Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"I'm the call at one, that you just wanna visit. I'm a call for some kinda like an exit to your main girl."
* * *
"Raine Kimberly,"
İsmim temel müzik eğitimi ve solfej dersinin profesörü tarafından söylendiğinde ifadesiz yüzümü önümdeki masadan kaldırdım ve adama baktım. Gerçekten dersini dinleyip dinlememem önemli miydi?
Başını iki yana doğru salladı ve gözlerini sınıfın orta tarafına doğru çevirerek anlattığı şeye devam etti.
Derin bir nefes alarak başımı tekrar kolumun üzerine yasladım. Şuanda dersi dinleyemezdim. Şuanda hiçbir şeye odaklanamazdım da. Aklımda sadece o varken nasıl bunu yapabilirdim ki? İsmimi bir başkasının ağzından bile duymak istemiyordum. Sadece onun söylemesini istiyordum, sesinin yumuşak tonuyla beni çağırmasını.
"Rainberry,"
Bana taktığı lakap kulaklarımda bir kez daha çınladığında yutkundum. Mideme kramplar giriyordu. Onu sadece iki gün görmemişken bunun olması normalmiydi?
Bu gece beni arayacakmıydı, işten çıktığında yanıma gelecekmiydi onu bile bilmiyordum. Ben onun asıl kızı bile değildim, bu yüzden her zaman bir belirsizlik içersindeydim.
Herkes yerlerinden kalkmaya başladığında dersin bittiğini anlayarak rahat bir nefes aldım ve küçük sırt çantamı sol omzumun üzerine astım. Üniversite birinci sınıf yeni başladığım halde bana çokta iyidavranmıyordu ama her şeye rağmen bölümümü seviyordum. Konservatuara gitmek, helede müzik bölümünde olmak benim çocukluk hayalimdi.
Sağ elimi saçlarımın arasından geçirdim ve sınıfın çıkış kapısına doğru ilerledim. Bu okulun ikinci haftasıydı. Neyseki ben ilk günden bir arkadaş bulmuştum ve ona ısınma aşamasındaydım. Benim aksime o tiyatro bölümündeydi.
Geçtiğimiz yazın başından beri kafamı karıştıran bir adam -onun için "bir adam"dan çok daha fazlasını söyleyebilirim- olmasaydı her şey yeterince yolunda olacaktı.
O, neredeyse benim yaşımın iki katı yaşındaydı. İşin kötü yanı bu da değildi, kendisi evliydi ve dünyaca ünlü bir isimdi. Süper kahraman olan yanından bahsetmeme gerek bile yoktu.
Tony Stark, benimle liseden mezun olduğum yazın ilk gecesinde, mezuniyet törenimde tanışmıştı. Önemli bir isim olduğu için okulumuza konuk olarak gelmişti. O, okulumuzun büyük bahçesinde, masalardan birinin yanında içkisini yudumlarken ben onunla aynı masada bulunmuş ve onunla birkaç kelime paylaşmıştım. Kendisinin babamın şirketiyle daha önce bir iş yaptığı ortaya çıkmıştı, aynı masada bulunma sebebimizde buydu. Başka bir eyalette, New York'ta okumak istediğimi söylediğimde aileme iyi gözükmek için, veya o zaman başka bir sebeple ki bundan hala emin değilim, bana telefon numarasını vermiş ve üniversiteye geçtiğimde, herhangi bir ihtiyacım olduğunda onu arayabileceğimi söylemişti.
O geceden beri onunla ara sıra görüşüyorduk. Bunlar normal görüşmeler değildi ama hiç o kadar çok ileride gidilmemişti. Kendisinin evli olduğunu ise birkaç hafta sonra öğrenmiştim. Eşiyle arası iyi değildi. Bay Stark bazı psikolojik sorunları olan bir adamdı ve Bayan Stark bu konuda ona hiç yardımcı olmuyordu. Ben oluyordum. Onu her buluşmamızda dinliyor ve elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyordum. Bana izin verse, yanından bir an olsun bile ayrılmazdım.
Eski binanın büyük merdivenlerini yavaşça inerken iç geçirdim. Bazen yaptığım şeyden suçluluk duyuyor ve vicdan azabı çekiyordum. Eşiyle arası iyi olmayabilirdi ama bu onu aldatıyor olmasını gerektirmezdi.
Zaten karıştırmış olduğum saçlarımı elimle iyice dağıttım ve kafeteryaya doğru ilerledim. Ne yapacağımı bilmediğimde ve kafam karışık olduğunda genellikle saçlarımla uğraşırdım.
Küçük bir çörek ve çikolatalı süt aldıktan sonra cam kenarına, her zaman oturduğum köşeye oturdum. Beni aramasını istiyordum. Arayıp akşam beni evimden alacağını ve bir yerlere gideceğimizi söylemesini istiyordum.
Claire, okulda henüz tanıştığım tek arkadaşım, güler yüzüyle ve elindeki tepsisiyle bana doğru gelmeye başladığında telefonum hem titremiş hemde mesaj sesi çıkarmıştı.
Garip gözükmemek için elimden gelen her şeyi yaparak elimi hızla çantama soktum ve telefonumu çekip çıkardım.
Ekranda onun ismi yazıyordu.
"Rainberry,"
"Güzelim,"
"Bu akşam için bir plan yapma."
Suçluluk hissi yerini karnımda uçuşan kelebeklere bıraktı. Bu gece onu görecektim.
•
* "Saat 1'de aradığın kişi benim, yalnızca uğramak istediğin. Ben seni asıl kızına ulaştıran bir arama gibiyim."
Kimse sormadan söyleyeyim, kız reşit, ileride okursunuz zaten
Umarım bölümü beğenir ve birkaç yorum bırakırsınız