2

92 6 0
                                        

Kelimeleri solumak. Yapacağım tek şey kelimeleri solumaktı. Yanımda duran çocuğun ağzından çıkanlar beynimin içinde döndü, bir girdabı andıran dönüşleriyle zihnimi yokladı, orada parlak harflerle yazan ismi buldu. Kalbimin her onun ismini duyduğunda verdiği tepki aynıydı. Atış hızı normalin üstündeydi, bu yanımdaki çocuğun dedikleri yüzünden miydi yoksa onun isminin o cümlede geçmesinden miydi bilemiyordum. Ayakkabılarıma diktim gözlerimi, ellerim montumun cebinde olmasına rağmen buz kesti. Sıkıca yutkunup yanımda ki çocuğa döndüm.

"O da kim?"

Reddettim. Onu tanıdığımı reddettim. Onu sevdiğimi reddettim. Onun için her gün o kafeye gittiğimi reddettim. Onu her gördüğümde kalbimden geçip dilime varan bütün kelimelerin anlamsız kalışını reddettim.

Çocuğun yüzünde önce belirgin bir şaşkınlık gördüm, sonra hafifçe kaşlarını çattı. Sanki kafasında bir şeyleri anlamdırmaya çalışıyor gibiydi, bir süre düşündü ve aniden bana döndü.

"Jimin, yani özür dilerim sanırım biz öyle zannettik. Aslında sizi sürekli bizim masaya bakarken yakaladığını söylemişti ama yanlış görmüş heralde, her seferinde? "

Anın verdiği huzursuzlukla yerimde kıpırdandım ve meraklı gözlerle bana bakan çocuğu cevapladım.

"Siz çocuklar bazen çok ses çıkarıyorsunuz. Yani ben oraya çalışmaya geliyorum ve o kadar ses çıkaran bir grubu merak ediyorum ister istemez, belki arkadaşın bu yüzden söylemiş olabilir."

İyı sıyırdın dedim kendi kendime, iyi sıyırdın Taehyung.

Jungkook garip bir şekilde bir süre yüzümü inceledi, sonra hafif bir gülümsemeyle kafasını önüne çevirdi.

"Ah, anladım bayım. Sorularım için kusura bakmayın rahatsızlık verdim."

Yanaklarının kızarmasını beklemiyordum, utangaç bir çocuk olduğu belliydi.

"Önemli değil, ıhm..."

"Jungkook."

Aniden söylediği ismine karşılık derin bir nefes verdim.

"Ah, Jungkook.Önemli değil yani rahatsız etmedin, hatta bunu söylediğin iyi oldu."

Jungkook tekrar gülümseyip meraklı gozlerini tekrar bana çevirdi.

"Bir şey daha sorabilir miyim?"

"Tabi."

Hafifçe yutkundu önce, soğuktan kızaran burnunu çekti.

"Şey ben isminizi merak ediyorum sadece, onu soracaktım yani sonuçta ben benimkini söyledi-"

Sözünü keserek konuştum.

"İsmim Taehyung, seninle tanıştıgıma sevindim Jungkook."

Hafif bir tebessüm bıraktı bana, sürekli gülümsemesi beni gülümsetti. Başımı hafifçe kaldırıp çevreye bakındığımda evimin olduğu sokağa kadar geldiğimizi farkettim.

"Burdan devam edebilirsin, şemsiye için teşekkürler Jungkook. Hoşçakal."

Tekrar gülümseyip hafifçe başını eğdi.

"Rica ederim, ıslanmanızı istemezdim."

Ona hafif bir baş sallamamla yoluna devam ederken, ben de içimde tuttuğum soluğu büyük bir kuvvetle dışarı bıraktım. Bir şeyleri anlayacak diye çok korkarken bu işten de bu şekilde sıyrılmanın rahatlığı gelmişti üzerime. Hala aklımda soru işaretleri vardı Jungkook'a karşı ama o soru işaretlerinin içinden çıkamayacağımı bildiğim için açma gereği duymadım.

little do you know // vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin