Anabeth'ten
Makarnam hazırlanmış, dumanı üstünde tütüyordu. Gerçekten de kokusunu bile özlemiştim. Bakışlarımı Chris'e çevirdiğimde o da bana bakıyordu. Yeşilleri ayrı bir parlıyordu. Aşk doluydu...
"Chris gerçekten çok ama çok teşekkür ederim. Şuan lazım olan tek şey buydu yemin ederim."
Yaklaştı ve ilk önce alnımı sonra da boynumu öptü. Hafifçe kıkırdamıştım.
"Ne zaman istersen meleğim. Söyle yeter. Emrine amadeyim." dedi.
"Ha, bu arada. Sen içeride dinlenirken babam aradı."
"Eee?"
"Gelinlik ve damatlık bir haftaya hazır olacakmış." Sesindeki heyecanı ben bile hissetmiştim.
" N-ne yani? B-biz şimdi bir hafta sonra evleniyor muyuz?"
Alnımı öptü ve cevap verdi.
"Evet meleğim."
Neden olduğunu bilmiyordum ama sonra aniden gelen bulantı ile alt kattaki lavaboya gidip mideme giren azıcık makarnayı çıkartmıştım bile. Hemen klozete eğilip kusmaya devam ettim. Chris ise yavaş adımlarla arkamdan geliyordu. Tam arkamda durduğunda dizlerinin üstüne çöküp saçlarımı geride tuttu. Kusmam durunca sifonu çekti ve elimden tutup lavaboya yaklaştırdı beni. Sakince yüzümü yıkadım. Aynadan arkamdaki Chris'i görünce üzgünce arkamı döndüm ve hızlı adımlarla boynuna sımsıkı sarıldı.
" Özür dilerim sevgilim. Bu dönemlerde bulantımın artacağını söylemişlerdi."
" Önemli değil meleğim. Hem ben bu konular yüzünden bir daha özür dilememen gerektiğini söylemedim mi?"
" Söyledin."
" O zaman bir daha olmasın."
"Tamam."
"Hala yorgunsan gidip yatalım."
" Harika olur."
Odamıza gelir gelmez üstümdeki gömlek ve etekten kurtulmuş, ayakkabılarımı nereye fırlattığımı bilmeden sadece iç çamaşırlarımla Chris'e döndüm. Bana bakıyordu ama donmuştu. Elimi kaldırıp sallayarak onu kendine getirmeye çalışacaktım ki, kaldırdığım elimi tuttu ve birden hızlıca kendine yasladı. Hafifçe inlemiştim. Çünkü alt tarafı sızlıyordu. Fazlaca etkilendiği buradan belliydi.
" Ne oldu hayatım? Çok mu etkilendin, müstakbel hamile karından?" Onun iki eli belimde, benim kollarım onun boynundaydı. Belimdeki elleri bir süreliğine kasılır gibi oldu. Tebessüm ettim.
" Evet, hemde fazlasıyla."
Giderek daha çok yaklaşıyordu. Bende hafifçe gözlerimi kapattım. Şuan zaten hormonlar yüzünden istekliydim. Dudaklarını dudaklarıma bastırdığında derin bir nefes alıp anında karşılık vermeye başladım. Kollarımı boynumdan çektim ve dudaklarımız hala birleşikken bir yandan gömleğini bir yandan da pantolonunu çıkartmaya çalışıyordum. Bu hızlı çabalarımı gören Chris, güzel sesiyle dudaklarıma mırıltılarını bıraktı,
" Bu hormonlara bayıldım."
Dudaklarımızı ayırdı ve beni kolumdan tutup sakince yatağa yatırdı. Bir iki adım geri gidip beni baştan ayağa süzdü. Bende onu ama şuanki hali gülünmeyecek gibi değildi. Gömleğinin sadece üç düğmesini ve kemerini sadece halkasından çıkarabilmiştim. O da haline gülüp hızlıca gömkeğini ve pantolonunu çıkarıp bir kenara attı. Ağırlığının hepsini vermeden üstüme çıktı ve boynumu emmeye başladı. Bazen ısırıyordu. Bense inliyordum. Ellerimi yumuşak sarı saçlarına daldırdım ve çektim. Dudakları hala boynumu talan ederken o da inledi. Saçlarının arasındaki elim ile saçlarını çekiştirip dudaklarımızı birleştirdim. Hızlı karşılık veriyordu. Ellerim hala saçlarında sertçe çekiştiriyordu. Chris son bir kez daha inledikten sonra birden omuzundan ittirip üstüne çıktım. Ellerimi hafiften belli olan karnımda birleştirdim ve gülümsedim.
" Bebeğim, şimdi sana bir şey söyleyeceğim ama harfi harfine yerine getireceksin tamam mı?"
Chris ben hala kucağındayken biraz doğruldu ve o da ellerini karnıma koydu.
" Söyle bakalım annesi dinliyoruz."
Sevgilime gülümsedim ve parmaklarımı okşarcasına hareket ettirmeye başladım.
" Sen şimdi gözlerini ve kulaklarını yumuyorsun, anne ve babanın şuan biraz işi var ve sana ses gelmesin. Sen mışıl mışıl uyu tamam mı?"
Chris bu dediğime karşılık küçük bir kahkaha attı ve aynı benim gibi bebeğimizle konuşmaya başladı.
" Aynen öyle ve dikkat et bu sesler biraz ayıp olabilir kızım. Sen sadece uyu olur mu?" dedi.
Yine ona kızım demişti. Gözlerimiz birleştiğinde içinde birçok duygu gördüm. Ama en çok da sevgi ve şevkat vardı. Ellerimi yanakkarına koydum, o da sol yanağındaki elimin avcuna küçük bir öpücük kondurdu.
" Kız olacağına bu kadar çok mu inanıyorsun?"
" Evet. Biliyorum, hissediyordum. Bizim bir kızımız olacak."
Dudaklarımı dudaklarına değdirdiğim anda karşılık vermeye başlamıştı.
Kısa bir süre sonra işimiz bitmiş, duşumuzu almış, yatağa oturmuş laptoptan film izliyorduk. Çok anlamlı bir filmdi. İsmi Kız Kardeşimin Hikayesi idi.
Bir ailenin büyük kızlarının bir şekilde Lösemi olması ve onların bu hastalık ile olan mücadele etmeleri anlatılıyordu. Filmin en sonunda olan, Lösemili kızın cenazesinde gözyaşlarımı tutamamıştım. Gerçekten çok harika, anlamlı ve duygusal bir filmdi.
Chris'ten
Anabeth filmin sonunda ağlayarak uyuya kalmıştı. Bu huyundan nefret ediyordum. Safir kadar parlak gözlerinin ağlamaktan solarak kapanmasını sevmiyorum. Kucağımdaki laptopu kapatıp yan tarafımdaki komidinin alt çekmecesine koydum. Meleğimi ise boynunun ağrımaması için yastığını düzeltip yatırdım. Yüzüne düşen birkaç tutam saçını geriye atıp alnını öptüm. Kafamı boyun girintisine, elimi ise karnına koyup, kızımızı düşünerek kendimi uykuya teslim ettim.
_____________________________
Tekrar merhaba. Doğru, geri dönme kararı aldım. Kararımdan da eminim. Umarım ki kitabımın devamını da seversiniz.
Saygılarımla...
Nil.
![](https://img.wattpad.com/cover/167667478-288-k372593.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYATIN İÇİNDEKİ KÜÇÜK MUCİZELER
RomanceEvet,merhaba. Yine ben. Geri döndüm. Çok sıkışık ve kötü bir zamandan geçtim. Bu kitap ise önceki sildiğimin devamıdır. Saygılarımla...