[2]

332 30 6
                                    

Epiphany by Jin(BTS)

Underneath the smiling mask
My true self is coming out

Etrafımdaki dört kanatlı varlığın taşıdığı faytonda otururken gözlerimi bir kez daha devirdim.

Benim kanatlarım var yahu! Ne bu tantana!

Babama bu taşıma işinin gerek olmadığını söylediğimde bana sadece 'sen koskaca Kim Jong-in'in oğlusun, saçmalama!' Demek olmuştu.

Hayır, Kim Jong-in'in oğluysam neden sürgüne gönderiliyorum!?

"Efendim bu kadar düşünmeyin lütfen. Sadece başka bir yerde yaşayacaksınız, yaşam akışınız aynı kalacak."

Yanımda kanatlarını açmış süzülen HyeJin'e bakarken gözlerimi, bugün kaçıncı kez devirdim bilmiyorum, devirdim.

"Size de yanımda sürüklüyorum zaten, HyeJin. Gelmek zorunda değildiniz."

HyeJin'in hemen yanında bulunan Wheein bana dönerken sıkılmışçasına nefes verdi.

"Sizinle gelmeyi biz istedik efendim. HyeJin de, YongSun da, MoonByul da, ben de hepimiz isteyerek geliyoruz. Lütfen daha fazla şunu söyleyip durmayın."

Wheein tekrar önüne dönerken dudağımı büzerek ben de önüme döndüm.

Sağ tarafımda kalan korumaların, ki bunlar MoonByul ve YongSun'du, kıs kıs güldüklerini duyarken onlara kötücül bir bakış atıp zaten dar olan alandan ayaklarımı çıkarıp kendimi boşluğa doğru bıraktım.

"Efendim!"

YongSun'un korku dolu sesini duyarken yavaşça yüzümde bir sırıtış belirmişti.

Bana gülersiniz, ha?!

Hâlâ süzülemeye devam ettiğim boşluğa büyük siyah kanatlarımı açarken tekrar onlarla aynı hizaya geldim.

"Eşyalarımı MoonByul ve YongSun'a verin, sonra da gidin. Yolun bundan sonrasını ben ve korumalarım devam edeceğiz."

Arkadan kızların homurdanma sesleri gelirken onlara bakmadan sırıtmaya devam ettim.

Yol sonunda eğlenceli olacaktı sanırım.

"TaeHyung, geldik."

MoonByul'un sesi kulağımda yankılanırken beklediğim kadar korkunç olmayan şehre baktım.

"Neden her taraf kapalı yüksek binalarla çevrili?"

Yanı başımda elinde benim eşyalarım ile uçan HyeJin konuşurken onu başımla onaylayıp YongSun'a döndüm.

"Sen biliyor musun?"

YongSun biliyorum dercesine kafasını sallayıp yüzünü buruştururken eliyle ilerideki kapalı binaları gösterdi.

"Şehrin bu kısmı insan denilen varlıklara ait. Onların kanatları veya senin gibi özel güçleri yok. Sadece, bedenden ibaretler. Bedenden ibaret olsalar da bu binaları kendileri inşa ettiler ve oralarda yaşıyorlar."

Anladım dercesine kafamı sallarken önüme döndüm.

"Bizim yaşayacağımız yer neresi?"

Wheein elini kaldırıp ilerde bir yeri gösterirken kanatlarımı gürültü çıkaracak şekilde çırpıp sırıttım.

"Son gelen yemeği yapar!"

Hızlı bir şekilde zaten yakın olan yere uçarken 3 kanat çırpış sonrası yere inerek gerimde kalmış olan 4'lüye ego dolu bakışlarımı attım.

𝙎𝙩𝙖𝙧𝙧𝙮 𝙣𝙞𝙜𝙝𝙩 /𝙶𝚐𝚞𝚔𝚃𝚊𝚎/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin