*Sì, capo: ''Evet patron/şef.''
*Non è rischioso preparare questo piatto?Voglio dire... Pansotti?:' Bu yemeği yapmak, riskli değil mi? Demek istediğim.. Pansotti?'
*Buona sera cuoco principiante : İyi akşamlar acemi aşçı
-
'Beşamel lezzetli olmuş ama tavuğu biraz daha bekletirsen sanırım yumurtlayacak Lee' Şefin dediklerini uygulamaya koyulurken bir yandan da gülen Lee, kursta ön sıralarda yer alan yetenekli öğrencilerdendi: kısa sarı saçları ve her gün dudaklarına sürdüğü kırmızı rujuyla, mutfağa çok yakışıyordu. Şef diğer tezgahlara doğru ilerlerken gözüne takılan şeyle duraksadı '3 numaralı tezgahta bulunan çaylak!' şefin bağırmasıyla elindeki sos tavasını hızla ocağa koyan genç çocuk heyecanla şefin gözlerine baktı 'Evet şef?' şef yavaşça 3. tezgaha doğru ilerlerken gözlerini tezgahtan ayırmıyordu, 'Ricotta peyniri koydun, değil mi?' şef gözlerini bu sefer genç çocuğa dikmişti, Lee'ye oranla bir ton koyu sarı kıvırcık saçları ve normalden büyük yanaklarıyla şefin dikkatini çekmişti fakat bu etkenler bir yana yaptığı yemek dikkatini genç çocuğun üstüne çekmişti 'E-evet şef, beyaz şarabı ekledim, hamuru dinleniyor.. Ha bir de, sosunu cevizle yapmak yerine bademle yapmayı denedim: ocakta o pişiyor.' Şef şaşkınlığını gizleyemezken boğazını temizleyip ciddileşmek için birkaç basit harekette bulundu, ocağa doğru ilerleyip önlüğündeki -kendi imzasının bulunduğu- kaşığı sos tavasına batırıp dudaklarına götürdükten sonra kaşlarını kaldırdı ve kaşığı temizleyip eski yerine koydu. 'Adın.. Jimindi değil mi? Park Jimin?' sarı saçlı çocuk kafasını onaylamak anlamında salladı ve gülerek gözlerini şefe çevirdi 'Sì, capo*' Şef hafifçe gülümserken ellerini göğsünde birleştirdi 'Non è rischioso preparare questo piatto?Voglio dire... Pansotti? *' diğer öğrencilerin anlamsız bakışlarını üzerinde hisseden şef hızla ciddi ifadesini yüzüne takındı ve konuştu 'Pansotti bittiğinde, sunumda siyah tabak ve sos için de çömlek kullan Jimin. İlk ben tadacağım.' sarı saçlı çocuk gülümseyerek kafasını salladı ve gözlerini sos tavasına çevirip işine döndü.
Şef uzun zaman sonra mutfağında cesaretli bir şef adayını görmenin verdiği sevinci içinde saklamaya özen gösterirken bir süre daha etrafta gezindi ve kolundaki saate bakıp şef adaylarına bağırdı 'Sürenizin bitmesine son 18 dakika!' şefin bağırmasıyla beraber birkaç öğrenci panik olmuş ve kaşık sesleri artmıştı, Jimin ise özenle -şefinin istediği gibi çömlek olan- kasesine sosunu döküp üstüne bir parça semizotu koymuştu 'Şef! Benim tabağım bitti!' Şef duyduğu sesle bir kez daha şaşırırken yavaş adımlarla Jimin'in tezgahına doğru ilerledi, yeniden önlüğündeki kaşığı çıkartıp sosu yavaşça beyaz şaraplı hamura sürüp hazırladığı parçayı ağzına götürdü. Jimin merakla şefine bakarken şef boğazını temizledi. 'Park Jimin, yarın 1 numaralı tezgahta benimle beraber mantarlı risotto yapacaksın.' Jimin duyduklarıyla gülümserken şaşkınlığını gizleyemeyen Lee bir adım öne çıktı 'A-ama şef! Burası benim tezgahım?!' duyduğu sesle beraber sinirlenen şef elindeki kaşığı tezgaha sertçe vurduktan sonra gözlerini Lee'ye çevirdi, 'Hyun Lee, güzelim... Belki tavuğun gıdak sesleri çıkarmasaydı orası senin tezgahın olurdu. Değil mi?' duyduklarıyla kırmızı dudaklarını birbirine bastıran Lee, kafasını sallayıp sinirle tezgahına döndü, Jimin bu esnada şefin kaşığını alıp montunun cebine sokuşturdu ve boğazını temizledi.
Şef, Lee'nin arkasından gülerken saatine baktı 'Çıkabilirsiniz, bu günlük bu kadardı. Hepinize teşekkürler. Buona sera cuoco principiante*!' Duyduklarıyla gülümseyen Jimin önlüğünü çıkartıp pantolonunu düzeltirken Jeon'un gözleri pek de hoş olmayan bir bölgeye.. Jimin'in kalçalarına takılmıştı, hızla gözlerini çevirip boğazını temizledi ve telefonunu cebinden çıkartıp Mia'nın numarasını tuşladı, 'Bu geceye 2 tuval Mia, kırmızı ve siyah renk olsun ve.. lütfen güzel manzaralı bir otel bul, önceki leş gibiydi.' Jimin dikkatle şefin dediklerini dinlerken bir yandan da montunu üzerine geçiriyordu montunu giyip yakalarını düzelttikten sonra şefin yanına ilerledi 'Şef Jeon.. Resim mi çiziyorsunuz?' şef duyduklarıyla gülümserken başını sallayıp Jimin'e döndü 'Evet, kendi izlerimi sadece yemeklere taşımıyorum. Tuvallere de taşıyorum.' Jimin anlayışla kafasını salladı, etkilendiğini belli etmemek için gözlerini kaçırırken dudaklarını araladı 'Ben de resim çiziyorum ama, hobi olarak.. Yani profesyonel değilim şef, bir gün beraber resim çizersek çok güzel olur.' Şef kafasını salladı ve adımlarını mutfak kapısına doğru yöneltti 'Mutfakta sadece ikimiz varız, yani bana şef demene gerek yok Jimin. Ayrıca, ben dağınık çalışırım... İnan bana benimle beraber resim çizmek istemezsin.'
Jeon sinsi bir gülüşü yüzüne takınırken Jimin'in yavaş adımlarına katlanamadığı için Jimin'i bileğinden tutup kendine doğru çekti, anın şokuyla olduğu gibi kalan Jimin hızla geri çekilip başını öne eğdi, Jeon gülerken tek eliyle mutfak kapısını kapattı. 'Fazla yavaştın, çekmek zorunda kaldım Jimin' Jeon gülmeye devam ederken elini Jimin'in bileğinden ayırmadan kursun kapısına doğru ilerledi. 'Şef.. Ah! Yani Jungkook, her yerde: hep böyle misin? Yani demek istediğim.. Dominant?' Jeon duyduklarıyla kahkaha atarken Jimin anlamsız bakışlarını ona yöneltti. 'Dominant olduğum yerlerden biri mutfak.. Diğerini görmek istemezsin Jimin.' Jimin bir süre düşündükten sonra aklına gelen şeylerle kızarırken Jungkook ona bakarak gülüyordu, çıkış kapısına geldiklerinde inci küpeli siyah saçlı çekici bir kadın gözlerini Jeon'a dikmişti.
'Ah! Jeon... Sevgilim! Seni ne zamandır bekliyorum, sonunda geldin!'
-
merhabalaaar! uzun zamandır yazmak istediğim bir kurguydu şef kurgusu. eh, bir de jikook shipper olunca tadından yenmez diye düşündüm ve yazmaya başladım. kafamdakini tümüyle aktarabildim mi? bilmiyorum... emin değilim. ilerleyen bölümlerde görüşmek üzere!
( ˘ ³˘)❤
[öneri ve şikayet kutusu]
öneri:
şikayet:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
beginner chef ━ [pjm+jjk]
FanfictionJeon Jeongguk dünya çapında ününü yakışıklılığıyla ve yemekleriyle duyurmuş usta bir şefti, kendi atölyesinde yetiştirdiği şefleri dünya mutfağına hediye ederdi ve... ve kendi mutfağına kabul ettiği tek şef ise, Park Jimin'di. - +[taejin]