XIX. yüzyılın yarısına yaklaşılmıştı. Savaş üstüne savaş atlatan anadolu yavaş yavaş toparlanmaya başlamıştı. Savaşlar ülkeyi harap ve bitap bırakmış, insanlar ülkenin geleceği için çalışıyorlardı. Atlatılan savaşlarda
çok kayıp verilmişti. Bir çok ana
evlatsız, kadınlar kocasız, çocuklar
yetim kalmıştı. Asker sayısı az olan
orduda askerlik süresi 4-5 yıla kadar
çıkmıştı. Evler yine evlatsız, kocasız ve babasız kalmıştı. Ülkenin içinde
bulunduğu bu durumda, Anadolu'nun
tam ortasında dramatik olaylar
oluyordu.
Sivas'ta bir köyde yaşayan genç bir çift vardı. Boylu poslu bir oğlandı Necip. Köyünde nerede bir düşkün
yardıma muhtaç görse yardım ederdi bu kimselere. Necip, genç bir delikanlıydı yuva kurduğunda. Köylüsü olan Gülfem ile evlilikleri taze olan Necip karısına güven ve sadakatle bağlıydı.Gülfem de aynı şekilde kocasını sever, sayar, bir dediğini ikiletmezdi. Ancak her şey Necip'in askerlik görevini yerine getirmek için Aydın'a gitmesiyle
başladı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÜYÜ VE SON
HorrorÇiçeği burnunda devlet Türkiye Cumhuriyetinin ilk yıllarında yaşanmış gerçek, çarpıcı bir o kadar trajik bir hikaye