Jihoon elindeki çiçeği koklayıp bahçeye doğru yürüdü. Babası bahçedeki sallanan sandalyede oturmuş gökyüzüne bakıyordu. Genç adam gülümsedi.
"Baba!" diyerek seslendi. Luhan başını yavaşça Jihoon'a çevirdi. Jihoon hızlıca yürüyüp babasının yanına gelmişti.
"Nasılsın baba?" dedi gülümsemesini bozmadan.
"Sen kimsin?" dedi Luhan tek kaşını kaldırıp. Jihoon elindeki çiçekleri babasına uzattı.
"Oğlunum baba. Bak bunları sana aldım."
Luhan önce karşısındaki adama baktı.
"Benim oğlum mu var?" dedi tek kaşını kaldırıp. Sonra ellerinin arasına bırakılan çiçeklere baktı. Kadife çiçeği... Bu Luhan'ın en sevdiği çiçekti. Gülümseyip genç adama baktı.
"Bana da benziyorsun ha."
Jihoon güldü.
"Jihoon! Anahtarını alacağım senin! İnsan zili çalar." Evin bahçeye açılan kapısından bağırarak seslendi Sehun. Elinde kase ve çırpıcı ile.
"Sürpriz yapmak istedim. Ablamla kardeşim gelmedi mi daha?"
"Ablanlar akşam gelecek. Kardeşinin de uçağı rötar yapmış. Birazdan gelir. Kuanlin nerede? Yine mi kavga ettiniz siz?"
"Hayır. İşini bitiremedi beyefendi. Geç gelecek biraz."
"Anladım. Şunu fırına koyayım geliyorum." Sehun hızlıca içeriye girdi. Jihoon babasına döndü ve kıkırdadı.
Luhan büyülenmiş gözlerle evin kapısına bakıyordu.
"Pişt, ne oldu?" diye dürtükledi Luhan'ı.
"O kimdi?" diye sordu Luhan.
"Bu evin sahibi. Çok yakışıklı değil mi?"
"Kadife çiçeği gibi adam. Sarhoş oluverdim..." Luhan gözlerini hala kapıdan çekemiyordu.
Jihoon gülümseyip babasına sarıldı.
"Seni yerim."
"Hey! Hep gizliden gelip önce babanı görüyorsun. Üzülüyorum artık." Sehun yanlarına gelmişti. Jihoon hemen Sehun'a da sarıldı.
"Özür dilerim. Huyum böyle gelişti."
Sehun oğlunun kafasına bir tane vurdu. Luhan gözlerin Sehun'dan ayırmadan onlara tuhaf bir şekilde bakıyordu.
"Oğlunuz gelmiş beyefendi mutlu musunuz?" dedi Sehun gülümseyerek Luhan'a bakıp.
Luhan sessizce ona bakmaya devam ediyordu.
"Luhan?" dedi Sehun endişe ile ve Luhan'ın yüzünü okşadı.
"Sana yeniden aşık oldu." diyerek kıkırdadı Jihoon.
"HEY! NE AŞIK OLMASI! Terbiyesiz çocuk seni!" Luhan Jihoon'un poposuna vurdu.
Sehun hafif acı bir tebessümle gülümsedi.
"Luhan ben senin kocanım. Bu da oğlumuz Jihoon. Birazdan kızımız, diğer oğlumuz ve torunlarımız da gelecek."
Luhan gözlerini sonuna kadar açıp kırpıştırdı.
"Sen benim kocam mısın? Voah!"
"Takıldığı ilk nokta hep bu oluyor." Jihoon güldü.
Sehun gülümseyip Luhan'ın dudaklarından öptü.
"Evet kocacım. Hem de kırk iki yıldır."
Çalan zil sesi ile Sehun başını çevirdi.
"Zil çalmayı bilen evladım geldi." diyerek eve doğru yürüdü.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Marigold
Fanfiction"Sen benim küçük kadife çiçeğimsin. Sarhoş oluyorum işte. Elimde değil ki..."