yorumlarınızı eksik etmeyyiiinn
iyi okumalar,
çok çok öptüm sizi:*•
aşık olmak berbat bir duyguydu. fakat güzelliği de inkar edilemezdi. hissettirdiği güzel duygular, insanın yüzünden bir an bile silinmeyen gülümsemeler, baktığın her yerde onu görmek gibi... kötü olan yanı ne diye sorarsanız; karşılık alamadığın bir aşk, sevginden gece gündüz demeden kalbinin tam ortasında olan o ağırlık. berbat bir şeydi.
şu ana kadar üzgün olduğum, çıkmaza girdiğim birçok an oldu. ne kadar umursamaz bir tip olarak görünsem de dayanamayıp odama kapandığım zamanların haddi hesabı yoktu. ailem artık iyi olmadığımı ve benim için endişelendiklerini söyledikleri zaman yaklaşık on dört yaşındaydım. erkekleri seviyordum. annem ve babam anlayışlı insanlardı. onların karşısına oturmuş ve dolu gözler eşliğinde erkeklerden hoşlandığımı söylediğim zaman, babam bana gülmüştü. alay edeceğini veyahut kızacağını düşünmüştüm. bu yaşa kadar özenle büyüttüğü oğlunun kendi cinsinden hoşlanmasını kötü karşılar sandım.
ama karşılamadı.
bana dediği tek şey, "kadınların çenesini çekmeni istemezdim zaten oğlum" olmuştu. bu durumda bile annemi sinirlendirmeyi başarmıştı. ben ise gülümsememe engel olamamıştım.
mükemmel bir aileye sahiptim, mükemmel iki arkadaşa sahiptim. hayatımın her saniyesinde onlara minnettardım. şimdi kopya çekerken olduğu gibi.
"tae, ikinci sorunun cevabını kimden aldın?" sessizce yanımda fısıldayan arkadaşıma dönerken "kendimden" diye fısıldamıştım. bana "silgiyi ver silgiyi" diyince kıkırtılarımın etrafa yayılmasına engel olamamıştım.
"çalıştım buna aptal." diye çıkıştığımda koluma vurdu. iyiliğin yaramadığı anlar da oluyordu böyle...
jungkook sırtıma dokununca hocaya belli etmeden kafamı çevirdim hafiften. "mübarek geceler hangisi kanka?" cevapladığım sorudan sorduğu için mutlu olmuştum. "gerdek gecesi, kına gecesi, dolunay gecesi kanka."
"kanka saçmalama, böyle mi cevapladın harbiden? " jimin kısık sesle anırırken anormal bir durumun olmadığını varsayıyordum. "susacak mısınız artık? kopya olarak işaretlemek zorunda bırakacaksınız beni." hiç üstüme alınmadım.
"sindirim sisteminin organları?" bu sefer jimin cevap vermişti. "burun, mide, akciğer." kendimi tutamayıp kahkaha atmaya başlamıştım.
"kim taehyung, kağıdını ver." telaşla elim sınav kağıdına gitmiş ve refleksle tutmuştum. "hocam bir daha olmayacak. aklıma komik bir şey geldi ona güldüm." kaşları çatık bana bakan güzel öğretmenime gülümsemiş ve yüzünün yumuşadığına şahit olmuştum.
"lan kıyamet günü ne demekti?" kendi yazdığım cevaba baktım. "her şeyin kıymetli olduğu bir gündür yazdım ben." bana bu neyin kafası bakışları atıp cevabımı sorgulayan arkadaşıma, çok bilmiş yüz ifadesi ile bakıyordum. eh, sonuçta akıllıydım.
jungkook kağıdına bir şeyler yazdıktan sonra sessizce fısıltı halinde konuşmaya başlamıştı. "hoca sınav kağıtlarına eksiden başlamaz umarım... altıncı sorunun cevabı 'dümdüz ve uçsuz bucaksız şahane yerlere ova denir' olacakmış" çok mantıklı geliyordu kulağa.
bir kaç tane sorum kalmıştı. Onları da kafamdan yazmaya başlarken arkamdaki kız sırtıma dokunmuştu. hafifçe başımı döndürmüş ve kaş göz işareti yaparak ne istediğini sormuştum.
"islamın şartları neler?" kısık bir sesle sorduğu soruya aynı tonda cevap vermiştim. "namaz kılmak, oruç tutmak, zekat vermek, hacca gitmek." tek tek yazıyordu. "bir tane daha vardı, onu biliyor musun?" tabi ki de biliyordum!
"hacdan geri gelmek o da" teşekkür ettiğinde bende önüme dönmüştüm.jungkook'a vuran jimin'in ne diyeceğine bakarken "ova, çukur mukur gibi yamukluklara deniliyormuş." dedi. bu da mantıklı bir cevaptı. "yazın da hangimizin ki tutarsa artık" diyerek devam ettik.
soruların cevaplarını kontrol etmeden kağıdımı vermiştim. jimin ve kook bana gülüyordu. "-100 aldın tae."
tüm derslerden sınav olmuştuk bir saatte. lanet sistem çok saçmaydı. zil çalmış herkes sınav hakkında konuşmaya başlamıştı.
"berbat bir sınavdı ya. peygamberimize kitap nasıl inmiş sorusuna, yürürken önüne düşmüş yazdım. çarpılmazsak iyidir." jimin'in dediğine gülerken konuşmaya atıldım. "hayat felsefeniz nedir sorusuna, anlatılmaz yaşanır yazdım. kimin ki daha berbat tartışmayalım."
hepimiz kahkahalar içinde gülerken jimin nefes nefese konuşmaya başladı. "gusül abdesti nasıl alınır sorusu vardı ya, ben ona suyla yazdım sadece." üçümüzünde gözlerinden yaşlar gelene kadar gülmüştük.
formalite icabı yapılan sınavdan düşük alsak bile sorun olmayacaktı, rahatlığımız bu yüzdendi. namjoon hoca ile konuşmamızdan sonra yaklaşık bir hafta geçmişti ve bu hafta içerisinde onu sadece iki kez görmüştüm. bu benim için bir başarıydı.
notları bana gerçekten atmıştı ve anneme okula gelmediğim sürede geri kalabileceğim konular olduğunu söyleyip birde yüz yüze ders vermişti bana. hislerime biraz olsun dur diyebiliyordum. eski heyecanımı belli etmemeye çalışıyordum ve bunda başarılı olduğumdan şüpheliydim.
sürekli beni kontrol ediyordu ve sanırım bunun nedeni onun üstüne yük olarak bıraktığım hislerimdi. keşke hiç söylemeseydim diye geçirdim yanında olduğum süre boyunca. kafam o kadar doluydu ki anlattıklarını anlamadıkça bana baştan tekrar ediyordu ve ben tekrarına rağmen anlamamak için ısrarcıydım. durumumun odaklanamayacak kadar kötü olduğunu anladığında ise anlatıma son vermişti. sessizce oturup annemin bize verdiği sıcak çikolataları kafenin sakin bölmesinde yudumlarken bakışları üzerimde gezindi. o sıra ondan çekinmeme gerek olmadığını, yaz okulu bitene kadar kendimi yanında rahat hissetmemi söyledi.
ben de böyle yapmak istiyordum, böyle yapmak istiyordum ama aramızda bunu yapmamı, yaparken utanmamamı sağlayacak bir yakınlık yoktu.
o akşam yanımdan ayrılıp kafeden çıktığında durumumun ne kadar içler acısı olduğunun bilincindeydim. aşk denen illetin ne kadar can yakıcı olabileceğinin farkına tam on sekiz yaşında vardım. benim üzüntümü ve sevincimi doruklarımda yaşatan on sekizinci yaşım, gerisinde bıraktı sandığı aşkın ipini aslında hiç gevşetmemiş, kendine sımsıkı bağlamıştı. ben ise ya bu aşkın altında ezilecektim ya da koparıp atacaktım içimden...
•
nasıl olduysa oldu bir anda düzyazı yazasım geldi???
tam angst bitirmelik fic aslında
😔😔😔
ŞİMDİ OKUDUĞUN
past wound, bts ✓
Fanfictionon sekizinde sorunu sadece dersler olan gençlerdik, ta ki hayatımıza ansızın aşk dahil olana kadar. -texting- ©2018