10.04.2008

10 0 0
                                    

Karanlıktı..

Koşuyordum sürekli ve durmadan çılgınca ardıma bile bakmadan sürekli koşuyordum. Cookley bulvarında 28-79. cadde üzerinde kırmızı barın girişinde onu görmüştüm. Hala aynı acımasızlığıyla aynı cürretsizliğiyle aynı küstahlıkla ve sanki yemek yerken birisi yemeğine elini daldırmışta o da o iğrenç yüz ifadesini hayatı boyunca takınmış gibi bakıyordu. Ve ben yoluma devam ettim..

Dedektifliğimin son günlerinde bir çok hikayeyi açığa çıkarmış sayısız düşman edinmiştim. Ama bu sefer dediğim dedik olacaktım çünkü haddinden fazla yorulmuş, aileme zaman ayırmamış bir adam olarak anılmak istemiyordum. Kızım adı Elfia. Tatlı çok tatlı bir kızdı. Sarı saçları aynı annesinin saçlarının o güzel güneşli kavuruculuğundan almıştı. Gün geçtikçe annesine daha çok benziyordu. Ama ben onla çok ilgilenememiş daha doğrusu annesine gün geçtikçe benzeyişinden dolayı uzaklaşmaya çalışıyordum. Biliyorum ne kadar acımasız olduğumu ve böyle saçma bir nedenden dolayı kızımdan nasıl uzaklaşmak istediğime anlam veremiyor bir o kadar da gerizekalılık olarak söyleniyorsunuz. Her neyse ne düşündüğünüzün benim hiçte umrumda bile olmadığının farkına varmanız için bunları söylüyorum. Ve hikayeme gelecek olursak;

Ortağım Dave telefonla beni aramış ancak sadece 17. çağrısında telefonu açabilmiştim. Saat sabahın 04.55'i. En nefret ettiğim saatler. Ama meslek icabı zamanın ayırt edilmediği her saat başı bir görevin lanet olası telefonla bildirildiği mesleklerdendi. Hele ki pis domuzcuk Dave gibi bir ortağınız varsa o telefon açılana kadar aramayı bırakmazdı. Belki de ona da hak vermeliyim. Mesleğinin icabı tuttuğunu koparan bir herifti. Her neyse..

-Alo! Dave. Ne var pislik herif.

-Ortak sana ihtiyacım var olanlar hakkında hemen ofiste buluşmalıyız.

-Saatin kaç olduğundan haberin var mı kötü polis ?

-Elbette saatin kaç olduğunu biliyorum.. Ama çok önemli birşey olmuş. Hemen ofiste buluşup gitmeliyiz.

-Ahh lanet olsun !! Tamam.

Tamı tamına 17 yıldır ortak iş yapıyorduk. Aradan geçen bunca zamanda elbette ailemden daha çok böylesi bir pisliği her gün tekrar tekrar görmek rahatsız edici birşeydi. Her ne ise hemen giyinmeye başladım. Tam kendime gelmem için kahve hazırlayım derken lanet olası bir telefon daha.

-Kahveni aldım ortak.Bekliyorum ofiste.

-Lanet olası.

Pislik herif. 17 yıldır beraber aynı işte ortak olmamızın cezası mı yoksa bana bahşedilmiş bir lütuf mu bu tanrının sunduğu. Pantolonum kırış kırış. Tek başına yaşamanın ve bir birey hemde erkek birey olarak yaşamanın imtihanı ve sonucu bu olsa gerek. Her şey dağınık düzensiz ve pis bir şekilde. Ama inanmayacaksınız bundan haz da duyuyorum. Çünkü tam da her şey benim istediğim gibi. Mavi gömleğimin bir düğmesi kopuk. Ah siktir et kimin umurundaki. Üzerime o bilindik beni ben yapan spor ceketimi giydim ve bir hışımla aşağı indim. Arabamı çalıştırıp doğru ofise gittim. Gittiğimde henüz kimsenin olmadığını fark ettim. Pislik herif. Hem beni buraya çağırıyor hemde kendisi ortalıklar da yok. Biraz ortalıkta dolandım ve fark ettim ki ne de çok zamanımın burada bu daracık mekanda hapsetmişim. Masamın arkasında ki duvara baktım. Çatlaklar oluşmuş. Ne garip!. Her şey yolunda gibi gözüküyor ama hiçte her şey göründüğü gibi olmuyor. Ah sonunda Dave geldi.

-Merhaba ortak. aaa üzgünüm beklettim biraz ama yeni bir iş buldum tam sana göre. Biliyorum günlerdir üzgünsün. Görmüyor değilim ortak 20 yıldır beraber sayılırız haa öyle değil mi?

-Eminim pislik beni düşünmüşsündür. Yine hangi dağda kurt öldü? (bunu her deyişimde ürküyorum aslında)

-Yapma ortak. Her neyse bir bakmanı istedim. Bugün öğlen saatlerinde Kaose Dağında bir dağ evi. 7 ölü. İnanamazsın fotoğrafla e-mailime yollanmışlar. Tamı tamına 3 litre kustum dostum. İğrenç bir görüntüydü.

Beyaz GölgeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin