TB♧1

172 6 8
                                    

Üstümdeki elbiseyi çıkardım ve ödünç aldığım (!) kıyafetleri üzerime geçirdim. Kuşağıda belime bağladıktan sonra elbiseyi orada bırakarak kaya dolu yerden ayrıldım. Çantamı boynumdan geçirdiğimde acıktığımı karnımın gurultusundan anlamıştım. Şimdi beni kimse tanımıyordu. Elbiseyi çıkarmam yeterli olmuştu. Civardaki dükkanları ve pazarları gezerken yanımda hiç altınımın olmadığı şimdi aklıma gelmişti.  Çaresiz bir şekilde dükkanların yanından ayrıldım.

    Hava kararmaya başladığında daha iki gün önce keşfettiğim kayalıklara ilerledim. Açıkcası bu çılgınlığı yaparken aklımdan ne geçiyordu  bilmiyorum ama şuan pişman olma derecesindeyim. 

     Kayalıklara geldiğimde çıkıp oturdum ve şehri seyrettim. Ardından da kubbesi görünen sarayı. Babam şimdiden askerlere emirler yağdırıp beni bulmalarını emretmiştir.

   Tam yatıp uyuyacaktımki arkamdan gelen seslere irkildim.  Bu su sesiydi ancak o kadar ilginçti ki. Sanki bir yere çarpıyor ve donuyordu. Hemen ayağa kalktım ve  kayalıkların arkasına ilerledim. Kafamı uzatıp neler olduğuna baktığımdaysa gördüğüm manzara karşısında dehşete düşmüstüm. 

Bir çocuk;

SUYU HAREKET ETTİRİYOR!

"Biliyordum sadece ben değilim!" diye bağırdığım da çocuğun bana dönmesi saniyeler almıştı. Bana öyle bir bakıyordu ki beni öldüreceğini filan sanıyordum . Tam kaçmak için yeltenmiştimki belime kadar uzanan buz kütlesiyle neye uğradığımı şaşırmıştım.  Çocuk yanıma kadar gelip cebinden çakı çıkardığında gözlerimi büyülttüm. Boğazıma değen metalle daha çok ürkmüştüm ama korkumdan taviz vermemeliydim.  Anında kaşlarımı çattım.

"Bir prensese hangi cürretle bıçak tutarsın! " çocuğun boğazıma bıçağı sokmasını bekliyordum ancak beni şaşırtarak kahkahalarla gülmeye başlamıştı.

"Sen? Prenses?" gülmesi daha da şiddetlendiğinde bende daha çok  sinirlenmiştim.  

"Bana bak fıstık oradan bakınca aptal gibimi duruyorum! Gördüklerini kimseye söylemeyeceksin!  Hatta şunu kökten halledelim." bıçağı boğazıma bastırdığında gözümden bir damla yaş süzüldü.  O sırada aklıma gelen fikirleyüzümü bir sırıtış kaplamıştı. 

"Akıllı." diye fısıldadım ve kafamı oynatarak kocaman bir kayayı yerden çıkararak çocuğu uzağa fırlattım. Vücudumu saran buz kütlesibnden kurtulduktan sonra çocuğun vücüdunu beline kadar kayayla kapladım. 

"Ama sen..nasıl.." dediğinde kaghkahalarla güldüm. 

"İnsan gibi dinleseydin başına bunlar gelmezdi kaba çocuk." Çantamı yerden aldım ve suyumu çıkarıp kafama diktim. 

"Bunu nasıl yapabiliyorsun? Yani kaynağı ne?" 

"Tek bildiğim bu özelliğin bize özel olarak bahşedildiği." dudaklarımı büzdüm ve aptalca çocuğa baktım. 

"Tek başına buralarda dolanmamalısın küçük kız." gözlerimi devirdim ve yerdeki bıçağı alıp boğazına götürdüm. 

"O yüzdenmi bir kayaya bağlanmış duruyorsun?" gülümsemem yayılırken o da gözlerini devirmişti. 

"Bir adım var. Yui. Yui Yang , hani prenses olan." deyip gözlerimi kıstım. Çocuk gözlerini büyültmüş bana bakıyordu. 

"Bende Kai, serseri olan Kai. Hadi beni çözde işime gücüme bakayım."  

"Kai Yui , ikimizin son harfininde i olması bir şeye işaretmi sence?" 

"Bana aşıkmı oldun yoksa? Bak baştan söyliyim yeni bir ilişkiye hazır değilim güzelim." kafasına vurdum ve onu kayadan kurtarıp gözlerimi devirdim. 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 21, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

TOPRAK BÜKÜCÜ 卍Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin