KIRIK ROMAN

159 5 2
                                    

Her şeyi toparlayıp yeniden başladım yazmaya. İlk iki bölüm aynı. Bakalım devamını beğenecek misiniz. Vote ve yorum lütfen...

(Oyuncu olarak eklediğim ünlülerin göz renkleri uyuşmayabilir. O yüzden hikayedekini dikkate alıyoruz...)


-


Zamanın verdiği yorgunluk vardı adımlarında. Soğuktan acıyan ellerine verdiği tek tepki tiksinircesine yüzünü buruşturmak oldu. Yine hangi çıkmaz sokağı yol edinmişti kendine? Bir yerlerden tanıdık geliyordu sanki ama adını hatırlayacak dermanı bulamadı zihninde. Adımlarını biraz daha yavaşlattı ve her gün arşınlanmaktan yıpranan kaldırım taşlarına bırakıverdi kendini. Biraz ötesinde soluk, beyaz bir ışık saçan sokak lambası haricinde etraf zifiri karanlıktı. Bu gece de ay kapatmıştı kendini bulutların ardına. O bile gizliyordu kendini dünyadan. Böyle düşündü kız. Yakında ayın yanında olacağına inandırdı kendini. Sadece, bir amacı vardı, kendisi için yapması gereken ufak bir işi daha kalmıştı. Sonra ardına bakmadan gidecekti zaten. İleride ne olduğunun bilincinde bir şekilde amacına ulaşıp terk edecekti bu büyük karanlığı.

Soluklanmak için biraz daha zaman verdi kendine. Ardından kaldırım taşlarını incitmekten ürkercesine ayağa kalktı. Derin soluğunu dışarı verirken yanından geçen bir arabanın ışığıyla gözleri kamaştı. Araba ona aldırış etmeden uzaklaşırken bu işi nasıl yapması gerektiğini düşünüyordu. Boş sokakta yankılanan topuk sesleriyle kafasını kaldırdı ve kendine doğru gelen iki travesti olduğunu farketti. Nasıl bir sokakta olduğunun da o an ayrıdına vardı. Cebindeki bıçağın yerinde olup olmadığını kontrol etmek amacıyla elini cebine attı, orda olduğunu hissedince kendinden emin adımlarla gelenlere doğru yürümeye başladı. Bıçağı kadar keskin olduğuna emin olduğu sesine aldırış etmeden sarışın kadın-erkeğin yanında durdu ve konuşmaya başladı. ''İyi akşamlar bayanlar.'' Sesinin aksine konuşması nezaketinden ödün vermemişti. Kızıl saçlı olan diğerinden önce atıldı. ''İyi akşamlar güzelim. Ne o yolunu mu kaybettin?'' Gerilmeye başlıyordu. ''Size ufak bir sorum olacak.'' Kızıl tereddütsüz cevap verdi. ''Tabi şekerim buyur. Umarım önemlidir. Çünkü senin yüzünden karşıdaki yakışıklıyı bekletiyorum.'' Kız önce kaldırımın karşı tarafında bekleyen 40'lı yaşlarında adama, ardından karşısında kıkırdayan ikiliye baktı. Gerçekten iğrenmişti. Daha kötülerini de görmüştü bu zamana kadar ama bu midesinin kalkmasına engel değildi.

Kan dondurucu soğuklukta bir gülümseme bağışladı kadına. Bal sarısı gözleri mat sarıya dönerken uzun zamandır cevabını aradığı soruyu yöneltti, neden yaptığını bilemeyerek hem de. ''Bir insan nasıl ölürse ölümsüz olur?''

Kadınların ikisi de afallamıştı bu soru karşısında. Beklemedikleri belliydi. Biri şen bir kahkaha atarken diğeri de onu izledi. Muhtemelen dalga geçtiğini sanmışlardı. Oysa o gayet ciddiydi. Bal rengi gözleri öfkeyle koyulaşırken ''Sormadım sayın.'' dedi. Arkasını dönmüş yoluna devam edecekken kızıl saçlının sesini işitti yine. Ona sesleniyordu. Adımlarını durdurdu ama arkasını  dönmeden dinledi.

''Bir hayat kurtar.'' dedi kadın ''Ama öyle bir durumdan kurtar ki ölüm fermanını imzalamış saysınlar. Ve öyle bir hayat kurtar ki, ölümün de o olsun, ölümsüzlüğün de.''

Arkasına bakmadan boş sokakta ilerlemeye devam etti. Ama o da farkındaydı, keskin zekasına rağmen uzun zamandır cevabını aradığı soru şimdi anlam kazanmıştı zihninde. Sonunda bulmuştu ''ÖLÜMSÜZ OLARAK ÖLMEYİ''

Kırık RomanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin