-Güzelim benim, özlemişim seni, diyerek o da bana sarıldı.
-Neden erken geldin?, dedim ondan ayrılarak.
-İşim erken bitti ben de hemen geleyim dedim. Ne o? Sevinmemiş gibisin, dedi üzgün bir sesle.
-Sevinmez olur muyum canım? Sadece şaşırdım, dedim gülümseyerek. O da gülümsedi ve odama doğru konuşarak yürümeye başladı.
-Begüm sana harika elbiseler aldım. Çok beğeneceksin!, dedi ve bir şey söylememe izin vermeden odamın kapısını açtı.
-A-Anne..., dedim ama ona nasıl açıklayacağımı bilmiyorum. Annem odaya girer girmez Kuzey yataktan fırlamış ve annemin önünde dikilmişti.
-Begüm?!, dedi annem Kuzey'e doğru bağırarak.
-A-Anne açıklayabilirim. Onu sokakta birkaç kişi dövüyordu. Ben de yaraları kötü görününce onu eve getirdim, dedim açıklamaya çalışarak ama annem tatmin olmuş görünüyordum.
-Begüm bu yavru kedi mi bu?! Yaralandı diye eve alınır mı hiç?! Tanımıyorsun, etmiyorsun. Ya sana zarar verseydi. Allah bilir alkoliktir de bu şimdi, dedi annem bağırarak. Kuzey'in gözleri faltaşı gibi açılmıştı. Tam ağzımı açıp açıklayacakken..yani çalışacakken Kuzey konuşmaya başladı.
-Merhaba, Leman Hanım. Ben Begüm'ün okuldan arkadaşı. Alkolik değil Denkel Holding'in varisiyim. Sizinle tanışmak büyük şeref, dedi annemin elini nazikçe öperken -alnına götürmeden- annemin etkilendiği her halinden belliydi.
-Begümcüğüm neden bunu bana daha önceden söylemedin?, dedi. Ah şimdi de benim mi suçum olmuştu?!
-İzin vermedin ki, diye mırıldandım. Ama o beni takmadan devam etti.
-Kuzeyciğim bizimle yemeğe kalmak ister misin?, diye sordu annem nazikçe.
-Hay- , diyecekken Kuzey birden sözümü kesti.
-Evet, harika olur, dedi Kuzey. Ne?! Ne?! Kuzey'le akşam yemeğimi yok artık! Annem hemen buzdolabına koştu. Annem bir iş kadını olmasına rağmen bi hizmetçimiz yoktu. Annem yemekleri kendisinin yapmasından yanaydı. Buzdolabında benim yaptığım yemek vardı. Bu yemeğin tarifini İtalya'da gittiğim restorandaki aşçı vermişti. Yapılışı gayet kolay bir yemekti o yüzden evde yalnız olduğumda bu yemeği yapardım. Bu yemeğin adı Gnocchi'ydi -yemek medyada- Annem yemeği çıkartıp mikrodalgaya koydu. Bu sırada ben de masayı hazırladım. Tabii ki Kuzey hiç yapmadan oturuyordu. Yüzündeki sırıtışı görebiliyodum. Nolacak hayvan herif!
Hepimiz masaya toplandıktan sonra annem yemekleri servis etti.
-Yemek harika gözüküyor. Begüm böyle güzel yapan bir annesi olduğu için çok şanslı, dedi Kuzey. Ne şimdi anneme mi asılıyordu?
-Yemeği Begüm yaptı Kuzeyciğim, dedi annem gülümseyerek. Hah işte bozulup kalırsınız öyle Kuzey Bey!
Kuzey hiçbir şey söylemeden bana bakıp sırıttı.
-Şirkette işler nasıl Kuzey?, diye sordu annem.
-Şirketle pek ilglendiğim söylenemez, dedi Kuzey gülümseyerek.
-Lisenin bitmesine az kaldı. Ünversite için planların var mı?
-Ailem beni yurtdışına planlıyor, dedi Kuzey.
-Anlıyorum, dedi annem.
Ve yemeğimizi bir daha fazla konuşmaya gerek kalmadan bitirdik. Biz bulaşıkları bulaşık makinesine koyarken Kuzey yanımıza geldi.
-Ben artık gideyim, dedi kapıdan.
-Daha kalsaydın Kuzey?
-Annem bekler. Yemek için teşekkürler, dedi ve sonra bana döndü.
-Bana yardım ettiğin için teşekkür ederim, dedi gülümseyerek. Ve kapıya doğru yürüdü arkasından gittim. Ceketini askıdan ona verirken,
-Seni dövenler kimdi?, dedim merakla.
-Düşmanlarım, dedi.
-Ne düşmanı?
-Mükemmel insanların düşmanları olur, dedi elini saçlarının arasından geçirirken. Ofladım ve kapıyı yüzüne kapatıp tekrar mutfağa doğru yürüdüm.
-Kuzey'le gayet samimi görünüyordun, dedi annem.
-İşte beklediğim sohbet!, diyerek mırıldandım.
-Ah hadi Begüm anlat bana, dedi annem heyecanlı heyecanlı.
-Aramızda birşey yok. Sadece okuldan biri, diyerek odama gittim. Ve annemin bana aldığı kıyafetlere göz gezdirdim. Yeşil yumuşacık bir şal, hep istediğim siyah bir deri ceket ve bir elbise. Aman Tanrım! Bu elbise bi harikaydı! Elbisenin rengi pastal sarıydı ve kırmızı parlak saten bir kemeri vardı. Straplez ve etek boyu dizimin dört parmak kadar üzerindeydi. Elbiseyi hemen üzerime geçirip merdivenleri uçarcasına indim ve anneme sarıldım.
-Bu elbiseye bayıldım, dedim her kelimeyi vurgulayarak.
-Ah minik kızım nasıl da güzel olmuş, dedi annem gülümseyip beni süzerken.
-Begüm haftaya benimle bir iş partisine gelmek ister misin?, dedi annem.
-İş partisi mi? Almayayım.
-''Genç İnsanlar'' konulu senin yaşında kişilerin olacağı bir parti!
-Peki bunu düşüneceğim, dedim gülümseyerek. Annemin de yüzünde bir gülümseme oluştu.
-O partiye gel, dedi.
-Peki, peki, dedim yavaş yavaş merdivenlerden çıkarken. Odama girdim. Gözüme çekmecenin üzerinde duran saat takıldı. Kuzey burada unutmuş olmalıydı. Saati elime alıp inceledim. Parlak siyaha yakın bir griydi rengi. Çantama koydum. Yarın verebilirdim. Üzerimdeki elbiseleri çıkartıp penguenli pijamalarımı giydim. Kitabımı alıp yatağıma oturdum ve okumaya koyuldum. Yarım saat sonra yavaş yavaş uykum gelmeye başlamıştı. Kitabımı bıraktım ve pikemin altına girip kendimi uykuya teslim ettim.