlerle baktım. Nasıl bu kadar sıcak olabilir bir yer? Otele geldiğimizde telrar şükür diyerek içeri daldım. Babam resepsyondan çıkarak gülümseyerek yanımıza geldi. Evet, resepsyondan çıktı. Çünkü, otel babamın. Yani bizim. Bu konuda konuşmayı sevmem. Herneyse.
1 Hafta Sonra
Odadaki telefonun çalmasıyla sinirle kalktım. Bir rahat bırakmadılar yağ. "Efendim!" "Kızım gel bak aşağıya kimler gelmiş." Beni çocuk mu sanıydu bu kadın, cidden mi? "Tamam anne. Tamam." Üstüme şortla tişört geçirip aşağı indim. Kimin geldiği umrumda değil açıkçası. Bir hi diyip odaya tekrar çıkmayı planlıyorum. Ahmet abiye (burda çalışanlardan), annemlerin nerde olduğunu sordum. "Bahçedeler" "Tenkyuğğ" diye bağıraraktan bahçeye çıktım. Oturdukları masaya yaklaşırken gelenlerin kim olduğunu yavaş yavaş anladım.
Yokunuz artık! O Alp mi lan!? Baya baya Alpler mi geldi! Gözlerimi kocaman açmış bi şekilde, annemlerin konuşmasından bıkmış gibi duran Alp'e bakıyodum. Şaka gibi. Sakin olmaya çalışarak yanlarına gittim. Sakin ol Gamze. Sakin. Masaya gelince annem bana bakarak, "Sonunda kızım. Odaya bağlandığını düşünmeye başlamıştım." Keşke bağlansaydım aneğ. Alp bana bir piç sımayl yaparak baktı. Ona annemlere belli etmeden dil çıkardım. Esin teyzeyle hellolaşıp oturmak için bir hareket yapmıştım ki annem durdurdu. "Dur kızım, oturma hiç. Alp iki saattir sıkıldı bak, Kaş'ı gezdir biraz." Ona orangutanla seviştim demiş gibi bakmaya başladım. Ney? Alp'e Kaş'ı mı gezdiriyim? Yemin ederim meydandaki bütün kızlar yavşar, uğraşamam. "Ee anne, yol yorgunu şimdi onlar. Sonra gezdiririm ben." Alp hiç durur mu? Yoooğ. "Yok, yorgun değilim ya. Yolda uyudum zaten. Dinlenmişimdir yani." Ona ölümcül bakışlar atarken annem tekrardan "Kızım bi kerede inatlaşmada yap dediğimi." Dedi. "Ne inatlaşması yağ? Ben arkadaşımı düşünüyorum burda." Alp, "Ya ya, kesin." Diye fısıldadı ama bi tek ben duydum. Yanımda olduğu içindir heralde yani. "İyi hadi. Gidelim." Diyip otelin çıkışına yürümeye başladım. Alp yanıma gelip sırıttı. "Meydanda güzel kızlar vardır inşallah." "Napçan? Onlar sana bakar sanki." Allahım bigün şu yalanlarım yüzünden cehenneme gidicem diye korkuyorum başka hiç bişeyden korkmuyorum yani. "Dediğine kendin inanıyomusun Gamze?" Çok biliyosun sen bakışımı atıp, sen sus gözlerin konuşsun felsefemi uyguladım. Daha 16 yaşında olduğumuzdan, bara almıyolar malesef. -Ani konu değiştirmeme alışın artık bu arada.- Tabi biz arada 18 diye kandırıp giriyoruz ama arada. Genelde biralarla sahile gideriz biz. Meydana geldiğimizde kızların bakışını anında hissetmiştim. Nasıl bi yokluktalarsa artık.
"Nereye oturucaz?" Bara gidicek miyiz diye sormasını kesinlikle beklemiyodum, o yüzden bu soruya kesinlikle şaşırmadım. Yani size kim dediyse kuru iftira. "Biraz şurdaki piknik yerlerinde olan banklar tarzı masaya otururuz, sonra limana gideriz." "Limanda napıcaz ya?" "Ebeninkini yapıcaz Alp. Allah allah." "Kızım sen çok atarlısın valla. Biraz pozitif ol dünyaya ve özellikle bana karşı." "Kendisi polyana çünkü." "Şurdaki kızlar beni kesiyo." Kahka atmamak için zor durdum yeminlen. Hayır, bi anda söylemeseydi gülmezdimde. Mal mal şeylere gülerim böyle ben. "Eee? Napiyim?" "Tanıyo musun onları?" Dediği kızlara baktım. Al işte. Kaşın kaşarları. Hiç şaşırmadım. "Meydanın kaşarları olur kendileri. Kaş'ta ne kadar yakışıklı varsa çıktılar. Pelin ve Aslı." Diyerekten açıkladım. Bu arada biz oturduk şu ismini bilmedim ve öğrenme gibi bi uğraşta bulunmıycağım banklara. "Kıskanıyo musun yoksa kızları?" "Yaa sorma, onlar kadar iyi bir kaşar olamadığım için nasıl kıskanıyorum anlatamam." "Belli." Bu çocuğa doğmadan önce beni sinir etmesi için bişey imzalatıp öyle mi doğurttular acaba. Yani tek yaşama sebebi buymuş gibide.
Gözlerim meydanda Ela'yı araramaya başladı. Nerde bu gerizekalı çok merak ediyorum. Ela burdaki tek iyi arkadaşım. Hatta İstanbuldakilerden bile daha iyi. Oda İstanbul'da yaşıyo aslında, ama onun evi Avrupa yakasında, benimkide Anadoluda olduğundan pek görüşemiyoruz. Sonunda bulduğumda hayvan gibi bağırdım. "Elaaağğğ!" "Oha be! Naptın lan, herkes duydu." Alp'e sen sus bakışımı atıp Ela'ya döndüm. Sanki arkasında birisi ölüyomuşta ondan yardım için bağırıyomuş gibi arkasını döndü. Beni görüncede sinirle yanıma doğru yürüdü ve aynı sinirle karşıma oturdu. "Kızım senin amaç ne? Kalp krizi filan mı geçirticeksin bana?" Omuz silktim "Olabilir." Alp, "Al işte, cadının arkadaşı cadı. Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyliyim demişler." Ela sanki Alp'i yeni görüyomuş gibi ona döndü. Kız bi an neye uğradığını şaşırdı tabi. Sonra dediğini idrak edip tekrar atarlandı. "Sen kimsin be!" O cevap vermeden ben atladım. "Annemin arkadaşının oğlu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Annemin Arkadaşının Oğlu
HumorHerkesin annesinin arkadaşının yakışıklı bir oğlu vardır. Bknz: Ben.