Genzo sinirle Mikami'ye doğru giderken bir an durup olduğu yerde kalakaldı. Mikami'yi ararken o kendisini buldu.
"Genzo? Burada ne yapıyorsun?"
"Seni arıyordum."
"Antrenmandan yeni çıktın, yine mi? Dinlenmen senin için en iyisi olacaktır"
"Alakası yok. Sen kim olduğunu sanarak numaramı verebiliyorsun? Üstelik tanımadığın birine?"
"Demek o mesele... Rahat bırakmamıştı..."
"Yanlış numara vermeyi düşünemeyecek kadar aptal olduğuna inanmazdım Mikami"
Wakabayashi yumruğunu sıktı.
Mikami gözlük altından onu süzerken iç çekip konuştu. "Aslında zaten yanlış numara verecektim. Fakat ona 'Tamam, veriyorum' dediğim anda gözlerindeki ışıltı ve mutluluk... Ona karşı koyamadım. Ayrıca kötü bir niyeti de yok, endişelenme."
"Bunun bir anlamı olduğunu mu sanıyorsun? Böyle şeylere zamanım olmadığını bilmiyor musun?"
"Numaranı değiştirmeye ne dersin?" diye sordu Mikami sağ elini beline koyup sırıtarak.
"Ha?"
Mikami elini indirdi. "Tanrım, odana çık ve dinlen Genzo. Akdam yemeği için çağrılırsın." diyerek sessizliği bozupta giden Mikami'ye kısa bir süre bakınca odasına çekildi Genzo.
Ardından sadece mesajların(ın) bırakıldığı telefon ekranına ne hissettiği anlaşılmayan bir şekilde baktı öylece. Şapkasını çıkarıp komidine koyduğu gibi de sırt-üstü yatarak tavanı seyretti yalnızca...