1・Snowflake

58 4 0
                                    

Bir kar tanesi düşer cam kenarına...

Yılın ilk karına ait bir kar tanesidir o.

Etrafındaki bütün kar tanelerinden ayrı bir yere sahiptir.

Hiçbiri birbirinin aynısı değildir zaten ama bu farklıdır işte. Daha bir güzeldir. Diğer kar tanelerini kıskandıracak kadar güzel.

Ancak kısa bir zamanı vardır.

Cama düşer düşmez kayboluverir. Hepsi gibi.

Onu farklı yapan; kayboluşu, uzun bir kışın başlangıcı olacağıdır.

~~~~

Gözlerini araladı genç adam yatağında doğrulurken. Esnedi, uzun zamandır erken kalkmaya alışık olmadığı için otururken bir kez daha gözlerini kapattı. Biraz daha uyumayı düşündü. Ancak önemli bir gün olduğunu hatırlamasıya daha fazla oyalanmayıp ayağa kalktı.

Yağan karı gördü sonra. Cama yaklaştı. Güldü. Hep aşık olmuştu karın yağışına. Ailesiyle olan güzel anılarını hatırlatıyordu. Kar topu oynayışlarını mesela veya yere uzanarak melek yapışlarını... Hepsini, herkesi çok özlüyordu. Uzun zamandır uzak kalmışlardı.

Derin bir nefes aldı.

"Her şey mükemmel olacak. Karın yağması bunu kanıtlıyor."

Kendi kendine bulduğu bir totemdi bu.
Lisede sınava çalışmadığında ortaya çıkmış bir alışkanlıktı. Pek yüksek notlar alamazdı ama kopya çekerken yakalanmaz ve bir iki soruyu garanti edip beklediğinden yüksek bir puan alırdı. Bu da mükemmel sayılabilirdi.

Artık giyinmeliydi. Yoksa geç kalacak ve hiçbir şey mükemmel falan olmayacaktı.

Beyaz gömleğini siyah dar pantolonunun içine soktu ve gri saçlarını taradı. Montunu da giyip ihtiyacı olan eşyaların bulunduğu sırt çantasını tek omzundan sallandırdı. 17 katı asansörle inip babasının mezuniyet hediyesi olarak aldığı siyah Audi'sine bindi.

Giderken gördüğü bir kahve dükkanına girdi sonra. Geç kalmazdı. Daha yarım saati vardı. Ne olur ne olmaz diye erken kurmuştu alarmını. Dikkatliydi. Hiçbir şeyin kötü gitmesini istemezdi. Hem de böyle önemli bir günde asla olmazdı.

"White chocolate mocca lütfen. Orta boy."

Gülümseyerek kasiyer kıza siparişini söyledi.

"H-hemen hazırlıyorum bayım."

Beklerken kızın bakışlarını yakalıyor ve gülümseyerek karşılık veriyordu. Her yerde dikkat çekerdi. Yakışıklı ve kibardı. Çoğu annenin kızı için hayalini kurduğu damat adayıydı. Pürüzsüz kalbini pürüzsüz teni tamamlıyordu. Dudakları... bir erkeği bile tahrik ederdi.

Kahvesi hazır olunca kalan yirmi beş dakikasına güvenerek boş bir masaya oturdu. Bir yandan kahvesini yudumluyor bir yandan da telefonuna gelen mesajlara göz atıyordu. Çoğu reklam mesajiydi ancak yakın arkadaşından gelen mesajlar da yok değildi. Bu akşam kutlama yapıp yapamayacaklarını sormuştu. Kesin bir şey olmadığını söyleyip telefonu kapatmıştı.

Etrafına göz gezdirdi, kahvesinin kokusu bir yandan burnuna geliyordu. Cam kenarında oturan iki sevgiliyi izlerken yağan karın durduğunu gördü. Daha uzun sürmesini bekliyordu. Hayal kırıklığıyla dudaklarını büzüp kahvesine döndü. Ancak üzerinde hissettiği bir çift göz kahvesini içmesini engellemişti. Az önceki kasiyerin yanındaki çalışan onu izliyordu.

Rahatsızca yerinde kıpırdandı Park Jimin.

Yeşil gölgelendirilmiş kahverengi saçları keskin bakışlarına ürkütücülük katıyordu. Elindeki kahve fincanını kurularken aşağıdan yukarıya çıkan bakışları kalın dudaklıyla buluşmuştu. Birkaç saniye daha yüz hatlarını inceleyip işine devam etmişti. Park Jimin de onu izleme fırsatı bulmuştu. Gözlerinin kahvesi derindi ve esmer teniyle mükemmel bir uyum içindeydi. Vücudunun yarısı tezgahtan dolayı görünmese de uzun olduğunu anlayabilmişti. Görünüşü böyleydi ancak üniversiteden bölümünün birincisi olarak mezun olmasına rağmen karakteri hakkında en ufak bir izlenim bile elde edememişti.

Snowflake | vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin