📻 1

283 32 16
                                    

Her solukta boğazını hırpalayan soğuk, bir o kadar da keskin havadan yorganın altına biraz daha sokulduysa da çalmaya başlayan alarmı ile uykusu hepten delik deşik olmuştu. Kasıklarına sancılar yayan ihtiyacı ile direnmeyi bıraktı. Bir sıçrayışta yatağından kalktı, önceki günden sandalyenin üzerine dağınık bıraktığı gömleğini ve fanilasını kokladı. Fanilayı sandalyede bırakarak dolaptan aldığı başka birini hızlıca giyindi, üzerine gömleğini ve pantolonunu. Sonra da koştur koştur koridorun sonundaki lavaboya zor yetişti.

Mutfaktan yayılan yumurta ve sıcak süt kokusu soğuk havayı unutturmuştu. Odasına dönüp kravatını ve süveterini de giyinerek çantasıyla mutfağa koştu. Koridorda tek ayak üstünde çoraplarını giyerken bir yanına düşecek oldu kaç kez..

Masadakileri ayak üstü midesine yuvarlamaya çalışırken omzuna konan ıslak elle sandalyeyi çekip oturdu.

"Bu hafta okuluna uğramaya çalışacağım. Öğretmeninden gün alırsan iyi olur."

Çatalıyla aldığı bir yumurta diliminin üzerine bir parça ekmek takarak ağzına zorla tepiştirdi. Çaydan da dili yana yana içerken kadına başını salladı.

"Derslerim iyi durumda. Bir yaramazlığım ya da bana karışan da yok. İzin gününü boşa harcama."

Kadın oğlunun saçlarındaki dağınıklığı parmaklarıyla tararken öptü.

"Sen hep iyi bir çocuk oldun zaten. Ama ben yeterince iyi bir anne olamadım."

Saçlarındaki elleri avuçlarının arasına alarak gülümsedi.

"Çalışmak zorunda kaldığın için.. bunu anlayabiliyorum.. babam kaza yapmamış olsaydı.."

"Şşşş.. uyanık.. duyabilir.."

Omuzlarını silkerek ılıyan süte uzandı. Tek seferde bitirdi.

Tezgahı toparlayan kadını yanağından öperek televizyondan sabah haberlerinin yükseldiği salona geçti. Yumruğunu uzatmış adama yumruğunu tokuşturdu.

"Erkek adam.."

"..yumruklarıyla konuşur.."

Uzatılan soju kadehinden bir yudum alması ile boğazındaki acı alevlenince öksürdü.

"Erkek adam gibi iç şunu!"

"Nefesim alkol kokarsa okulda sorun olur."

Adam ters ters baksa da üstelemedi.

"Okumak yerine Kwon amcanın yanında çalışsan hem iş öğrenirsin hem de iyi para kazanırsın."

"Liseyi bitirmek zorunlu baba."

"Açıktan sınavlara girsen de olur."

"Bursumu kaybederim."

Adam kumandaya uzanarak kanallarda hızla dolandı ve bir spor kanalında durdu.
Böylece artık gitme vakti geldiğinin işaretini almış oldu.

Günlerdir şehri lime lime kesen bir kar soğuğu sokakları ıssızlaştırmıştı. Öğrencilerden ve mesaiye yetişmeye çalışanlardan başka kimse yoktu. Sokak kedilerinin çatılardan çekilmesiyle kasabın önündeki çöpte etler sahipsiz kalmıştı. Kaldırımda izmaritler azalmış, kafelerin fazladan müşteriler için bıraktığı masalar kaldırılmıştı. Pastanenin camı buğu buğu olmuştu çöreklerden. Gökyüzüne çizgiler çizen elektrik telleri gergindi. Üzerinde göç bilmeyen kuşlar tüylerini kabartmış fırıncının tepsisinden dökülecek susamları bekliyordu.

Elleri montunun ceplerinde, atkısına iyice sokulmuşken fırının camına vuran görüntüsünde, yaşıtlarından kısa boyu ile o kuşlara benzediğini farketti. Ve bundan nefret etti. Sadece korunmaya muhtaç masum birine benzeyen bu görüntüye onun ilgisini nasıl bekleyebilirdi ki? Üstelik de erkekti. Araya yaş diye yığılan yıllar, kuşaklar bu adama yaklaşmasını cehennem kılıyordu ve o bu konuda ustaca temkinliydi. Masasının ardında onu sevmemesi gerektiğini vurgulayan her şeyi aralarına koyuyordu. Öğretmen önlüğünü, eğik el yazısı ahşap bir kalemliğe gümüşi nakşedilmiş isimliği, öğrenci dosyaları, o sıralarda okuduğu ve kendisinin bir anlam veremediği başlıklarda bilimsel kitapları.. "Beni sevemezsin çocuk.." diyen bir yığın onu izleyip de sınırın ucundaki sandalyeye konduğunda rehberlik odasının her yerinde çoğalıyordu.

Hiçbir Aynaya Düşmeyen Aşk..Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin