Kapıyı üç kere tıklattım. İçeriden gel sesi gelince kapıyı açıp içeri girdim. Elinde dosya ile tombul beyaz saçlı bir adam duruyordu. Klasik müdür yani. Yavaş adımlarla yanına yaklaştım
- Merhaba müdür bey ben yeni öğrenci Ayşem Yılmaz
Bana tip tip baktı bende ona baktım kısacası öyle bakıştık yani
- Ben müdür değilim evladım
- Ne
- Ben oğlumun durumunu öğrenmeye geldim müdür bey birazdan gelir
- Ah ! Şey ben sizi elinizde dosyayla öyle görünce müdür sandım. Afedersiniz
- Önemli değil . Bekle biraz müdür beyin işi çıkmıştı gelir birazdan
- Tamam. Teşekkürler
Müdürün masası olduğunu tahmin ettiğim masanın önündeki koltuklardan birine oturdum. Amcada gelip diğer koltuğa oturdu. Adam müdür değilmiş. Bu arada adam bana alacaklı gibi bakıyor. Acaba oğluna mı alacak? Yakışıklıysa neden olmasın. "Kızım Ayşem kendine gel ne diyon annem sen " İç sesime nadirende olsa hak verdim. Off bu müdür de nerede kaldı ya. Eminim kısa boylu , kel kafalı ve gıcık bir tiptir. Kapı açıldı ve içeri en fazla 27-28 yaşlarında bir adam girdi. Oha çok taşş . Yerim
- İşte kızım müdür beyde geldi
Ne müdür mü? Karşımdaki meteor müdür mü yani? Oha hayatımda ilk defa böyle genç ve taş bir müdür gördüm ya artık ölsemde gam yemem arkadaş. Başımı sağa-sola sallayıp düşüncelerimden sıyrıldım ve kalkıp selam verdim.
- Merhaba müdür bey ben yeni öğrenci Ayşem Yılmaz
- Ah! Hoş geldin okulumuza Ayşem.Bende seni bekliyordum
Hafif gülümsemesiyle bana baktı. Oha o yanağındaki çukurlar gamze mi yoksa? Tutun beni yoksa bayılıcam. Daha önce söylemedim değil mi ? Evet gamzelere karşı aşırı bir zaafım var. Gülümseyen ağzını yirim. Müdürcüğüm bana masadan aldığı bir kağıdı uzattı ve yüzünden silmediği gülümsemesiyle konuşmaya başladı.
- Ayşem sana verdiğim kağıtta ders programın var. Sınıfın 11/F eğer bir problem olursa bana gel sana yardımcı olurum.
- Teşekkür ederim.
- İstersen seni sınıfına kadar bırakabilirim?
- Tabi iyi olur.
Müdürcüğümün odasından çıkıp koridorda ilerlemeye başladık. Sınıf kapısının önüne gelene kadar biraz sohbet ettik. Çok samimi biri ayrıca diğer müdürler gibi kel , göbekli ve şizofren değil. Sınıf kapısının önüde durunca üstünde 11/F yazan tabeladan sınıfımın burası olduğunu anladım. Müdürcüğüm kapıyı tıklatıp içeri girdi bende arkasından onu takip ettim. Herkezin gözleri önce müdüre sonrada bana döndü. Gerilmeye başladım.Oldum olası tüm dikkatin bende olması ve sanki suçluymuşum gibi herkezin bana bakması gerer beni. Derin bir nefes alıp verdikte sonra gözlerimi sınıfta gezdirdim. Gözlerim arkada oturan çocuklarda durdu. Cam kenarında ve en arkada oturan siyah saçlı esmer çocukta durdu. Bu benim koridorda çarptığım çocuktu.Onun arkasında oturan çocukta o kızla şey yapan çocuktu. Hadi amailk defa yakışıklı ve genç bir müdür görünce şansım yavar gitti sanmıştım. Evrenin bana "kıçım şanslısı" dediğini duyar gibiyim. Müdürcüğüm konuşmaya başladığında dikkatler üzerinde toplandı
- Nurgül hocam yanımdaki bayan yeni öğrencimiz Ayşem Yılmaz. Artık sizin sınıfınızda okuyacak
Oyş senin bayan diyen dillerini yerim. İsminin Nurgül olduğunu öğrendiğim öğretmen (galiba sınıf öğretmeni) önce beni süzdü ve ardından gülümseyerek
- Sınıfımıza hoş geldin Ayşem. Ben bu sınıfın sınıf öğretmeniyim ( yanılmamışım düşündüğüm gibi sınıf öğretmeni ) eğer bir şeye ihtiyacın olursa bana gelebilisin. Boş olan bir sıraya oturabilirsin.
- Teşekkür ederim
Tek boş yer olan sıraya yani o esmer olan çocuğun oturduğu sıraya doğru yürümeye başladım. Yanına vardığımda sıraya önce çantamı bıraktım sonra da kendim oturdum. Bana bakıyordu dönüp ona baktığımda kafasını çevirdi. Sevgili müdürcüğüm çoktan sınıftan çıkmıştı ve öğretmende derse başlamıştı. Nurgül hocaya kanım ısındı açıkçası konuşurken çok samimi duruyordu ve gülümsemesi de onu tatlı yapıyordu. Yerimde biraz kıpırdandım ve yanımdaki esmer yakışıklıya döndüm. Evet ne var yani çocuk yakışıklı. Elimi uzatıp konuşmaya başladım
- Selam ben Ayşem
Önce elime sonrada bana bakıp cevap vermeden önüne döndü. Ukala piç nolucak. Allah'ım neden tüm yakışıklı çocuklar bu kadar ukala olmak zorunda? Elimi geri çekipönüme döndüm. Yakışıklı olmasını geçtim insan en azından nezaketen ismini söyeyebilir.Onu aldırmamaya çalışarak Nurgül hocayı dinlemeye başladım. 30 DAKİKA. Tam tamına 30 dakika geçti ve ben acayip sıkıldım. Olum matematik bu kim sever ki . Merak ediyorumda hangi şahsiyet Pazartesi ilk dersi matematik yapacak kadar delirmiş olabilir.