2 ━ 'coniglio/gattino'

295 35 11
                                    

Il sapore delle sue labbra era delizioso.. Piccolo coniglio*': 'Dudaklarının tadı lezzetliydi. Minik tavşan.'

Faceva caldo, vero? Gattino*: 'Sıcak oldu, değil mi? Minik kedi.'

-

'Ah! Jeon... Sevgilim! Seni ne zamandır bekliyorum, sonunda geldin!' Jungkook gördüğü kişiyle beraber anlık bir duraksama yaşadıktan sonra hızla Jimin'in bileğini bırakıp gülümsedi. Yavaşça inci küpeli kadına doğru ilerledi 'Ah! Mia, sevgilim! Bugün yemek söyleşisine katılmayacak mıydın sen? Bir anda görünce şaşırdım.' Mia, kibarca gülümseyip gözlerini kısarken Jimin'e baktı ve parmağıyla Jimin'i gösterip Jeon'a döndü 'Sevgilim~ Ne zamandan beri mutfağa hayvanları alıyoruz? Bu resmen bir kedi!' Jimin sinirinden gülerken Jeon'un konuşmasına fırsat vermeyip Mia'nın sorusunu yanıtladı 'Belki de siz geldikten sonra başlamıştır bu devrim? Bence biraz daha düşünün efendim.'

Mia sinsice kıkırdarken kapı sesiyle herkes kapıya döndü, Jimin kendini kapıdan giren kişinin kollarına atıp gözlerini kapattı 'Seokjin hyung... Güzel zamanlama.' Seokjin gülerken bir yandan da olan biteni anlamaya çalışıyordu, Jimin'in beline elini sardıktan sonra kenara geçmesini sağladı. Jungkook dilini damağına bastırıp sağ ayağını sallıyordu, Jimin bunu fark ettiğinde gülerek Seokjin'in kulağına eğildi. 'İyi izle hyung, tek hareketle tavlayacağım şu tavşanı. 3 yıldır Taehyung'u tavlamaya çalışıyorsun, biraz taktik öğren.' Geri çekilip dudaklarını yaladıktan sonra ellerini cebine koyup sol cebinden Jeon'un kaşığını çıkardı temizlemek amacıyla (!) kaşığı emerken Mia gözlerini devirdi. Jimin birkaç adımla Jeon'un tam karşısına geçerken aralarında 5cm var ya da yoktu. Kaşığı havaya kaldırıp gözlerini Jeon'dan ayırmadan konuştu. 'Il sapore delle sue labbra era delizioso.. Piccolo coniglio* *' Jeon yutkunduktan sonra kaşığı alıp elini burnuna götürdü, utandığında böyle yapardı.

Jimin ise güldükten sonra arkasını dönüp Seokjin'in yanına ilerledi, Jeon'un gözleri Jimin'in kalçasını hedef bellemişti. Mia sinirlendiğini belli edecek türden nefes seslerini etrafa saçarken Jimin Seokjin'in kulağına bir şeyler fısıldamış ve bir anda sırtına atlayıp kurstan çıkmıştı. Arabaya gidene kadar Jimin'i taşıyan Seokjin bitap düşmüş, nefes nefese kalmıştı.

-1 Gün Sonra-

Jimin, tek eliyle gömleğinin ilk 2 düğmesini açarken diğer eliyle de telefondan mantarlı risotto tarifine göz gezdiriyordu. Bugün siyah gömleğinin altına siyah deri pantolonunu giymiş, üstüne bir şey alma gereği duymamıştı. Tarife son kez baktıktan sonra telefonunu deri pantolonun arka cebine koymuş ve evden çıkmıştı. Her sabah alt katında oturan Seokjin'le beraber kursa giden Jimin, bu sabah da Seokjin'in arabasına binip yol boyunca dudağını ısırmıştı, kursun önüne geldiklerinde Jimin Seokjin'e teşekkür edip arabadan inmiş, kursa girerken girişteki soğuk sekreter tarafından durdululmuştu. 'Jimin, bugün şefin mutfağında yemek yapacaksın. Şef öyle istedi, alt mutfağa inme. Üst kata çık, şef orada seni bekliyor.'

Jimin kafasını sallayıp üst kata çıkan merdivenlere doğru yönelirken merdivenlerden gelen ayakkabı sesi Jimin'de merak uyandırmıştı. Yukarı çıkarken karşılaştığı beden sinirlenmesine sebep olurken hafif silik rujuyla Mia, tam karşısındaydı. Dudaklarını silip Jimin'e baktı 'Ah.. Merhaba minik kedi! Sevgilimle güzel vakit geçir.' Jimin cevap vermeden adımlarını hızlandırıp Mia'nın omzuna çarptıktan sonra üst kata çıktığında şefi tezgahta mantar keserken görmüştü. Bir süre olduğu yerde durup onu izledikten sonra dudaklarını yalayıp şefin yanına gitti. 'Neden alt mutfakta yemek yapmıyoruz şef? Onlara kim bakacak?' Şef gözlerini kısa süreliğine Jimin'e çevirip yeniden mantarlara baktı 'Önlüğünü giy Park Jimin, çok soru sorma.' Jimin gördüğü muameleyle şaşırırken şefin dediklerini yapıp yeniden yanına gitti.

Şef elindeki bıçağı bir anda bırakıp arkasını döndü ve tezgaha yaslandı 'Bana iyi bir şef olduğunu kanıtlamak için sana bir şans vereceğim Park Jimin. Eğer.. Eğer kendini bana kanıtlayamazsan bu kursta olmanın bir mantığı yok. Değil mi?' Jimin afalladı, dün konuştuğu kişi bu muydu? Kafasını sallayıp kendine güvenerek ellerini göğsünde birleştirdi. 'Mantarlı Risotto mu? Daha zor bir şeyler söyle şef, bu çok kolay.' Şef güldü, gülüşü zamanla kahkahalara dönerken ciddileşip gözlerini Park Jimin'in gözlerine kenetledi. 'Kendine fazla güveniyorsun Park Jimin ve evet, mantarlı risotto yapacaksın.' Jimin onayladığını belirtmek için kafasını sallarken tezgaha geçip gereken malzemeleri ayarladı, şef ise.. şef ise öylece izliyordu.

Jimin mantarları doğrarken bir yandan da pirinci dinleterek nişastasını bırakmasını sağladı. Mantarları kızartmak için tavaya attığı esnada şef, Jimin'i yerle bir edecek bir harekette bulundu. Üstündeki ince beyaz tişörtü çıkartıp tezgaha koydu ve sandalyelerden birini çekip Jimin'in tezgahının tam karşısına oturdu.

'Faceva caldo, vero? Gattino*'

-

merhabalar! yeni bir bölümle karşınızdayım. bu bölüm sanırım diğer bölüme oranla bir tık daha cinsel anlam ifade ediyor. jimin ve jeon birbirlerine karşı sebepsiz bir rekabet alıyor sanki.. göreceğiz.

( ˘ ³˘)❤

[öneri ve şikayet kutusu]

öneri:

şikayet:

beginner chef ━ [pjm+jjk]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin