Evett geldik yeni bir bölüme.Çok konuşmıcam. Çünkü konuşursam susmam :D neyse
Eylülün ağzından: Selimle birbirimize bakarken arkamızdaki bize seslenen selin'e doğru yürüdük. Selin'e kötü kötü bakerken, o bana onu affetmemi istedi. Ben kekeleyerek "neden bana söylemedin ?" dedim.
"çünkü sen benim en yakın arkadaşımsın,sana söyleyemezdim"
"neden selin ?"
"Ya tamam senden bin defa özür dilerim. Ama ben gerçekten Selim'i seviyorum"
"Kes selin kes yeter artık" diyip Selim'e baktım ve "Sen Selin'i seviyormusun?"
"Eylül tabiki de sevmiyorum. Ben seni seviyorum"
"Bak Selim eğer seviyorsan söyle. Bende aranıza girmem. Merak etmeyin"
"Gerçekten Eylül ben Selin'i değil seni seviyorum"
Ordan koşa koşa ayrıldım. Aklımı kaybetmiş gibiydim. Önüme bakmadan ağlaya ağlaya gittim. Önüme gelen ilk taksiye binip eve gittim yolda gelen çagrılara ve mesajlara cevap vermeden telefonu kapattım. Eve geldiğimde saatin geç olduğunu farkettim. Babam çok kızıcaktı ve ben bunu bile bile zile bastım. Kapıyı annemin açmasını beklerken karşımda Almanya da okuyan kuzenimi görünce şok oldum bir günde iki kere şok yaşadım resmen. Kuzenim iyidir güzeldir ama biraz çatlaktır. Bozuk olan moralimi ancak o geri getirebilirdi zaten. Neyse ben karşımda kuzenim Öyküyü görünce hemen onun boynuna atladım. Tabii o da dururmu oda benim boynuma atladı. Zaten biz bir elmanın iki yarısıyız. Evet artık sarılma merasimiz bitti. Hemen içeri geçtim. Geç kaldığım için bir posta fırça yedim babamdan. Ama hata bende ne diye uzatıyorsun sevmiyo Selim Selin'i. Neyse olan oldu artık. Fırçamı yedikten sonra kuzenimi de alıp odama çıktım. Biraz sohbet ettikten sonra konu Selimle olan ilişkime gelmişti ben bugün olanları antaltınca kendimi tutamayıp yine ağlamaya başladım. Öykü her ne kadar çatlak olsada sulu gözdür helede konu aşk olursa o da kendini tutamaz.
"Neyse ya benim yüzümden seninde canın sıkıldı kusura bakma."
"Yok kızım ya ne bakcam."
"Eee ne kadar kalacaksın burda?"
"Çok değil iki hafta."
"Yaa hadi ama zaten hiç görüşemiyoruz bir kaç hafta daha kalsan nolur ?"
"Bebeğim biliyosun okul var."
"Ama yaz tatilii."
"Bize değil ama."
"Neden ki tatil sizede lazım."
"Ya biliyorsun işte dershane böyle bir tek cumartesi-pazar tatil bende zor geldim zaten iki hafta sonra gitmem lazım."
"Off tamam tamam yapcak bir şey yok."
"Maalesef."
"İki hafta bizde kalcaksın dimi?"
"Ya aslında size yük olmıyım diye arkadaşımın yanında kalmayı düşünüyordum."
"Ya Öykü olmaz! İzin vermiyorum."
"Tamam tamam cadı."
"hhh yola gel."
"Neyse ya yatalım mı?"
"Tamam olur bende yoruldum zaten."
Üstümüzü değiştirip geceliklerimizi giydikten sonra hemen yattık. Öykü'de çok yorulmuş olacak ki kafasını yastığa koyar koymaz uyudu.
SABAH
Yine bir sabaha Selim'in mesajıyla uyanıcağımı sanarken kuzenimin üstüme döktüğü buz gibi suyla uyandım. Yarım saat ona kızmam sürdü.Bir sürü laf ettim tabikii. Kuzenimin çatlak olduğunu söylemiştim sanırım.
"Eylül tamam ya özür dilerim."
"Çatlaksın ya."
"Neyse sen üstünü değiştirip hemen aşşağıya gel. Seni görmek isteyen yakışıklı bir prens var."
"Aaa kim miş o? Selim mi?"
"Ay hayır be. Bilmiyorum kim."
"Tamam hemen geliyorum."
Üstümü değiştirdikten sonra hemen aşağıya indim. Karşımda Özgür'ü görünce şaşırdım.
"Selam Eylül."
"Selam."
"Nasılsın?"
"İyiyim sen?"
"İyiyim bende."
"Noldu niye geldin?"
"Olanları duydum."
"Hmm üzülme ya boşver."
"Üzülmüyorum."
"Tamam o zaman."
"Senden bir şey isticeğim."
"İste."
"Bir planım var."
"Ne planı?"
"Ben Selin'i sende Selim'i kıskandırıcaksın."
"Yok ya gerek yok."
"Gerek var !"
"Hayır yok!"
"Sen biliyormusun bilmiyorum ama Selim'de Selin'i seviyor."
"Hayır sevmiyor bana sevmediğini söyledi."
"Yalan söylemiş."
"Sana inanmıyorum."
"Tamam o zaman bu foğrafa bak."
Fotoğrafı gördükten sonra kırık olan kalbim artık paramparçaydı...
Evett bir bölüm daha bitti. Diğer bölümlerde görüşmek üzere hoşçakalın.